Yeri gelmişken söyleyelim; AK Parti ve ERDOĞAN kurmaylarının,… referandum sürecindeki en büyük başarısızlığı, hatası,… referandum öncesinde Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi'ni, ‘EVET' üzerine ikna edememesidir. SP ve BBP son kararlarını vermeden önce, ikna edilebilirdi. SP güçlü hayır kampanyası yapmayacağını açıkladı. HÜDA-PAR da EVET diyeceğini açıkladı.

Geçen hafta (14 Şubat), 15 Temmuz gecesi etkili bir şekilde ortaya çıkan ‘Milli Cesur Çoğunluk'un, referandumda karşı karşıya kalabileceği risklerin bir kısmını analiz etmiştik. Bugün kaldığımız yerden devam ediyoruz. Türkiye de referandum ve cumhurbaşkanlığı seçim süreci de ciddi risklerle karşı karşıyadır.

 

Bu risklerden bazıları;

 

TSK: Ordu bu süreçte tahrik edilebilir. ‘Atatürk'ün kurduğu rejim ortadan kaldırılıyor', ‘Kemalizim yerine Erdoğanizim geliyor',… gibi tahrik edici söylemlerle… TSK, ABD destekli bir Kemalist darbeye bile zorlanabilir. Referandum ve cumhurbaşkanlığı sürecinde, İslam adını kullanan radikal yapılar (tarikat, cemaat, örgüt,…) ‘rejimi değiştiriyoruz', ‘Halifelik ilan edeceğiz - Hilafet (Halifelik) geliyor.',… gibi söylemleri ile TSK'yı tahrik edebilirler. AK Parti ve Erdoğan; Atatürk, rejim, Kemalizim,…  söylemlerine dikkat etmelidirler. Atatürk'ün millilik özellikleri ön plana çıkarılabilir. Ayrıca dünyanın gündemi bir anda Halifelik olabilir. Birbiri ardına Türkiye'de ve dünyada (özellikle Afrika) Halifelik ilan eden terör örgütlerinin sayısı artabilir. Hatta küçük İslam ülkelerinden bazıları Halifelik bile ilan edebilirler. Halifelik kavramı bir anda dünyanın gündemi olabilir ve ayağa düşürülebilir. Bugün İslam dünyasında bir hilafet özlemi, beklentisi her zamankinden daha fazla vardır. Bu beklenti dünyayı yöneten güçler (ABD, İsrail, İngiltere, AB,…) tarafından kullanılacaktır. Dünyanın efendileri, kendi kontrollerinde bir Hilafet devleti, hanedanlığı,… kurabilirler. Filistin,… ya da küçük bir Afrika ülkesi bunun için seçilebilir. IŞİD'e halifelik ilan ettirerek halifeliği terörle eşdeğer bir duruma getirdiler. 15 Haziran 2014'te bir twitter mesajımda: “İŞİD'e Hilafet (terör) devleti kurdurarak, Hilafet'i Türkiye'nin liderliğinden çıkarma hedeflenmektedir.” Demiştik. Nitekim 29 Haziran 2014 tarihinde DEAŞ/IŞİD halifelik ilan etti. Önümüzdeki süreçte çok sayıda TERÖR örgütü HİLAFET ilanı yapabilir. İslam dünyasında Halifelik savaşları terör üzerinden başlatılabilir. Türkiye'de de referandumda ve özellikle Cumhur/Başkan seçim sürecinde, Halifelik üzerinden provokasyon amaçlı bazı olaylar yaşanabilir.

 

TERÖR OLAYLARI: Terör olaylarının artacağı açık bir şekilde görülmektedir. Başta TAK (PKK) ve DAEŞ/IŞİD olmak üzere, bütün terör örgütlerinin her zamanki gibi bir anda harekete geçirilecekleri görülmektedir.

 

ABD: ABD, Türkiye'yi birçok konuda (işgal etme tehdidi)  tehdit edebilir. İncirlik üssünü, nükleer başlıklar/silahlarla birlikte, Suriye (PKK/Rojava/PYD)'ye taşıyabilir, Türkiye'yi, nükleer (Irak/Saddam örneğindeki gibi) silah üretmekle bile suçlayabilir.

