Metin, üniversitelerin sermayelere kâr kapısı olmasından, YÖK'ün fakültelerin özerkliklerini ellerinden almasına kadar birçok vahim değişikliği içeriyor 'Sanayinin geliştirilmesi ve üretimin desteklenmesi amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısı' adı altında AKP'nin Meclis'ten geçirmeye çalıştığı taslak metin, netleşti.

Metinde, bir darbe kurumu olan YÖK'ün daha da kuvvetlenmesinden, özel şirketlerin üniversiteler üzerinden denetimsiz biçimde para kazanmasına; üniversitelerin ihtisas alanlarını belirleme hususunun ellerinden alınıp, genç akademisyenlerin meslek için daha uzun bekletilmesine kadar birçok vahim madde var.

Eğitim-İş Merkez Yürütme Kurulu, taslaktaki vahim maddeleri ve nelere yol açabileceğini şöyle sıraladı: Tasarıdaki 15. Maddeye göre YÖK, üniversitelerdeki tüm ihtisas alanlarıyla ilgili yegane karar mekanizması haline getirilecek. Bugüne kadar yükseköğretim kurumlarının özerkliğinde bulunan bu yetki, tamamen ele geçirilecek. Sendikaya göre bu madde, üniversitelerin son özgürlük ve özerklik alanlarının da kırpılması anlamına geliyor. Bu maddeyle fizik, kimya, biyoloji gibi temel bilimler ve sanat dallarına ilişkin alanlar (resim, heykel, vb..) tamamen ortadan kaldırılabilecek.

Eğitim-İş, YÖK'ün ihtisas konusunda neye nasıl karar vereceğine ilişkin bir çerçeve belirtilmediğine de dikkat çekerek uyarıyor: YÖK, buradan yola çıkarak keyfiyet sergileyebilir ve tematik üniversite oluşumu ile ilgili adımlar atılabilir. Tasarıda, 2547 Sayılı Kanun'a ek madde olarak sunulan unsurlardan birisi de akademi üzerinden şirketleri sevindirecek cinsten. Üniversitelerin sermaye şirketi statüsünde 'teknoloji transfer ofisi' kurabilmesini öngören madde, kurulacak şirketlerde sözleşmeli çalışmayı yaygınlaştınrken, yabancı uyruklu personelin istihdamına da yasallık getiriyor. Eğitim-İş, bu maddenin üniversitelerin tamamen sermayeye açılması olduğunun altını çiziyor.

Sendikanın ilgili maddede diğer dikkat çektiği bir husus ise, kazanılacak paranın üniversitenin döner sermayesine değil, şirketlerin kasasına gideceği. Yani devletin imkanı ile oluşturulacak girişim, devletin üniversitesine değil, sadece özel şirketlere ve bu alanda çalışan öğretim elemanlarına fayda sağlayacak.

Sendika, 'Ofisler ile bunların yürüttükleri faaliyetlerde Devlet İhale Kanunu uygulanmayacak. Yani yapılacak işler kanuna tabii olmayacak, yandaşlık yasallaşacak' uyarısında bulunuyor. İlgili kanuna getirilmek istenen Ek Madde 35 ile Yükseköğretim Kalite Güvencesi Sistemi ve Yükseköğretim Kalite Kurulu oluşturulması ve 13 üyeli olması öngörülüyor.

AKP eksenindeki YÖK'ün atamalarıyla şekillenecek olan kurulun tarafsız olmayacağı konusunda uyaran Eğitim İş, en az 8 üyenin üniversitelerce belirlenecek ortak bir yöntemle atanması; en fazla üyeye sahip 4 sendikadan da birer akademik personelin kurula girmesi gerektiğini vurguluyor. Eğitim İş, oluşturulmak istenen kurulun uygulama alanına dair muğlaklıklar olduğuna da dikkat çekiyor: 'Yükseköğretim kurumlarının uygulamalı bilim, mühendislik, teknoloji ve bilişim alanlarındaki programlarını akredite eden ABET, MÜDEK vb. gibi kuruluşlar ile hali hazırda birçok yükseköğretim kurumu işbirliği yapmaktadırlar. Bu yükseköğrenim kurumlarının durumları ne olacaktır?'

Anayurt Gazetesi

kamu haber, kamu ajans, Kamudan haberleri ve gelişmeleri  Ajanskamu farkıyla aktarmaya devam edeceğiz.

Ajans kamu Haber/ www.ajaskamu.net