Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, çözüm ve kazanım odaklı sendikacılığın güç kazanmaya devam ettiğini belirterek, “Beş toplu sözleşme sürecini yürüten; üçünde mutabakat, iki toplu sözleşmeyi beklentiler karşılanmadığı için mutabakatsızlıkla sonuçlandıran Memur-Sen toplam 258 kazanım ile çözümün adresi, mücadelenin merkezi olduğunu tescillemiştir. Bütün sorunlarımızın çözümü örgütlü mücadeleyle mümkündür” dedi.

Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen Kars Şubesi’nin düzenlediği ‘teşkilat buluşması’ ve işyeri temsilcileri toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Üyelerinin, eğitim çalışanlarının, kamu görevlilerinin, eğitim sisteminin, öğrenci ve velilerinin gündemini ıskalamadıklarını, o gündemden uzak kalmak hatasına hiç düşmediklerini, düşmeyeceklerini kaydeden Yalçın, “Eğitim çalışanlarının, okuldaki hizmetlinin, ilçe millî eğitim müdürlüğündeki şefin, memurun, il müdürlüğündeki şube müdürünün, mühendisin sorunlarını görmeye de çözmeye de, taleplerini duymaya ve gündeme taşımaya, kazanımların sayısını artırmaya, sorunların, yasakların, sınırlamaların sayısını azaltmaya devam edeceğiz. Biz, çalışmaktan, sahaya çıkmaktan, talep ve teklif üretmekten, tekliflerimizle gündeme gelmekten, eylemlerimizle gündemi değiştirmekten vazgeçmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

 

Kamu yönetiminde ehliyet ve liyakat esas olmalıdır

Kamu hizmetlerinde, kamu yönetiminde, kamu personel sisteminde ilk adımın atılarak kariyer sisteminin güçlendirilmesi, ehliyet ve liyakat noktasındaki hassasiyetin ve haklı beklentinin hayata geçirilmesi gerektiğini ifade eden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kamu görevlilerinin hakkı kadar yükselmesini, kariyer fırsat ve imkânlarının zenginleşmesini sağlamalıyız. Kamu görevlilerinin iş, maaş, kariyer ve liyakat güvencesi; kamu yönetiminin güçlenmesinin ön şartı, devletin bağımsızlığının teminatıdır. İş güvencesinin herkesi kapsadığı kamu personel sisteminin, ehliyet ve liyakat ilkelerinin hâkim olduğu kamu yönetimi perspektifinin, insanı yaşatan devlet anlayışına dayanan kamu hizmeti iradesinin oluşması gerekir. Kamu personel sistemi ve kamu hizmetleri arasındaki güvence-kalite ilişkisi mutlaka kurulmalıdır.”

Sözleşmeli öğretmenlik, geleceği güvence altına almanın ilk eşiği olan eğitimle, eğitim hizmetiyle bağdaşmamaktadır

Öncelikle kadrolu istihdam modelinin esas alındığı mevzuat ve uygulama zemininin hâkim kılınması gerektiğini dile getiren Yalçın, “Bunun için gereken hazırlıklar ivedilikle tamamlanmalı, bu süreç tamamlanıncaya kadar belirli süre sözleşmeli statüde görev yaptıktan sonra kadroya geçiş uygulaması bütün kamu kurumlarında geçerli olmalıdır. Bunun sağlanmasından sonra, önce sözleşmeli görev yapma süresi kısaltılmalı ve olabilecek en kısa sürede de doğrudan kadrolu atama yöntemi dışındaki bütün istihdam yöntemleri terk edilmelidir. Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması, geleceği güvence altına almanın ilk eşiği olan eğitimle, eğitim hizmetiyle bağdaşmamaktadır. Bir yandan öğretmenliği ihtisas ve kariyer mesleği olarak tasarlayıp diğer yandan sözleşmeye mahkûmiyet ve kariyer sisteminden muafiyet topluluğu oluşturmak, öğretmenlik mesleğine itibar, öğretmenlere değer vermemek algısına neden olmaktadır. Öğretmenlere değer vermenin, öğretmenlik mesleğini hak ettiği itibar eşiğine yükseltme hedefinin ilk göstergesi sözleşmelilik ile öğretmenlik arasına mesafe koymak ya da öğretmenlik ile kadro arasındaki mesafeyi kısaltmaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Sözleşmeli öğretmen istihdamından vazgeçilmediği sürece problem yaşamaya devam edeceğiz

Kadrolu öğretmenlerle aynı işi yapmalarına rağmen özlük hakları eksik bırakılan sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmediği, sözleşmeli istihdamından vazgeçilmediği sürece problem yaşamaya devam edeceklerinin altını çizen Yalçın, “Sözleşmeli öğretmenliğin sebep olduğu sorunlardan biriyle karşı karşıyayız. 2017 Temmuz ayında atanan ancak güvenlik soruşturmaları uzun sürdüğü için göreve başlatılmaları geciktirilen sözleşmeli öğretmenlerimiz kadro sorunu yaşamaktadır. Kadroya geçemeyen öğretmenlerimizin mağduriyeti giderilmeli, eş özrü dâhil mazerete dayalı yer değişikliği hakkı tanınmalıdır. Bu sorunla ilgili bakanlık bir an önce adım atmalı, sözleşmeli öğretmenlerin idare kaynaklı mağduriyeti giderilmelidir. Sorunların tekrarlanmaması ve kronikleşmemesi için şimdiden gerekli çözümler üretilmelidir” diye konuştu.

Ek gösterge sözünün artık yerine getirilmesi gerekiyor

3600 ek gösterge vaadinin üzerinden uzun bir zaman geçmesine rağmen, hâlâ somut bir adım atılmamış olmasını anlamakta güçlük çektiklerini kaydeden Yalçın, “Ek gösterge vaadinin yerine getirilmemesi için bir neden yok. Verilen sözün oluşturduğu beklentinin karşılanması gerekmektedir. 2023 Eğitim Vizyonu’nda da yer verilen 3600 ek gösterge sözü, tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde yerine getirilmelidir” ifadelerini kullandı.