Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 11.11.2017 tarihinde Genel Mali Sekreter Seyit Ali Kaplan ile birlikte Sinop ve Kastamonu Şubelerinin Olağan Genel Kurul Toplantılarına katıldı.

Büyük mücadeleler vermiş insanlara hakaret edenler, iftira atanlar ya çok cahillerdir ya da cinsi, cibiliyeti belli olmayanlardır.

Toplantılarda bir konuşma yapan Genel Başkan İsmail Koncuk sözlerine Büyük Atatürk’ü ölümünün 79’uncu yılında rahmetle ve minnetle yad ederek başladı.  Gerçekten fikirleri yaşayan insanların ölmediğini söyleyen Koncuk, “Atatürk, beynimizde, ruhumuzda, gönlümüzde yaşıyor” dedi. Atatürk’ün tüm savunduğu değerlerle yaşatılması, genç nesillerimize anlatılması gerektiğini ifade eden Koncuk, “Bu vesileyle Ulu Önder Atatürk’ü rahmetle, minnetle, özlemle yad ediyorum” dedi. Atatürk’ün her türlü siyasi anlayışın üzerinde, ortak bir değerimiz olduğunu söyleyen Koncuk, bu milletin bir ferdi olduğuna gerçekten inanan her insanın Atatürk’e minnet borcu olduğunu bildirdi. Koncuk, “Ezanlar 5 vakit minarelerimizde okutuluyorsa, bugün ülkemizde göğsümüzü gere gere dolaşabiliyorsak, ‘bu vatan bizim’ diyebiliyorsak, müstemleke ülkesi değilsek, tüm bunları Atatürk’e, silah arkadaşlarına ve aziz şehitlerimize borçluyuz. Büyük mücadeleler vermiş insanlara hakaret edenler, iftira atanlar ya çok cahillerdir ya da cinsi, cibiliyeti belli olmayanlardır; milletimizle, tarihimizle bin derdi olan adamlardır. Bu nedenle Atatürk’ü anlatacağız, Atatürk’ü unutmayacağız, unutturmayacağız. Bu konuda da siz değerli öğretmenlerimize büyük görevler düşüyor” diye konuştu. 

Şube başkanlarımızı dik duruşları dolayısıyla tebrik ediyorum.

Sendikacılığın kolay bir iş olmadığını kaydeden Koncuk, bir devir değişsin en başta kaçacak kişilerin, yandaş sendikanın şube başkanları olduğunu söyledi. “Çünkü onlar mücadele edemezler” diyen Koncuk, sendikacılıkta her şey ile karşı karşıya kalınabileceğini, asıl önemli meselenin, bu yaşananlara karşı dik duruş sergileyebilmek olduğunu bildirdi. Koncuk, dik duruşları, örnek mücadeleleri dolayısıyla şube başkanlarımızı tebrik etti.

Bir kanun çıkaracaksınız ve bütün yöneticilerin yöneticilik görevlerine son vereceksiniz. Biz o gün de bunu kabul etmedik, bugün de kabul etmiyoruz

2014 yılında Yönetici Atama Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik ile tüm yöneticilerin görevlerine son verildiğini hatırlatan Genel Başkan Koncuk, bunun sivil bir darbe olduğunu söyledi. Bu konudaki mücadelelerinin hala devam ettiğini vurgulayan Koncuk, “Bunun peşini bırakmadık” dedi. Koncuk “Bir kanun çıkaracaksınız ve bütün yöneticilerin yöneticilik görevlerine son vereceksiniz. Biz o gün de bunu kabul etmedik, bugün de kabul etmiyoruz” dedi.

Hırsız ne kadar ahlaklı olabilirse, bunlar da o kadar liyakatli olabilir.

Malum sendikanın liyakat ile ilgili bir çalıştay yaptığına dikkat çeken Koncuk, bunların liyakat demesinin, ‘hırsızın ahlaklıyım’ demesi gibi bir şey olduğunu ifade etti. “Hırsız ne kadar ahlaklı olabilirse, bunlar da o kadar liyakatli olabilir” diyen Koncuk, utanmadan, yüzleri kızarmadan liyakat çalıştayı yapmalarını eleştirdi.

