“Erkekçe vurulacaktı kalbinden, yaşasın THKP-C olacaktı son sözü…” gibi marşlar ya da Nazım’ın; “Sen yanmasan, ben yanmasam, nasıl çıkar karanlıklar ortaya…” “Güneşi zaaaaptedeceğiz! Güneşin zaptı yakındır…”Ya da şu gözü kara, cani katilerden biri olan Che’nin “ Ölüm nereden gelirse gelsin devrim için hoş geldi, safa geldi…” gibi nekrofili kokan sözler, şiirler, marşlar ve algı operasyonları az gencin hayatını karartmadı!

Devrimci ideoloji, Marxist-Leninist Türk solu oldum olası insan karşıtı ve şiddet yanlısı olmuştur. Düşünün, 19. yüzyılın karanlık dünyasında devrim uğruna 100 milyon insanı katleden, kaçmasınlar diyerek şehirlerin etrafını duvar ve dikenli tellerle çevirerek işçilere zulmeden bir ideolojiden bahsediyoruz.  Ve bugün 100 milyon cana mal olmuş bir ideolojiyi romantik algı operasyonlarıyla gençliğe aşılamaya çalışan küresel bir akıl var!

Bombalı eylemlerde binlerce masum sivil insanı katleden, hendek kazarak kendi insanlarının evlerini, yurtlarını başlarına yıkan, 15 yaşında zavallı bir çocuğun başını taşla ezerek “barış” naraları atan, Amerikan emperyalizmine göbekten bağlı PKK, YPG, PYD, DHKP-C gibi terör örgütlerinin de beslendiği yer tam olarak burasıdır.

Sömürgeciler bu militanları cıvata gibi kullandı.Sermaye sahiplerine de bu azgın teröristleri sempatik göstererek onları birer özgürlük sevdalısı olarak pazarlamak düştü. Bu insan karşıtı, cani, ateist devrimci zihniyetten beslenen terör örgütleri 50 yıldır ABD emperyalizminin hizmetinde ülkemizin gençlerini zehirliyor, ölüme yolluyor, sivil insanları katlediyor!

226 gündür öğretmenlik mesleğine geri dönmek için güya açlık grevi yapan Semih Özakça ve Nuriye Gülmen de bu kategoride parlatılmak istenen terör örgütü mensubu birer militan!

9 Mayıs 2012'de Kütahya’da yapılan bir terör örgütü operasyonunda gözaltına alınarak Sincan F Tipi Cezaevi’ne gönderilen, 2013'te Gezi Olayları sırasında tutuklanarak 109 gün cezaevinde yatan, 2015'te ise Eskişehir'de yine bir terör örgütü adına faaliyet yürüten şahıslara yönelik yapılan operasyonda yakalanarak gözaltına alınan, “Terör Örgütü Propagandası Yapmak, Suçu ve Suçluyu Övmek” suçlarından defalarca tutuklanan bir öğretmenden(!) bahsediyoruz. 

Oysa onlar Berkin Elvan eylemleri için bombaeğitimi veren, savcımızı şehit eden terör örgütü mensuplarına bilgi aktaran birer militandı!

Düşünebiliyor musunuz, birine ilkokul çağındaki çocuklarımızı, diğerine de üniversiteli gençlerimizi emanet etmişiz! Ve aylardır devrimci romantizmiyle bu şahıslar millete yutturulmaya çalışılıyor. HDP’li Sırrı Süreyya Önder, İrfan Değirmenci ve birçok Marsist Leninist, Gezici, çapulcu sol sanatçı stüdyoya girip bu şahıslar için “Ey Özgürlük” şarkısını söyledi.

Cumhuriyet ve Sözcü başta olmak üzere ABD yanlısı, Türkiye karşıtı tüm basın yayın organları bu militanları sempatik göstermek için yoğun mesai harcadı. Müzik eşliğinde kampanyalar, karanfiller, şiirler, marşlar, vekil ziyaretleri, basın açıklamaları…

PR'nı FETÖ ve Aydın Doğan medyasının üstlendiği ve gayet romantik bir üslupla takdim ettiği çapulcuların vandalizmi hala hafızalarımızda yerini koruyor. Soros’la iltisaklı kırmızı devrim yapmaya ant içmiş ülke düşmanı bir kesimin, kırmızı fularlı kız olarak simgeleştirdikleri bir militanın önce Kandil sonra YPG safları ve nihayet Rakka'da biten terör yolculuğunu da unutmadık. Biz bu tezgâhı ezberledik artık yutmuyoruz!

Bu yüzdendir ki sıkılmış yumruklarıyla barış, özgürlük gibi kavramları kullanarak yıllardır gençlerimizi zehirleyen, masum sivil insanları katleden, bu katı,dar, şiddet yanlısı, ABD emperyalizminin uşağı olmuş militanların, eğitim ortamında asla yeri olmamalıdır.

İçeride Semihler, Nuriyeler yok değil. Baksanıza kutup ayısının o ayıp işaretini ders kitaplarına yerleştiren ve devrimci ideolojinin bir numaralı propagandistiderginin reklamını yapacak kadar gözü kara militanlar var.

Bu zihniyetteki öğretmenlerin yetiştirdiği öğrencilerden memlekete hayır gelir mi? Semih ve Nuriye gibi sözde öğretmenleri ne MEB’de ne de üniversitelerimizde istiyoruz. PKK, DHKP-C, FETÖ gibi terör örgütü mensubu öğretmenlerin, okul idarecilerinin, akademisyenlerin çocuklardan/gençlerden uzak tutulması elzem.  Çocuklarımızı daha fazla zehirlemelerine lütfen mani olalım.

Ufuk COŞKUN/MİLAT