Ülkemizde farklı alanlarda yürütülen Eğitim ve sınavlarda, Milli Eğitime bağlı öğretmenler üzerinden iş planlanması tabiki normal bir süreç. İşin sağlıklı yürütülmesi noktasında, tecrübe ve sistemi oturmuş bir camiadan talep edenler arasından ihtiyaç doğrultusunda görev verilmesi süreci de normal. Ancak sınav görevi verilirken o kadar tecrübeye rağmen, okul yöneticileri ve öğretmenlerin başta ÖSYM sınavları olmak üzere Üniversitelerde çalışan okutmanlar dahil gerisinde bırakılmasını anlamak mümkün değil. Burada Üniversitelede çalışan arkadaşların yeterliklerini de tartışmıyoruz tabi ki ancak Milli Eğitim camiası olarak stepne görevi mi görüyoruz acaba diye düşünmüyor değiliz. Keşke diyoruz bizi temsil eden üst makamlar bunu dile getirseler. Kaldı ki birçok sınavda bu üsülle yapılan görevlendirmelerin çıkardığı sorunları MEB personelinin tecrübesi ile çözerek sınavlarda sorunların halledildiğini defalarca görmüş yaşamış olanlarımız var.
Acaba bu kurumlar bu şekilde görevlendirmeleri bir lütuf, öğretmenlere yapmış oldukları bir kıyak olarak mı görmekteler? Öğretmenleri temsilen biri çıkıp da ‘Bir dakika kardeşim, bu iş böylede değil’ demez mi acaba? Bu söylemin tabandan beklendiğini buradan biz de belirtmiş olalım…

Bunun dışında önemli bir konu da ÖSYM görevlilerinin diğer görevlilere karşı tutumları. Öyle ki Üniversitelerden gelen Sınav Sorumluları, diğer görevlileri emir eri gibi görmekte, cümlelerini daha çok emir kipiyle kurmakta, raporlarına yazdıkları bir cümle ile sınav görevlilerini, ÖSYM nin tabiriyle ‘CEZALI’ duruma düşürebilmekteler.
2019 yılında içinde ‘ceza’ kelimesin geçtiği kamu hizmet alanları neredeyse bitmişken burada devam etmesi, hem kendi işini gördürüp, hem de insanları azarlaması günümüz yönetim yaklaşımlarının neresine uymakta uzunca bir tartışma konusu olur tabi. Trafikte bile uyarı ve ikazı yapmadan ceza kesilemiyor iken, Milli Eğitim personeline istediği zaman ceza verip, çok sıkıştığında bunu kaldırması, Halk Eğitim Merkezleri çalışanlarına görev vermiyorum deyip yaz mevsiminde düzenlenen sınavda görevli bulamayınca bu arkadaşlara da görev vermesi (bazı okullarda Okul Aile Birliğinden velilerin dahi böyle yoğun sınavlarda görevlendirilebildiği duyumları da dolaşmaktayken), okulda asma aparatı göndermeden kameraları gönderip sonrasında asma aparatlarının olmamasının sorumlusu olarak okul müdürünü gösterip ona ceza vermesi...

Bu örnekleri çoğaltmak tabi ki mümkün. Bizim maksadımız da kurumları suçlamak, zan altında bırakmak değil, lakin hepimizin kamu görevi gördüğünü, tecrübenin çok önemli bir durum olduğunu, insanları emir eri gibi görmenin çağımıza uygun bir yönetişim yaklaşımı olmadığını, en önemlisi de öğretmenlerin Bina Sınav Sorumlularının emir eri olmadığının hatırlatılması.

En uygun çözüm ise tarafların/temsilcilerin karşılıklı masaya oturarak en mâkul olanı bulmasıdır. Aksi takdirde bir taraftan bakıldığında diğer taraf hep karanlık kalmaktadır...

Oktay Yıldırım
Eğitim-Bir-Sen İstanbul 3 Nolu Şube
Başkan Vekili

www.ajanskamu.net