ÇOCUKLARDA OKULA UYUM SÜRECİ

Çocukların okula uyum süreci ile ilgili ilk yaşantıları okul öncesi eğitim kurumlarında başlamaktadır. Okula uyum süreci çocuklarda okul yaşantısı ile ilgili olumlu tutumların oluşması açısından belirgin önem arz etmektedir. Okul sosyalleşme, yardımseverlik, paylaşım gibi bir çok kazanımın elde edildiği en önemli toplumsallaşma ortamıdır.

Bir çocuğun okula hazır olabilmesi için ince, kaba motor beceriler, sosyal bilişssel alan, dil becerileri vs. belli alanlarda yeterli düzeyde olgunluğa ulaşması gerekmektedir. Örneğin; kalem tutma becerisi, gördüğünü anlatma becerisi, dilbilgisi kurallarına uygun konuşma becerisi, kendi başına giyinme, soyunma, yeme, özbakım becerilerinin gelişimi, yaşıtlarıyla olumlu ilişkiler kurma, kurallara uyma, basit geometrik şekilleri çizme gibi…

Okula alışma süreci her bir çocuk açısından farklı şekilde seyredebilmektedir. Bazı çocuklar hiçbir tepki göstermeden istekli bir şekilde sınıfta sırasına otururken, çocukların büyük bir kısmı ise heyecanlanabilmektedir. İlk dönemde gerçekleşen okula uyum süreci sırasında gerçekte olan çocukların bilinmezliklere karşı oluşturdukları kaygıdır. Evinden uzun süreli ayrılmamış olan çocuklar için gerçek anlamda ilk ayrılık okula gitmekle başlamaktadır. Özellikle yeni bir ortama giren çocuklar açısından okula başlamanın kaygı verici bir çok yanı (tuvaleti bulabilecek miyim?, acıkırsam ne olacak?, annem akşam beni almayı unutursa?) olabilmektedir. Tüm çocuklara okula başladıklarında gerçekçi, net, açıklayıcı, anlaşılır bir şekilde bilgilendirme yapılmalıdır. Bu şekildeki bilgilendirmeler güven duygusunu artırırlar.

Çocukların bir kısmında ise kaygılar daha uzun süreli ve daha ciddi boyutlara ulaşabilmektedir. Bu gruptaki çocuklarda birkaç hafta geçmesine rağmen hala okula gitmeyi belirgin bir şekilde reddetme, sınıfta tek başına oturamama, anne olmadan sınıfa girmek istememe gibi belirtiler görülebilmektedir. Okula gitmedikleri dönemde oldukça rahat ve neşeli olan çocuklar okula gitmeleri söz konusu olduğunda baş ağrısı, karın ağrısı, bulantı gibi farklı bir çok bedensel yakınmalar, öfke nöbetleri, hrçınlık gibi davranışlar gösterebilmektedirler. Okula gitmeyi başarabilseler dahi sık sık evi arayıp anne ve babaları ile konuşmak isteyebilmekte, ya da bu bedensel yakınmalar nedeniyle eve geri dönmektedirler. Pazar akşam ya da pazartesi sabahları bu belirtilerin daha yoğun bir şekilde kendini gösterdiği dikkat çekebilmektedir. Daha küçük yaştaki çocuklarda evden okula geçişi zorlaştıran bir çok sebepten dolayı ortaya çıkan okul korkusu, ortaokul lise dönemlerinde ise daha ciddi psikopatlojilere işaret edebilmektedir. Bu süreçte yargılamadan, tehdit etmeden kaygının altında yatan nedeni anlamaya çalışarak, çocukla empati kurulmaya çalışılmalıdır. Okul yaşantısı çocuk yaşamı içerisinde bir gereklilik ve zorunluluktır. Bu süreçte zorunlu sebepler haricinde okula devam etmesi gerekliliği net ve tutarlı bir şekilde çocuklara belirtilmelidir.Gereksiz ikna etme çabaları, okula gitme durumunun çocuk açısından bir seçenek olduğu şeklinde yanlış bir kanıya sebep olabilmektedir.

Okula uyum sürecinde aile, okul rehber öğretmeni ve sınıf öğretmeni ile mutlaka işbirliği içinde süreci ele almalıdır. Ancak tüm çabalara rağmen belirtiler birkaç haftadan uzun süre devam ediyorsa, altta yatan herhangi bir psikiyatrik durum açısından aile bir çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanından yardım almalıdır.