Koncuk şunları kaydetti: ‘Nasıl olurda liyakatle atama sistemi getiririz?’ sorusunun cevabını arıyorlar. Bunu yapmak size mi kaldı? Hatta malum sendikanın çalıştayının ardından Sayın Müsteşar mevcut yöneticileri savunan bir twit atmıştı. O kadar çok liyakat vurgusu yapıyorlar ki, kamuda ne kadar yönetici varsa liyakatsiz diyorlar. Doğrudur, birçoğu liyakatsiz adamlardır. Bunu benim demeye hakkım vardır. Çünkü liyakatsiz insanların iş başına getirilmesinde benim payım yok. Ama liyakatsizlikle suçladığınız bütün bu insanların kamuda görev almasının sebebi sizsiniz. Liste yaptınız. Mülakat komisyonlarının önüne hazır listeleri verdiniz. Sadece Milli Eğitim Bakanlığı’ndan bahsetmiyorum, bütün kurumlarda bu rezaleti yaşadık. Bunların müsebbibi siz iken, şimdi de çıkıp ‘liyakat’ diyorsunuz. İnsanların bu sözlerinize inanacağını düşünmüyorum.”

Samimi iseniz, sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nda değil, bütün kurumlarda sadece merkezi yazılı sınava bağlı kalarak bir yönetici atama sistemi getirelim.

Liyakatli bir yönetici atama sistemi getirilmesi gerektiğini kaydeden Koncuk, şöyle konuştu: “Elbette liyakatli bir yönetici atama sistemi getirilmelidir. Bu çok önemlidir. Hatta hodri meydan! Samimi iseniz, sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nda değil, bütün kurumlarda sadece merkezi yazılı sınava bağlı kalarak bir yönetici atama sistemi getirelim. Yüreğiniz yetiyorsa, bunu yapalım. Madem liyakat diyorsunuz; bilgisi, donanımı sağlam insanları bu ülkede yönetici yapalım. Zaten bunu başaramadığımız takdirde, hiçbir kurum ve kuruluşta anladığımız anlamada hizmet kalitesini artıramayız.

Hepinizin bildiği bir söz var; bir okul, müdürü kadar başarılıdır. Öğretmenleri ne kadar başarılı olursa olsun, iyi yönetilmeyen öğretmenlerin, zaman içinde beceriksiz yöneticilerin emrinde motivasyonu zayıflar,  hizmet üretimi düşer, hizmet kalitesi azalır. Düşünün, insanları ayıran bir kişi okulunuza müdür oluyor. Okulda huzur kalmamış. Matematikçiler, işin profesörü de olsa motivasyonu düşer. ‘At yiğide göre kişner’ derler. Dolayısıyla iyi bir yönetici başarının temel anahtarıdır.”

Kurum ve kuruluşlarda, okullarda, hastanelerde, postanelerde işler yürümüyor. Sebebi liyakatsiz adamlar yönetici olduğu içindir. Bunu ülkemizi yönetenler de biliyor. Muhtemelen bu konu bir yerlerde konuşuluyor.

Malum sendikanın şimdi neden ‘liyakat’ vurgusu yaptığını sorgulayan Genel Başkan İsmail Koncuk, şunları kaydetti: “Peki bunlar neden liyakat demeye başladırlar? Aslında bunu bütün kamu çalışanlarının kendisine sorması lazım. Kurum ve kuruluşlarda, okullarda, hastanelerde, postanelerde işler yürümüyor. Sebebi, liyakatsiz adamlar yönetici olduğu içindir. Bunu ülkemizi yönetenler de biliyor. Muhtemelen bu konu bir yerlerde konuşuluyor. Bu beceriksiz yöneticilerin Türkiye’yi bir yere götürmeyeceğini, böyle bir yönetici atama sistemi ile ülkenin bir yere gidemeyeceğini artık bu ülkede birileri anlıyor.

Bunlar da liyakatsizliğin suçlusu olduğu için, ‘liyakat’ diyerek, aslında sorumluluklarını bir anlamda reddetmeye çalışıyorlar. Türkiye’de eğer liyakatsiz yönetici atama problemi varsa, bunun en büyük sebebi bu yandaş paralel sendikanın gayretleridir. Elbette siyasetin sorumluluğu vardır. O ayrı. Ama siyasetten önce bunlar sorumludur. Anahtar listeler, bütün kurum ve kuruluşlarda, Adalet Bakanlığı’nda, SGK’da, İçişleri Bakanlığı’nda, Milli Eğitim Bakanlığı’nda bunlar tarafından hazırlanmıştır. Bu durumu Türkiye aşmak durumundadır.”

