Milli eğitim sistemimizin hangi yönüne baksak elimizde kalıyor. Tek merkezden yönetilen devasa büyüklükteki koca yapı her yerinden tel tel dökülüyor. Hiç konuşulmayan ve yok sayılan zorunlu-kitlesel eğitimin yapısal sorunlarını ayrı tutarak şu sorun alanlarını ilk anda sıralayıverelim:
Aylardır sürekli takvimi değişen ve bir türlü becerilemeyen yönetici atama…
Öğretmenini asgari ücretin altında çalıştırdığı ücretli öğretmenlik…
Aile mefhumunu yok sayan sözleşmeli öğretmenlik…
 Yasada işveren lehine yapılan değişiklik nedeniyle özel okul öğretmenlerinin asgari ücretle sömürüye açık hale getirilmesi…
 Öğretmen maaşlarının en düşük memur maaşı haline gelmiş olması…
Atama bekleyen yüz binlerce öğretmenin yaşadığı mağduriyet…
 ‘’Paydaş sendikanın’’ (!) okullara ve taşra teşkilatlarına yönetici atamadaki etkisi ve kadrolaşma merakı, mülakat adaletsizliği…
Değiştirilen liselere giriş sisteminin içinden çıkılamaz hal alması ve verdiği büyük zarar…

Proje okullar kifayetsiz muhterislerin oyuncağı mı ?
Yukarıdaki sorun alanlarına eklenen bir sorun da çoğaldıkça içeriksizleşen ve kifayetsiz muhterislerin at oynattığı bir alan haline gelen proje okullar meselesi.

Proje okul projesi MEB tarafından Mart 2014’te uygulamaya konuldu. Bakan onayı ile proje okul olarak seçilen okullara yönetici ve öğretmen atamalarını da Milli Eğitim Bakanı doğrudan yapacaktı.  İlk etapta kırk okul ile başlayan proje okul uygulaması kısa sürede 155 okula ulaştı. Türkiye’nin en köklü ve gözde liseleri proje okul kapsamına alındı. Kurum kültürü oturmuş, geleneği olan, yüzde 0,1’lik dilimle öğrenci alan, akademik başarısı oldukça yüksek, öğretmenini ve yöneticisini sınava tabi tutarak alan bu okullar proje kapsamına dâhil edildikten sonra öncelikle ara nakillerde taban puanın kaldırılmasıyla çok düşük puanlı öğrencilerin dahi girebildikleri okullar haline getirildi.
İkinci aşama olarak 2016 yılında bu okullarda büyük bir öğretmen ve yönetici tasfiyesi gerçekleştirildi. MEB, 1 Eylül 2016’da Resmi Gazete’de yayımlanan ‘Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumları Yönetmeliği’ ile proje okullarda sekiz yıl görev yapmış olan tüm öğretmenlerin ilçelerindeki herhangi bir okula atamasını yapmaya başladı. Böylece proje kapsamına alınan okullardaki 1200’e yakın öğretmen ve idarecinin görev yerleri değiştirilerek yerlerine herhangi bir kriter gözetilmeden atamalar yapıldı. Yapılan bu atamalar vakıfların ve mezun derneklerinin ilgi ve desteğiyle nitelikli hale gelmiş olan okullarının kimliksizleştirilmeye çalışıldığından yakınan öğrenci ve velilerin protestosu ile karşılandı. Fakat MEB hiçbir şekilde geri adım atmadı.


2016 yılında yönetmelikte yapılan bir değişiklikle okulun proje okul olması için “Merkezi sınavlarda kendi türünde başarı ortalamasına göre il genelinde ilk beş dereceye sahip olması” ile “Okulun açılış tarihi, yapısı veya yetiştirdiği devlet adamları itibarıyla tarihi nitelik taşıması” şartları kaldırıldı. 2017’de TEOG’un kaldırılmasıyla proje okul uygulamasında yeni bir süreç başladı. Sınavla öğrenci alacak olan tüm liseleri proje okul kapsamına aldılar ve tematik okulların da kapsama alınmasıyla proje okul sayısı 2000’li sayılara ulaştı.

2018 Temmuz’unda yönetmelik tekrar değiştirilerek proje okul olma kriterleri iyice kolaylaştırıldı. Artık belirlenen 6 kriterin sadece 1’ini taşımak yeterli olacaktı proje okula dönüşmek için. Aynı yönetmelikte bu okullarda çalışan öğretmenlerin görev sürelerinin yeni yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle başladığı belirtildi. Böylece 2014’te bu okullara atanan ‘’makbul öğretmenler’’göreve yeni başlamış olarak kabul edildiler ve zaman kazanmış oldular. Ayrıca 4+4 olan görev süresinin 2 yıl daha uzatılabileceği maddesi getirilerek maksimum süre 10 yıla çıkarılmış oldu.

