Ajanskamu.Net/Özel Haber-Evet günah keçileri her zaman olduğu gibi yine değişmedi. Müdürler. Geçmiş müdürlerin günahları ile yeni atadıklarımızı yargıladık. Kadrolarını ve bir çok haklarını ellerinden aldık. 4 yılda bir mülakatı Demoklesin kılıcı gibi başının üzerine koyduk. Özlük haklarını öğretmenin özlük haklarından daha düşük seviyeye indirdik, hiç bir ekstra gelirleri yokken ek ders bordrolarında en alt sıraya adlarını yazdık, şunu yapamazsın? bu derse giremezsin? şu faaliyetten ek ders alamazsın? dedik. Bimer, Cimer, Alo 147 ile sürekli istim üzerinde tuttuk, yetmedi inceleme soruşturmaları üzerine yıktık, adam yerine koymadık, ama bir Anadolu kasabası büyüklüğünde okulları yokluklar içerisinde kendilerine teslim ettik.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen 'Atanmış değil, adanmış adamlar' olarak, vatan millet sevdasıyla gecemizi gündüzümüze kattık ve okullarımızı çok iyi bir noktaya getirdik. Fiziki alt yapıyı eskisi ile kıyaslayamayacak dercede tamamladık. Eğitimdede Öğretimdede çok ciddi mesafeler aldık. Tamda iyileştirdiğimiz süreçkeri kontrol altına aldığımız okullarda ağız tadı ile çalışmaya başlayacakken, tamda okullar yeni bir düzene girmişken yeniden bütün bu düzeni alt üst edecek haberler gelmeye başladı.

Evet günah keşileri hazır. Okul müdürleri. Oysa meselenin okul müdüründen çok daha öte, çok daha büyük, çok daha kapsayıcı, çok daha çetrefilli, çok daha karmaşık olduğunu kendileri bilmiyor mu?

Elbette biliyorlar.

Maksat bir kesime şirin gözükmek. Müdürleri kurban ederlerse her şey kendiliğinden çözülecek. Eğitimdeki muhalefet sesini kesecek, bu beyler bir 4 yıl, belki yıllar kazanacak lakin milletin çocukları kaybetmeye devam edecek...

Eğitim parçaların oluşturduğu yekpare ve bütünlüğü olan bir süreçtir. Okul, Milli Egitim Bakanlığı, Bağlı organlar, Öğretmen, Veli, Öğrenci, Okul Aile Birlikleri, Sosyal çevre, Yerel yönetimler, Sivil Toplum Kuruluşları, Milli Eğitim Müdürlükleri ve başkaca yerel paydaşlar ile birlikte değerlendirilmelidir. Bu süreçlerin tamamını bir kenara bırakarak sadece bu süreçlerden biri olan okul müdürünü sorumlu tutmak abesle iştigaldir. Bu kadar faktör ve süreci bir kenara iterek okul müdürlerini günah keçisi ilan edemezsiniz! Okulların yegane sermayesi müdürler değildir. Kaldıki okullarımız son dört beş yıldır en parlak dönemlerini yaşamaktadır.

Evet okulların yegane sermayesi müdürler değildir. Onları suçlu ilan ettik bir kenara koyduk.

Peki ama, kimse ikili öğretimden bahsetmiyor mesela. Ikili öğretimde eğitim öğretim olmadığını, aslında kendimizle beraber çocuklarımızıda aileleride kandırdığımızı...

Çocuklarımıza bilgiyi verirken eğitimi, edebi, adabı, değerlerimizi, kalıcı olumlu davranışları es geçtiğimizi, millet olarak gelenek, görenek, örf ve adetlerimizi, inceliğimizi, naifliğimizi, kibarlığımızı, kısacası medeniyetimizi ve onun asil değerlerini kaybettiğimizi göremiyoruz...

Ülke genelinde yetenek taraması yaparken okullarımızda nice yeteneğin yok olup gittiğini, hatta bu seçilen yeteneklerin bile büyük çoğunlugunun yok olup gideceğini...

Ağaç yaşken eğilir. Yetenekler, kabiliyetler geliştirilmeye anaokulu ilkokuldan başlar ama bizim ilkokullarımızda sanat, spor adına bir müzik, bir beden eğitimi, bir resim öğretmeni neden yok bundan kimse bahsetmez.

Daha ötesi bu çalışmaları yapacak alanlarda yok okullarımızda...

Sınıf yetersizliği yüzünden okullarımızdaki bütün sosyal alanları, koridor başlarını, idare odalarını, müzik resim iş atölyelerini, bilgisayar fen bilgisi labratuatlarını, kütüphaneleri hatta öğretmen odalarını dersliğe çevirmek zorunda kaldığımızdan kimse bahsetmez...