Koncuk sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm bunları Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen üyeleri yönetici olsun diye söylemiyorum. Diyorum ki; hangi sendikanın üyesi olursa olsun ya da sendika üyesi olmasın,  dünya görüşü, siyaseti ne olursa olsun –vatan haini olmak dışında-bilgisi, donamımı, liyakati, kabiliyeti olan insanları tespit edip yönetici yapmak zorundayız. Başka çıkış yolu yoktur. Kaliteli hizmet üretmenin temel şartı budur. Bunu milletimizin geleceği adına yapmak zorundayız.

Hem muhafazakâr ve İslamcı olduğunuzu ifade edeceksiniz hem de öğretmeni öğrenciye yem edeceksiniz.  Bu ne dini inançlarımıza, ne de milli kültürümüzle bağdaşmaz.

Öğretmenlere getirilen performans değerlendirme sistemini de eleştiren Koncuk, öğrencilerin öğretmenlere yönelik ağır hakaret ve küfür içeren paylaşımlar yaptığına dikkat çekti. Bu paylaşımları Milli Eğitim Bakanı Sayın İsmet Yılmaz’a da gönderdiğini belirten Koncuk şöyle konuştu: “Liyakatsiz yönetici olursa ne olur?  İşte böyle saçma sapan bir performans değerlendirme sistemi ortaya çıkar. Hem muhafazakâr ve İslamcı olduğunuzu ifade edeceksiniz hem de öğretmeni öğrenciye yem edeceksiniz.  Bu ne dini inançlarımıza, ne de milli kültürümüzle bağdaşmaz.

Öğrencinin öğretmene not vermesi deli saçmasıdır. ‘Yapmayın’ dedim ama inatla başlattılar. Neymiş 12 pilot ilde performans değerlendirmesi getirilecekmiş. Biz tabi ki itirazlarımızı yaptık. Biliyorsunuz, bazı kendini bilmez öğrencilerin de öğretmenlere yönelik ağır hakaret ve küfür içeren paylaşımları var. Tabi burada öğrencinin de suçu yok.  Eğer siz öğrenciye sorumluluğu olmayan bir iş verirseniz, öğrenci de bunu kendince fırsata çevirir. Düşünsenize, bana fırıncı İsmail deseler, ben öylesine ekmek yaparım. Çünkü benim işim değil. Öğrencinin de işi öğretmene not vermek değil, öğrenmektir.

Öğretmenlere ağır hakaretler, küfürler eden öğrenciler var. Öğretmene ‘Ne kadar not, o kadar not’ diyenler var. Öğretmenlere yönelik öğrencilerin ağır hakaretlerini Sayın Bakan’a özür dileyerek gönderdim. Çünkü o hakaretleri, küfürleri okudukça yüzüm kızarıyor. ‘Sayın Bakanım,  öğretmen öğrenci nazarında ne duruma düştü?’ dedim. Bu küfürleri basınla da paylaştım. Hatta öğretmenin itibarı zedelenir, paylaşmayın diyenler oldu. Ortada öğretmenin itibarı mı kalmış? Bu durum ses getirince, iki gün sonra ‘12 pilot ilde performans değerlendirme sistemi tamamlanmıştır’ denilerek, sessiz sedasız sistemi kapattılar. İnşallah bu film biter,  gelecek günlerde yeniden önümüze gelmez.”

Siz öğretmenler odasına kan davası mı sokacaksınız? 

Performans değerlendirme sisteminde, sadece öğrencinin öğretmene not vermesi değil,  öğretmenin öğretmene not vermesinin de problemli olduğunu kaydeden Koncuk, bu sistemi getirenlerin öğretmeni öğretmene düşman edeceğini söyledi. Koncuk şunları ifade etti: “Siz öğretmenler odasına kan davası mı sokacaksınız?  Sen bana üç puan eksik verdin, sen beş puan fazla verdin denilerek, öğretmeni öğretmene düşman edecekler. Al başına belayı. Sizin performans değerlendirmeniz bu mu?  Vallahi millet birbirini vurur.  Bu kadar ufuksuz, bu kadar öngörüsüz bir anlayış sergilenmektedir.  Yöneticilik bu mudur?  Yönetici, problemleri yaşanmadan öngörebilen kişidir. Öngörüsü, feraseti olmayan bir yöneticiden yönetici olmaz -ki bu durum öngörü dahi gerekmiyordu- biz tüm bunların yaşanacağını ifade etmiştik.”