 

DÜNYA 5'TEN BÜYÜKTÜR: Dünya 5'ten büyüktür söylemi 15 Temmuz darbesinin en temel sebeplerinden biriydi. Güç odaklarını tahrik etmemek için, mümkün olduğunca kullanılmamalıdır. Bu söylem, Türkiye'nin başına daha büyük belalar getirebilir. Bu konuda dikkatli olunmalıdır.

 

MHP ERDOĞAN'A HAYIR DERSE: MHP (BAHÇELİ) referandumda EVET, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ERDOĞAN'a hayır diyebilir. Referandumdan sonra ‘tabanımız Erdoğan'a hayır diyor, tabanımız kendi adayını istiyor' diyerek, farklı bir strateji izleyebilir.

 

AK PARTİ MHP İTTİFAKI: AK Parti MHP ittifakı MHP'nin bölünmesini ve AK Parti'nin özellikle Güneydoğu'da (düşük bir ihtimal de olsa) zayıflamasına sebep olabilir. MHP'ye bu konuda önemli bir sorumluluk düşmektedir. MHP son derece dikkatli olmalıdır. AK Parti MHP'ye değil, MHP AK Parti'ye yak(ın)laşmalıdır. Tek parti (AK-MHP) görüntüsü verilmemelidir.

 

SAADET PARTİSİ: İç ve dış çevreler, HDP yerine SP'ye oynayacaklardır. Başkanlık yolunda HDP yerine daha çok SP üzerinden, AK Parti ve Erdoğan durdurulmaya çalışılacaktır. Bu durumda Saadet Partisi kendisini HDP gibi kullandırtmamalıdır. Yapacağı muhalefeti, Erbakan üslubunda ve milli bir duruşla yapmalıdır. SP, AK Parti'ye karşı ve BBP de MHP'ye karşı kullanılmaya çalışılacaktır. Her iki (SP-BBP) partinin de kendilerini kullandırtmayacaklarına inanıyorum.

 

FETHULLAH GÜLEN'in İADESİ: GÜLEN'in iadesi, Türkiye'ye getirilmesi,… 2. Öcalan vakası gibi bir sonuç doğurabilir. Örgütün toparlanmasına bile sebep olabilir. AK Parti ve Erdoğan'ın referandum sürecinde de cumhurbaşkanlığı seçimleri sürecinde de buna ihtiyaçları yok. Ayrıca Fethullah GÜLEN'i verip ABDullah ÖCALAN'ı isteyebilirler. Bu ancak II. ÖCALAN Vakası olur. AK Parti'ye de ERDOĞAN'a da ciddi bir getirisi yok.

 

ÜNİTER YAPI: Üniter yapı toplumun bütün kesimlerinde hassas bir konu olarak duruyor. İkna etmenin en zor olduğu konulardan biri budur. Bu durum özellikle MHP tabanını etkileyecektir.

 

DİKTATÖRLÜK: Muhalefet diktatörlük üzerinden propaganda yapacaktır. OHAL şartları da bu duruma zemin oluşturmaktadır. Seçim sürecinde OHAL'e ara verilebilir ve daha sonra OHAL tekrar uzatılabilir. OHAL'ın geçici olduğu, sürekli hale gelmeyeceği, normalleşme sağlandığında tamamen ortadan kalkacağı,… iyi/etkili bir şekilde anlatılmalıdır.

 

SEÇİM SİSTEMİ: Özellikle Güneydoğu'da halkın tercihi ve özellikle de kadınların tercihi sandığa tam olarak ve özgürce yansımamaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeni bir sistem uygulanmalıdır.

Özellikle kırsal kesimde daha çok Güneydoğu bölgesinde oylar özgür bir şekilde kullanılamamaktadır. Oylar baskı altında kullanılmaktadır. Oy kullanılacak yerler ne kadar kalabalık olursa, baskı o kadar azalacaktır. Kırsal kesimde kadınlara baskı yapılıyor, hatta kadınların yerine oy bile kullanılabiliyor.

