Zulmet, nurdan ebediyyen hoşlanmaz!

Karanlık, aydınlığı hiç bir zaman sevmez!

Kötü tıynetliler, iyi tabiatlı insanlardan hep nefret ederler!

İblisin tarftarları, Rahman'ın has kullarına sonsuza kadar düşmanlık edeceklerdir!..

Hasedden ve kibirden, kinden ve nefretten kalpleri karanlığın kötülük dehlizlerine prangalanmış, nursuz simalı itici meymenetsizlerin, her fırsatta böbürlenerek kendi dava adamlıklarından dem vurmalarına, kibirlenerek süslü cümlelerle attıkları, kendilerini liyakat abidesi ilan eden palavralarına aldanmayın sakın!..

Bu modern Abdullah ibn-i Sebe'lerin, kalabalık camilere gidip gösterişle namaz kılmalarına, boy boy fotoğraflarla umre yapmalarına hiç mi hiç aldanmayın! Hiç de önemsemeyin!..

Binbir türlü bizans oyunları, çeşit çeşit çin entrikaları veya maharetli bir yalakalıkla zenginleştirilmiş hinlik içeren filmlerle ele geçirdikleri makamlarda adeta Firavun gibi davranan müptezellerin, güç sahiplerinin kapılarında yaptıkları dalkavukluk, zillet olarak kendilerine yeter de artar bile..

 

Görevi olduğu alanlarda yapması gereken işlerden komisyon kırpmadan, bir şekilde nemalanmadan ya da rüşvet almadan kılını kıpırdatmayan, bir üst makama ve daha çok paraya, lükse, konfora iştahları sürekli kabaran bu şebeklerin, statüleri yükseldikçe, aynı; ağaca çıkan maymun gibi, ağacın tepesine doğru yükseldikçe ayıp yerleri daha fazla görüldüğünden, bunlar da makamca yükseldikçe ayıpları yani eksen kayması ve nefsani arzularının esaretinde yaptıkları iyi olmayan şeylerin daha çok artması hasebiyle, insanların kendilerinden gittikçe daha fazla tiksinmeleri de zillet olarak bunlara yeter!..

 

Altında çalışanlara egosunu tatmin için kanun ve yönetmelikler kılıfıyla mobbing yapan, çevresini tehditle, şantajla susturan, edepsiz, arsız, ilkesizce iftira eden, kamunun emanet ettiği makamı, şahsi ihtirasları ve ikbali için sonuna kadar kullananların, ettikleri her zulmün bumerang gibi kendilerine dönmesi, zillet olarak yeter de artar bile..

‘Yalakalıkta sınır yoktur’ ilkesizliğince, türlü türlü dalkavukluk hünerleri ile geldikleri veya erk sahiplerinin gözlerini boyayarak ya da çeşitli entrikalarla gasbettikleri makamlardan, horlanarak alaşağı edilecekleri, yedikleri kul haklarının burunlarından fitil fitil geleceği zillet günlerinin yakın olduğu mukadderdir!..


Bunların makamlarından veya bağlantılarından çekinerek ya da statülerinden menfaat umarak eteklerini öpen zavallılara da acımamak ne mümkün?!..

 

Herhangi bir parti, sendika, vakıf, cemiyet, dernek, tarikat veya cemaat halkasına angaje olup, kötülük dolu kalplerini ve içi çürümüş kalıplarını maskelediklerini zanneden bu eziklerin, her fırsatta o vakıf senin bu cemiyet benim etkinlik etkinlik, sohbet sohbet, mitin miting, konferans konferans koşmalarına veya sık sık soluğu umrede almalarına hep beraber şahid oluyoruz.

 

Gittiğiniz Beyt’in Rabbine and olsun ki; eğer tevbe edip bunca entrikayı, kötülüğü, gıybeti, iftirayı terketmezseniz, hakkına girdiklerinizden helallik almaz, kendinizi düzeltmezseniz, kötülüğün tarafından Hakk’ın safına geçmez iseniz ve üzerinizdeki bunca kul hakkı ile de ölürseniz, kabriniz dehşetli bir ateş çukuru, ahiretiniz ise ancak Cehennem olacaktır!..

 

Olsun da!!!..

 

İyi insanlar, böyleleriyle asla birarada olamaz! Bunlardan uzaktırlar. Bunlarla hiç bir beraberlik de kurmazlar, yola da çıkmazlar,

Bunlar, her türlü makamı, zenginliği ve şöhreti kazansalar bile, iyilerin dostluğunu ve yol arkadaşlığını asla kazanamayacaklardır!..

İyiler, dünyalık makamları ve imkanları kazanamıyor olsalar bile, her daim HAKİKATin tarafında kalmayı yeğleyerek HAKK'ın rızasını kazanmayı arzularlar!

Iyiler, samimi, mütevazi, şöhretin, makamın, paranın esiri olmayan, yalnız Allah için birbirini seven ve öncelikle kalbinde hakiki bir devrim yapma coşkusuyla kutlu bir dirilişe inananlarla birlikte, ahirete dek omuz omuza yürüyerek HAKK'ın safında olmanın izzetini ve şerefini kazananlar olacaklar!..

 

İyilerden olmak için bedel ödeyenlere selam olsun!