Rehber öğretmenlerin nöbet tutması için düzenleme yapıldığına da dikkat çeken Koncuk, “Şimdi ise rehber öğretmenlere nöbet tutmak için bir düzenleme yaptılar.  Bu yanlıştır. Rehber öğretmenin görevi psikolojik danışmanlık yapmaktır. Bu ana görevi sulandıramayız, yok sayamayız. Bu konuda da gerekli hukuki mücadeleyi yapacağız.” diye konuştu.

Yarım puanlık zammı artış olarak görüp, iyi zam aldık derseniz, işte böyle eleştiriler alırsınız.

Toplu sözleşme görüşmelerine de değinen Genel Başkan Koncuk, bu dönemi rezalet olarak nitelendirdi. 2018 yılı için yüzde 4+3.5, 2019 yılı için ise yüzde 4+5 zam oranlarına imza atıldığını hatırlatan Koncuk, “Memur-Sen’in Genel Başkanı Ali Yalçın toplu sözleşme metni imzalamadan 5 saat önce ‘Mevcut durum itibariyle müzakereye hazır ama imzaya uzağız. Adım atılır ve birkaç puan masaya sunulursa müzakere süreci biter’ demişti. Gece saat 1’de yarım puanlık artış yapıldı, bunun üzerine imzayı bastı. Peki mesele sadece zam mı? Hayır. Toplu sözleşme metni bomboş bir metin.

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da ILO Toplantısı yapılmıştı. Zam konusu açılınca ’İyi zam aldık’ dedi. Ben de bunun üzerine ‘Neresi iyi?’ diye çıkıştım. Yarım puanlık zammı artış olarak görüp, iyi zam aldık derseniz,  işte böyle eleştiriler alırsınız.”

Kamu çalışanlarının bu yaşananlardan sonuç çıkarması gerektiğini kaydeden Koncuk, günlük geçici menfaatlerle sendikal tercihlerin ortaya konulması durumunda başımızın beladan kurtulamayacağını belirtti.

Kim ki haksızlıkla birinin stajyerliğini kaldırmaz, onu anasından doğduğuna pişman ederiz. Hiç korkmayın.

Stajyer öğretmenlere yönelik baskıyı da gündeme getiren Koncuk, “Kim ki haksızlıkla birinin stajyerliğini kaldırmaz, onu anasından doğduğuna pişman ederiz. Hiç korkmayın. Bu sanal bir korkudur. Yandaş soytarıların uydurduğu gerçek olmayan bir korkudur. Geçenlerde stajyerliği kaldırılanların ve kaldırılmayanların sendikalara göre dağılımı yayınlandı. Stajyerliği kaldırılmayan en fazla sendika üyesi bunların. Yani kelin ilacı olsa başına sürer. Yalanla dolanla, mesleğine yeni başlamış çocukları korkutmak, serseri, ahlaksız bir anlayış sergilemek nasıl kabul edilebilir?” diye konuştu.

 Sayın Cumhurbaşkanı, ‘ İnşallah Anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde edersek Anayasayı ve 657 Sayılı DMK’yı değiştiririz.’ diyor. Peki 2 milyon 600 bin memurun oyu yok mu Sayın Cumhurbaşkanım?’

Son günlerde yine 657 sayılı DMK’nın tartışıldığına dikkat çeken Koncuk, asıl amacın devlet memurluğu kavramının ortadan kaldırılmak olduğunu kaydetti. Koncuk şöyle konuştu: “Sayın Cumhurbaşkanı son günlerde ‘657 Sayılı DMK değişmeli ama önce Anayasa’nın 128. Maddesi değişmeli’ diyor. Biz Türkiye Kamu-Sen olarak yıllardır bunu anlattık. Zira Anayasa’nın 128. Maddesi değişmeden devlet memurluğu kavramı ortadan kaldırılamaz. Asıl mesele 657 Sayılı DMK’nın değiştirilmesi değil, devlet memurluğu kavramının çalışma hayatından çıkarılmasıdır. Herkesin çalışan adıyla anıldığı yeni bir sistem getirecekler. İstediği kişileri belki de kıdem tazminatı dahi vermeden bir suç isnat ederek, onları kapının önüne koyacakları bir sistem ihdas etmek istiyorlar. Kimse kusura bakmasın. Böyle bir sisteme göz yummayız. Sayın Cumhurbaşkanı, ‘ İnşallah Anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde edersek Anayasayı ve 657 Sayılı DMK’yı değiştiririz.’ diyor. Peki 2 milyon 600 bin memurun oyu yok mu Sayın Cumhurbaşkanım?’ Bizim de oyumuz var. Hem de her memurun sadece bir oyu yok. Devlet memurları bilgisi, donanımı, çevresinde saygı görmesiyle birçok oya etki edecek insanlardır. Hem oyumuzu isteyeceksiniz hem de 657 Sayılı DMK’yı değiştirerek, iş güvencemizi yok edecek bir sistem ihdas edeceksiniz. Bu, siyaseten de doğru değildir.

