SON DAKİKA


Papillon-Kelebek..
Dava Taşıyıcısı Gençlik..
Teknokapitalizm..
Heidi’nin ayakları neden çıplak!..
Türk diline dil uzatanların dilleri kurusun!..
İsviçre neden hiç işgal görmedi?..
İslam Tarihinin Yıldızları: Âlimler..
Anadolu polisiyesi yükseliyor!..
Önce evimizden başlayıp kendimize gelelim..
İnsan, Hayat Ve Ölüm..
 
     


ANASAYFA Genel Güncel Gündem Siyaset Samsun Haber Kent Kültürü Türkiye Dünya Ekonomi Kültür Tarih

     
06.10.2019 11:00:00

 

Önce evimizden başlayıp kendimize gelelim
Cuma namazı kıldırmak sıra kendisine geldiğinde hutbede Cahit Zarifoğlu’nun Bir Değirmendir Bu Dünya adlı kitabında yer alan ‘'Bir Küçük Teklif' yazısını okuyan Burak Tekiner, sitemiz okurları için metni ç-alıntılıyor…


Daha önce burada ‘‘keşke hutbelerde Sezai Karakoç okunsa’’ tarzında bizi heyecanlandıran güzel haberler okumuştuk. Ardından Şakir Kurtulmuş ağabeyin hutbede Sezai Karakoç’un ‘Çağrılan’ adlı yazısını okuduğunu öğrenince, imam hatip talebesiyken niye aynı tarzda bir metin okumadığıma pişman olmuştum.

Aynı pişmanlığımı ilahiyat son sınıf talebesi olduğum bu yıllarda da yaşamamak için Cuma namazı kıldırmak sırası bana geldiğinde Cahit Zarifoğlu’nun Bir Değirmendir Bu Dünya adlı kitabında yer alan ‘‘Bir Küçük Teklif’’ yazısını okudum. Cemaatin şaşkın ve heyecanlı bakışlarını görünce, hatta bir amca elimdeki kitaba yapışıp ismini öğrenmek isteyince, okumuş olduğum hutbeyi bu platformda alıntılamanın benzer durumda olan kardeşlerimizin de işine yarayacağını düşündüm.

Cahit Zarifoğlu'nun ilgili metnini bu hissiyat ve tecrübe ile ç-alıntılıyoruz:

‘‘Müslüman olarak içinde yaşadığımız rejim belimizi ikiye büküyor. Yarım asırdan fazla bir zamandır sırtımızda çirkin bir kambur taşıyoruz. Yükümüz ağır, sorumluluk duygumuz ise zayıf. Kamburun farkında olmayanlar milyonlarca. Yardımlaşma hissimiz güdükleşmiş. Afganistan'da, Suriye'de, Filipinler'de Müslümanlar mı katlediliyor, yoksa Mecusiler mi umurumuzda değil. Gafletin kuyusu içinde, ilmimizin, ehliyetimizin, memuriyetimizin vasfına bakmadan, üzerimize vazife olmayan mevzuların tartışmasına dalmışız. Maişet derdi ise baş meselemiz. Kurban Bayramında 'borcumuz var, bize düşmez' diye kurban kesmedik. Acaba ne borcumuz vardı? Ekmek parası bulamıyorduk da ona mı borçlandık, yoksa yenilediğimiz koltuk takımına 50 bin, buzdolabına 20 bin, mukaddesat düşmanı programları izleten televizyona 20 bin, çamaşır makinasına 25 bin, toplam 215 bin liranın (bugün tabii ki milyonların) taksitlerini ödemekteyiz de borcumuz o mu? Yarım asırdır sırtımızda İslam dışı bir düzenin kamburunu taşıyoruz. Düşmanlarımız ise bu kamburun üzerinde hora tepiyor.

Efendiler!

Kendimize gelelim! İşe evimizden başlayarak kendimize gelelim. İşte küçük formülümüz. Geniş bir ilmihal kitabı temin et, sindire sindire oku! Karını, bacını, çocuklarını karşına diz, her gece muntazaman oku ve anlat! Ailecek İslam'ı öğren! Öğreniyor muyuz acaba diye kontrol et! Öğrenilenleri tatbik et, tatbik ettir!

O zaman gör bakalım evinde televizyon barınabiliyor mu? Üzerine vazife olmayan İslami konularda cahilane tartışmalara girebiliyor musun? Dünyanın dört bir tarafında din kardeşlerin şehit olurken, sen tıka basa yemek yeyip, lanetli televizyonun karşısına kurulup geğirebiliyor musun?

Efendiler!

İlmihal okuyun. Evlerinizi müslümanlığın öğrenildiği, konuşulduğu ve yaşandığı Müslümanhaneler haline getirin. Bu akşam evinize dönünce etrafınıza Müslüman gözüyle bir bakın, acaba İslam'a aykırı neler var? Eşyalarınıza, eşinizin, çoluk çocuğunuzun kılığına kıyafetine, eline yüzüne, ağızlarından çıkana, oturup kalkmalarına bir nazar edin. Bakın düzeltilecek ne çok şey var. Ama ilkin öğrenmek gerek düzelmek için. Okuma yazma öğrendiniz, liseler, üniversiteler bitirdiniz, kendinizi allame bilirsiniz ama belki Müslümanca taharetlenmeden bile haberiniz yok.

Kendinizi ve evinizi tepeden tırnağa İslam'a göre yeniden tertip etmediğimiz sürece, 'İslam tek millettir' diye düşünmenin anlamı kalmaz.

Tek bir milletiz, tek bir gövdeyiz de neden Afganistan'da, Filistin'de, Filipinler'de ciğerimizi deştikleri halde acısını duymuyoruz, hiç düşündünüz mü?

Sözü kısa keselim

Sırtımızdaki kamburu silkelemek için, gövdemizin her bir yanında açılan yaraların, Filipinlerin, Afganistanların acısını duymak için, düşmanın bileğini kesmek için; çok şey degil, sadece bir ilmihal kitabı bulup okuyun, öğrenin ve evcek uygulayın diyoruz. Bunun adeta bir mucize olduğunu göreceksiniz.’’

Burak Tekiner ç-alıntıladı

http://www.dunyabizim.com