1500-2000-3000 öğrencinin olduğu bir Anadolu kasabası büyüklüğünde okullarda, bir kuruş ödenek olmadan, bir tane hizmetli, güvenlik, memur olmadan bu okullar nasıl problemsiz egitim öğretim yılını tamamlar diyen yok. (İlk kez bu sene okullarımıza güvenlik tahsis edildi. Tabi asgari ücrete çalışacak sertifikalı güvenlik bulabilirseniz)

Varsa yoksa kurum müdürü olarak bütün enerjinizi Bimer, Cimer, Alo147 ve Mebim'e yapılan aslı astarı olmayan şikayetleri cevaplakla tüketin.

Bundan da kimse bahsetmez.

Ama haberci, tv'den, bürokrat salonlardan, bakan bey ankaradan parmak sallar okul müdürlerini tehdit ederek para toplamak yok diye...

Okul, müdürü kadardır derler. Kuru bilginin fiili uygulamaya ne faydası, ne hayrı olur meçhul. Ehliyeti olup araba kullanmayı bilmeyen şoför misali.

Sınavla müdürlerin bilgisini ölçebilirsiniz, amenna. Ya tecrübe, ya birikim, ya iletişim, ya temsil yeteneği, ya organizasyon becerisi, ya fedakarlık, ya okulu her yönüyle eğitim öğretime hazırlama, ya öğretmene ufuk/vizyon/misyon verme?

Daha onlarca farklı özellik sayabilirim. Ezbere bilgiyi coktan seçmeli dört yada beş şıklı soru ile ölç. Al sana dört dörtlük MÜDÜR. Yazık oluyor bu memlekete, bu memleketin çocuklarına beyler.

Eğer yeni dönemde yeni müdür arkadaşlarım olmasaydı okullar hükümeti dahi götürebilirdi. Gezi olaylarında liselere biçilen rolü hatırlayın.

Milyonlarca aileyi direkt ilgilendiren ilköğretim kurumlarını düşünün.

Ha birde kurumlar arasında ödeneği olanlar ve olmayanlar. Has evlatlar, öz evlatlar, üvey evlatlar.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen, para yok, pul yok ama okullarda degişim dönüşüm son dört beş yılda en üst seviyede.

Bu konuda ilçemizde ki bir çok okulu örnek verebilirim. Buyrun işte Cumhuriyet. Eskisini bilenler anlatsın. Okul nasıl bir mezbeleliğe dönüşmüştü. Buyrun Yahya Kemal, buyrun Ali Kuşçu, buyrun Hasan Ali Yücel, buyrun Ahmet Yener, buyrun Erol Yüksel, buyrun Anafartalar, buyrun Dursun Sıvaz ve görev yaptığım Toki Adil. Hatta daha ötesi ilçemde ki bütün okulları sayabilirim burada.

Keza yeni açılan okullarımız ve Fetöden devralınan okullarımızıda ilave edebiliriz. Bu kısa süreçte bütün eğitim kurumlarımız hem fiziki hem eğitim öğretim açısından çok ciddi bir değisim dönüşüm geçirdi.

Hiç bir arkadaşıma haksızlık yapmak istemem ama aksayan okul göremiyorum. Belki yapılan işlerin büyüklüğüne rağmen okulun fiziki imkanlarından dolayı yapılanların gözükmediği okullarda var. Nene Hatun, Yaşar Paşalı, Ahmet Yesevi, Mevlana ki bu tip eski okullarda hangi çalışmayı yaparsanız yapın yaptığınız işler gözükmez, yada çok zor görürsünüz.

Ama ben eminimki şu son dört yıllık süreçte bütün kurumlarımızda büyük ve güzel işler yapıldı.

Ki burada lider ve liderlik önemli. Okulun lideri kurum müdurüdür. Eskisi ile kıyasladığımda bazı kurumlarda geçmişle kıyaslanamayacak değişim ve dönüşüm var.

Ama bütün bu yapılanlara rağmen korkarım şu yeni süreçle beraber okullarımızdaki yükseliş trendi duracak, yeniden geriye gidiş süreci başlayacaktır. Belki en iyi ihtimal bu okullarda değisim dönüşümün yerinde sayacak olmasıdır.

Olması gereken mi? Olması gereken şey şudur.

Mevcut okul müdürleri içerisinde aksayan, diğer kurumlara ayak uyduramayan okul müdürleri varsa mevcut İlçe Milli Egitim Müdürlerinden ve şube müdürlerinden alacağın bir raporla başarısız oku müdürünü görevden al. Bu şayet ben isem bile.

Yeni atanacaklarda ise illada sınav diyorsan sınavını yap lakin tek başına sınav yeterli bir ölçüt değildir. Bir psikopat bir sizofrende rahatlıkla bu sınavdan çok yüksek yada yeterli bir puan alabilir ancak bu onun psikopat olduğu gerçeğini degiştirmez. Ben hala iddia ediyorum. Mülakatsız bu iş olmaz olamaz.

Keşke milletin çocukları kazansa, milletimizin geleceği selamet olsada bizler müdürlükleri kaybetmeye razıyız...

Süreyya AYDIN

www.ajanskamu.net