Gelin yüreğiniz yetiyorsa öğretmenlerin ek göstergelerini artıralım; hizmetlerin, tüm memurların ek göstergelerini 800’er puan artıralım.

657 Sayılı DMK elbette değiştirilebilir. Mutabakatta değiştirilecek maddeler var. Mesela en acil değiştirilecek madde ek gösterge rakamlarıdır. Gelin yüreğiniz yetiyorsa öğretmenlerin ek göstergelerini artıralım; hizmetlilerin, tüm memurların ek göstergelerini 800’er puan artıralım. Ama buna yanaşmıyorlar. Çünkü hedef devlet memurluğu kavramını kaldırmaktır. Bunu tüm kamu çalışanlarının iyi bilmesi gerekmektedir.”

Küçük menfaatler uğruna sendikal tercihlerde bulunanlar bilsin ki, asıl büyük menfaat buradadır. Devlet memurluğu kavramı ortadan kaldırıldığında her türlü belaya düçar olabilecek bir duruma düşersiniz.

“Ne yapmak gerekir?” diye soran Genel Başkan Koncuk, bunun için sağlam bir sendikal mücadeleyi işaret etti. Koncuk, “Sağlam bir sendikal mücadele lazım. Küçük menfaatler uğruna sendikal tercihlerde bulunanlar bilsin ki, asıl büyük menfaat buradadır. Devlet memurluğu kavramı ortadan kaldırıldığında her türlü belaya düçar olabilecek bir duruma düşersiniz. Dolayısıyla bu mücadeleyi hep birlikte vermemiz lazım. Ne kadar güçlü bir Türkiye Kamu-Sen olursa, o kadar haklarınızın korunduğu bir düzen oluşabilir. Zira güçlü sendika haklarımızın daha çok korunması sonucunu doğuracaktır” diye konuştu.

Türkiye Kamu-Sen büyümelidir, daha güçlü olmalıdır. Türk Eğitim-Sen sonuna kadar desteklenmelidir. Küçük hesapları bıraksınlar, beraber bu mücadeleyi yapalım.

Türkiye Kamu-Sen’in büyümesi gerektiğinin altını çizen Koncuk “Biz Türkiye sevdalısıyız. Bunu gururla ifade ederiz. Biz şerefli, ahlaklı adamlarız, verdiğimiz sözün arkasında duran insanlarız. Bizim farkımız bu. Bu ülkeyi seven, bölücü olmayan her insan baş tacımızdır. Türkiye Kamu-Sen büyümelidir, daha güçlü olmalıdır. Türk Eğitim-Sen sonuna kadar desteklenmelidir. Küçük hesapları bıraksınlar, beraber bu mücadeleyi yapalım. Kol kola girelim. O zaman başarılı oluruz. Ama bizi sattığı, hem de birkaç kez sattığı tescilli olan bir yapıyı sayısal olarak şişirmek doğru değildir. Güçleri yok, zira güç yürekte olur. Yürekte bir şey yoksa yanında kaç kişi yürürse yürüsün, gücün olmaz” dedi.

Devlet memurlarının iş işten geçmeden sendikal tercihlerini gözden geçirmesi gerektiğini kaydeden Koncuk, “Devlet memurlarımızı suçlamak adına değil, öz eleştiri yapmak adına söylüyorum: Artık tercihlerimizi gözden geçirmenin zamanı geldi. İş işten geçmeden bunu yapmalıyız. Hep birlikte bu mücadeleyi yaptığımız sürece mutlaka sonuç elde ederiz” diye konuştu.