“Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından ‘Öğretmen Performans Değerlendirme ve Aday Öğretmenlik İş ve İşlemleri Yönetmelik Taslağı’, görüş almak için YÖK aracılığıyla eğitim fakültelerine gönderildi.”
(Basından)

ÖĞRETMENLER NE DİYOR?

Öğretmenlerin değerlendirmeye değil değer görmeye ihtiyaçları olduğuna inanıyorum.

Yeni uygulama kapsamında veli, öğrenci, zümre ve okul yöneticilerinin öğretmenleri nasıl, hangi kriterlere göre değerlendirme yapacağı, çıkacak sonucun hangi olumlu sonucu doğuracağı yani en azından ne beklendiği belli olmamasına rağmen sadece 'değerlendirme' ibaresi bile tutulan yolun bilimsel olmadığını düşündürtüyor.

Sosyal bilimler, sayısal bilimlerin aksine, birbirinden bağımsız, kolay tespit edilemeyen, sürekli başkalaşım gösteren değişkenlere sehiptir. Bu değişkenlerin, sayısal metotlarla desteklenebilmeleri için, ölçüm teknik ve biçimlerinin bilimsel yaklaşımla çözümlenmesi, soruna çözüm odaklı yaklaşma alt yapısı ile hazırlanması, bir proje çerçevesinde temele oturtulması şarttır.

Aksi halde yapılacak tüm anket, yorum, değerlendirme gibi sondaj çalışmaları havada kalır, öznel kanaatleri barındıran anlamsız bir dizi rapora temel teşkil eder.

Öğrencilerin ve ailelerinin büyük bölümünün, eğitim öğretim konusunda en azından temel seviyede bilgi sahibi olmadığı ortadayken, bu değerlendirmeyi yapabilmeleri için gereken, meslek ilkeleri, mevcut kanun/ yönetmelikler gibi bağlayıcı metinlerden de haberleri olmadığı ortadadır. 
Buna ek olarak, eğitim sisteminin kronikleşmiş sorunlarının faturasını bunlara hiçbir katkısı, etkisi olmayan öğretmenlere mal etmelerinin de kaçınılmaz olduğu açıktır. 
Bu durum yapılacak değerlendirmenin tamamen öznel olacağını beraberinde getirecektir. 
Zümre ve okul yönetimlerinin değerlendirimesine gelirsek; söz konusu uygulama, bu gruptakilerin dikkat alanlarını, asli görevleri olan öğrenci yetiştirmeden, meslektaşlarına çevirmelerine; bu durumdan en büyük zararı öğrencilerin göreceği, öğretici- yönetici kadro arasında sosyal problemlere, karışıklıklara, küskünlüklere neden olabileceği de söylenebilir. 
Bütün bunlardan, öğretmenlik ya da başka bir meslek grubu için değerlendirme yapılamaz anlamı çıkarılamaz.

Yapılacak her türlü çalışma bir bilimsel temele oturtulduktan sonra neden olmasın?
Öğretmenlerimizi iyi yetiştirelim, bu mesleği gerçekten seven gençlere kapıları açalım, çalışma hayatları boyunca sürekli gelişim içinde olabilmeleri için seminer/ çalıştay/ eğitim seferberlikleri yapalım, yaşam koşullarını düzeltelim, akıllarını ve yüreklerini sadece işlerine verebilmeleri için önlerine çıkan, çıkartılan engelleri aşmalarına yardım edelim.

Fakat hiçbir şey vermeden, eğitim sistemini düzeltmeden, fiziki şartları sağlamadan onları değerlendirmeye çalışmayalım.

Dünyadaki en değerli varlığınız çocuklarınızı emanet ettiğiniz öğretmenler, ailelerinizin birer parçası... Bu parçayı hırpalamayın, birazcık saygı ne olur, fazlası değil...

Neşat YAYLA
İSTANBUL