     PKK kırsal kesimde ciddi bir baskı gücüne sahiptir. Köylerdeki nüfus aynı zamanda aşiret yapısından dolayı şehirlerdeki bir kısım oyları da etkilemektedir.

     Oylar özgür kullanılırsa PKK etkisi ciddi derecede azaltılabilir. Yeter ki özgürce oy kullandırılabilecek bir ortam oluşsun. Bunun yolu da baskıyı azaltmak için güvenliğin sağlanması ve bir sistem kurmaktan geçer. Taşımalı sistemle bu yapılabilir. Her minibüs/araba taşıyacağı yolcu listesiyle taşıma yapar. Hem minibüsçülere iş çıkacağından daha etkili olur. Güneydoğu'da bazı muhtarlar bir köyün  bütün oylarını  kullanabiliyorlar. Halk kime/nereye oy verecekse, kendi özgür iradesiyle oyunu vermelidir.

     En az 3 köy, en az 2 mahalle (küçük ilçelerde) bir arada ve sandık güvenliği sağlanarak seçim yapılmalıdır. Toplu seçim merkezleri de oluşturulabilir.

 

EKONOMİK KRİZ: Göreceli bir ekonomik kriz yaşanmaktadır. İnsanlar ekonomik olarak zor duruma düştüklerinde kurtarıcı ararlar. Hükümetin burada en büyük avantajı, krizler arttıkça halkın iktidara olan bağlılığı artmakta, muhalefete olan güveni ise azalmaktadır. Ekonomik kriz 2 ayda derinleşmeyeceğine göre, referandumu çok etkilemez ama, cumhurbaşkanlığı seçimlerini (ve erken seçimi) ciddi derecede etkileyebilir.

 

TUTUKLU OLANLARIN ÖLÜMÜ/VEFATI: Başta ABDullah ÖCALAN olmak üzere; Ali BULAÇ, Nazlı ILICAK, Ahmet Turan ALKAN, HDP milletvekilleri ve yöneticileri, Ahmet TÜRK (ömrünün son dönemlerini yaşayan Ahmet TÜRK'ün, tutuksuz yargılanmak üzere bırakılması son derece isabetli olmuştur. Hapiste vefat edebilirdi.),… gibi tutukluların başına bir şey gelirse süreç bundan ciddi derecede etkilenir.

 

HAYIR ÇIKMA İHTİMALİ: Hayır çıkma ihtimali son derece düşük görünmektedir. Hayır çıkarsa da dünyanın sonu değil. Her iki durumda da zaten erken seçim olacaktır. EVET % 65 üzerinde çıkma potansiyeline sahiptir.

 

ADİL BİR SİSTEM: Her şeyden önce rejimin sisteminin, ‘ADALET' üzerine kurulacağına halkın inandırılması gerekmektedir. Halkın istediği adil bir sistemin kurulmasıdır. Adalet konusunda halk ikna edilemezse, bu sistemin gerçekleşmesi de yürümesi de imkansız olur. ‘Önce İnsan - Önce ADALET ve Herkes İçin ADALET' üzerine hareket edilmelidir.

 

Son bir uyarı: PKK (Cemil BAYIK/Üst Beyin/Akıl)  henüz son kararı vermiş değil.  PKK,  referandumu boykot ederek, kanlı eylemlerle yapılamaz duruma getirip engelleme,… gibi bir seçeneğe her an dönebilir. Çünkü bölgede, HDP'in son seçimlerde aldığı  oylardan çok daha fazla “EVET” oyu çıkma ihtimali yüksektir.

 

AK Parti ve Erdoğan bu risklere göre hareket etmelidir. Bu riskler sadece AK Parti ve Erdoğan'ı değil, Türkiye'yi de tehdit etmektedir. ‘Milli Cesur Çoğunluk' Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'ndaki gibi nasıl ki; 15 Temmuz işgal girişimini engelleyebilmiş ve atlatmış ise, bu süreci de atlatacaktır.

Galip İLHANER / MİLAT 

Yazıya Ulaşmak İçin TIKLAYINIZ