Proje okulların hukuku keyfilik mi ?
Bu okulların öğretmen atama sistemi duyuruya bile çıkmadan tamamen keyfi bir şekilde yürütülüyor. Yönetmeliğe göre okul müdürü teklif ediyor, İl Milli Eğitim Bakanlığa gönderiyor, Bakan da onaylıyor. Sistem bu haliyle bile olabildiğince istismara açık iken devreye başka faktörlerin girmesi, sendikanın müdahalesi, referans ilişkileri, kayırma vs. ile hiçbir kriter, liyakat, yeterlilik gözetilmeksizin atamalar gerekçeleştiriliyor. Böylece eğitim sistemi içerisinde oluşturulan ‘’ayrıcalıklı okullara’’; niteliği, donanımı, formasyonu bilinmeyen ama bürokraside sırtını dayadığı tanıdığı olan veya sendikayla yakın teması olan kişiler dolduruluyor. Ayrıca bu okullara atanmak 4 yıl veya 8 yıl orada görev yapmayı garantilemiyor. Eğer idare dilerse sizin görevinize son verip herhangi başka bir okula gönderebiliyor. Dolayısıyla mutlak itaat isteyen bir yapı içerisinde öğretmenin her an gönderilme korkusuyla pasifleştirilmiş halde çalışması söz konusu. Keyfe keder yapılan atamalar kişisel kriterlere göre sona erdirilebiliyor. Bu konuda idari yargı kararları da hukuk devleti kavramını sorgulatacak derecede dikkate alınmayabiliyor, yargı kararlarına uygun değişiklikler yapılmayabiliyor.


Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a soruyoruz !
Proje okul nedir, ne işe yaramaktadır?

Sistem içerisinde farklı bir sisteme sahip olan bütçesiyle, atama düzeneğiyle ayrıcalıklı konuma sahip olan bu okulların özelliği nedir?

Hangi ulusal veya uluslararası projeye imza attılar? Hangi konuda fark yarattılar?

Bu okullar belirlenirken hangi kriterler gözetildi? (Bu noktada sınav listesinde iken sonradan çıkarılan, listede yokken sonradan alınan okulların geri planda hangi hesaplaşmalar dahilinde harcandığına veya ödüllendirildiğine dair şahitliklerimizin, Milli Eğitim sisteminin içerisinde bulunduğu açmazdan kurtulması noktasındaki umudumuzu körelttiğinin bilinmesini istiyoruz.)

Sayıları giderek artan, çoğaldıkça da niteliksizleşen bu okullar, her fırsatta en büyük rüyanız olduğunu söylediğiniz ülkedeki okullar arası eğitim farklılıklarını kaldırma hedefinizle ne kadar örtüşüyor?

LGS sistemini getirerek; kurum kültürü olan, tercih edilen, yüzdelik dilimi yüksek yüzlerce okulu sınav listesinden çıkararak mahalle mektebi haline getirip de sınav listesinde kalan okulları proje adı altında farklı bir yönetmelikle kadrolaşma amaçlı kullanılan yerler haline getirmenin mantıklı izahı nedir?

Okulların ismini proje yapıp içini boşaltmak, deneyimli kadroları tasfiye edip köklü okulları sıradanlaştırmak ve torpille, kayırmacılıkla kadro oluşturmak eğitim sistemimizin hangi açığını kapatmış olacak?

Bu okulların yönetici ve öğretmenleri atanırken hangi objektif kriterler gözetilmektedir? Bu okullara seçilen öğretmenler yüksek lisans mı yapmış, iyi derecede yabancı dil mi biliyorlar, yurt dışında doktora mı yapmışlar, sınav mı kazanmışlar?
Neden eskiden olduğu gibi bu tarz okullara öğretmen ve yönetici atanırken sınav yapılmıyor, objektif şartlar belirlenmiyor. Devlet kurumlarına keyfi ve hukuksuz bir şekilde nasıl atama yapılabilir?

MEB öğretmenleri arasında neden proje okul öğretmenleri ve diğerleri gibi bir ayrıma neden olunuyor? Bir okulu belli anlayışta öğretmenlerden mürekkep hale getirmek, okullarda kadrolaşmak, okulları bizim oğlanlarla doldurmak milli eğitimin hangi yarasına merhem olacak?

Özgür Eğitim-Sen olarak soruyoruz : “proje okul” adı altında sahnelenen bu rezalete “DUR !” diyecek misiniz ?

Özgür Eğitim-Sen Yönetim Kurulu