“Özgürlük yoksa, emeğin, kazanımların, özlük haklarının bir kıymetiharbiyesi olmaz. İstikrarın olmadığı bir ortamda huzurdan, refahtan söz edilemez. Yakın tarihi darbelerle, darbe girişimleriyle dolu olan bir ülkenin vatandaşları olarak, müktesep haklarımızın bir çırpıda berhava olmaması için dünden ders alarak, ileriye bakmalı, karar verirken bütün bunları göz önünde bulundurmalıyız. Aksi takdirde, geçmişte olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de aynı kaygıları, korkuları, huzursuzlukları yaşamaya devam ederiz. Biz, Eğitim-Bir-Sen olarak, bu nedenlerle, özlük ve özgürlük mücadelemizi birlikte sürdürüyoruz. Yarınlarımızın bugünden daha iyi olması, çocuklarımızın benzer sorunları yaşamaması için çaba harcıyor; ülkemizin istikrarı, istiklali, istikbali için ‘evet’ diyoruz” dedi.

Hasan Yalçın Yayla, “Memur-Sen’e Davet, Tercih Evet” programı kapsamında Milas ve Erdemli’de üyelerle bir araya geldi. Bir araya gelmelerinin, salonları ve alanları hıncahınç doldurmalarının birilerini fena halde korkuttuğunu ifade eden Yayla, “Zor günler geçirdik. Her şey bitti dediğimiz anda 15 Temmuz’u yaşadık. Sizler o gün alanlara çıkmasaydınız, millî irade nöbetlerini tutmasaydınız, bugün burada toplanamazdık. Yakın tarihimizde milletin bağrından çıkan siyasetçileri idam ettiler, sürdüler. Fakat hiçbiri 15 Temmuz gibi olmadı. Çünkü bu sadece bir darbe girişimi değil, bir işgal süreciydi. Birilerinin meydanlara çıkması, omzunu, omurgasını dik tutması gerekiyordu. Memur-Sen bunu gerçekleştirdi. Millî iradenin bir daha kesintiye uğratılmaması, vesayetçilerin hüküm sürmemesi, demokrasimize balans ayarı yapılmaması için bu ülkenin her zaman dik duran insanlara, Eğitim-Bir-Sen, Memur-Sen gibi sivil toplum kuruluşlarına ihtiyacı var” şeklinde konuştu.

Yarınlarımızın bugünden daha iyi olması için el birliği etmeliyiz

Referandumda neden “evet” diyeceklerine dair bilgi veren Yayla, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bizim ‘evet’imiz siyasilerinkinden farklıdır. İstikrarsız dönemlerin en büyük mağdurlarından biri kamu görevlileridir. Bir gecede artan faizleri hatırlayın. Enflasyon canavarı bizleri ne hale getirmişti, bir düşünün. Onun için istikrar, istikbal, istiklal diyoruz. Onun için Memur-Sen’e davet, tercihimiz ‘evet’ diyoruz. Bizim mücadelemiz hem özlük hem de özgürlük mücadelesidir. Kurulduğumuzdan beri bu anlayışla yol alıyoruz. Özgürlüğümüzü, geleceğimizi, haklarımızı, emeğimizi ve ekmeğimizi ilgilendirdiği için bu süreçte inisiyatif alıyoruz. 15 Temmuz’un bekçisi, 16 Nisan’ın ‘evet’çileriyiz. Bu ‘evet’, sadece bu coğrafyadaki insanların özgürlüğü için verilen bir ‘evet’ değil. Bu mazlum coğrafyaya umut olan tek yer burasıdır.”

Maskeleri düştü

Artık maskelerin düştüğünü, Batı’nın gerçek yüzünü gördüklerini dile getiren Yayla, “Bugün ‘hayır’ kampanyası yapanlar, terör örgütü PKK ile fotoğraf verenler, Avrupa’da kendilerini ifade ederken, ‘evet’ için gidenlere kapıların nasıl kapatıldığına hep birlikte şahit olduk. Mesele gayet açıktır ve tercihim de nettir. Hem istikbal hem istiklal hem de geleceğimiz için ‘evet’ diyor ve bu uğurda çalışmaya kararlılıkla devam ediyoruz” diye konuştu.

Eski günleri özlüyorlar ama onlara fırsat vermeyeceğiz

Yeni bir dünya kurulduğuna dikkat çeken Yayla, “Bu dünyada Türkiye onurlu bir şekilde var olacaksa, bir değişim ve dönüşüm yaşamak zorundadır. Vesayetçilerin derdi bellidir. Onlar eski iktidar günleri için çaba sarf ediyorlar. ‘Yeter söz milletin’ diyen Menderes’i astıkları günleri, gençleri suçsuz yere astıkları 12 Eylül günlerini, 28 Şubat’ı, 27 Nisan’ı özlüyorlar. Ama onlara izi vermeyeceğiz. Geçmişte nasıl mücadele ettiysek, şimdi de daha azimli bir mücadele vereceğiz onlara karşı. Uyanık olacağız. Vesayet sistemi çok sinsidir. Algı oyunlarıyla milleti yönlendirmek istiyorlar şimdi. Suskunluğu silah olarak kullanıyorlar. Bugün ‘hayır’ diyenler, neye ‘hayır’ dediklerinin farkında bile değiller. Biz Gladyo’yu yerle bir edecek bağımsız iradeyi kayıt altına alacak sisteme ‘evet’ diyoruz. Sahte kahramanların hükümranlığının kalkması, bu ülkenin gerçek yiğitlerinin, yerli ve milli güçlerinin muktedirliğinin pekişmesi için tercihimiz ‘evet’tir” ifadelerini kullandı. 

Sendikal yolculuğumuzu yeni ufuklarla taçlandırmalıyız

“Hem bir sivil toplum hareketi hem de emek hareketi olarak, başta kendi medeniyet coğrafyamız olmak üzere, dünyanın birçok bölgesinde faaliyet gösteriyoruz” diyen Yayla, şunları söyledi: “Şimdi yeni bir hamle yapmak zorundayız. Zerreden zirveye yaptığımız yolculuğumuzu yeni ufuklarla taçlandırmalıyız. Bütün kamu görevlilerini sendikamıza davet ediyoruz. Güçlü sendika, güçlü Türkiye idealiyle hareket ederek, kamu görevlilerinin pastasını büyütmenin derdindeyiz. Bu yılın Mayıs ayı bizim açımızdan yeni rekorların kayıt ve imza altına alınacak olması nedeniyle son derece önemlidir. Mayıs ayında, sendikaların üye sayılarının tespiti yapılacak. Ağustos ayında ise 2018 ve 2019 yıllarında kamu görevlilerinin yararlanacağı haklarının belirleneceği 4. Dönem Toplu Sözleşme süreci başlayacak. İşte tam da bu noktada, yeni rekor eşiğimiz, Eğitim-Bir-Sen için 500 bin, Memur-Sen için 1 milyon 111 bin 111 üye sayısına ulaşmaktır. Bütün kamu görevlilerini; toplu sözleşme masasını, emeğin hakkı verildiğinde uzlaşma, alın terine haksızlık edildiğinde restleşme zemini olarak kullanma becerisini ispatlamış Memur-Sen’e davet ediyoruz.”