“ İdam kararını büyük bir sabırsızlıkla bekliyor, idam edecekler ve kurtulacağım diye seviniyordum. Düşünün yani o kadar…”(Şükrü Sak, Salih Mirzabeyoğlu ile Zindan Konuşmaları, sayfa;23)

Ağır işkenceler altında yıllarını bedel ödeyerek geçiren bir mütefekkirin sözleri bunlar…

28 Şubat’ta jandarma bana yan gözle baktı diyerek bugün makam-mevki sahibi olan muhafazakârlar bunu anlayabilirler mi bilemiyorum. Lakin benim tanıklık ettiğim; o gün hanımlarının eteklerinin altına gizlenen birçok insanın bugün ağır bedeller ödedik diyerek piyasada yer etmesidir.

İstiklal Harbi kaçkınları gibi 28 Şubat kaçkınları da vardı anlayacağınız. Bir avuç başörtülü kızı öylece bırakan korkak insanlardı onlar.

Bugün 28 Şubat darbecilerinin yargılandığı ancak darbecilerin yargıya verdikleri talimatların geçerli sayıldığıenteresan bir süreç yaşıyoruz. Buna yönelik ciddi bir tepkinin olmaması da ilginç bir hissizlik hali.

Bugün FETÖ’nün mağdur edildiği zannına kapılan bazı İslamcı görünümlü yazarlar, Erdoğan ülkeyi 28 Şubat’tan beter hale getirdi diyecek kadar işi zıvanadan çıkarmışlardı. Örneğin biri, “Benim partimin iktidarında, devletin, muhaliflere karşı 28 Şubat dönemindekinden daha müsamahasız görünmesi gücüme gidiyor” dedi.

28 Şubat darbesininWashington’daki İsrail lobisi ve CIA tarafından organize edildiğini bilmeyen yoktur. Her zaman olduğu gibi Türkiye'yi elde tutmanın elzem olduğunu bilen ABD, ülkede buna müsait bir zemin oluşturan asker içindeki bir yapıyla ve medyayla büyük bir operasyon yaptı.

28 Şubatın içerideki piyonlarından Çevik Bir'in Washington'daki İsrail lobisinin en radikal kurumlarından olan JINSA'dan üstün başarı ve sadakat ödülü alması boşuna değildi yani!

Bugünlerde şerefsizlik yapanı tarih affetmez!

Bu mevzuyu geçenlerde Salih Tuna ifade edince olanlar oldu. İlk tepki Amerikan politikalarını destekleyen haliyle yerli ve milli İslami geleneğe sahip olmayan tuhaf bir kesimden geldi. Hani geçenlerde Erdoğan’ın İdeolocyaÖrgüsü’ne atıf yaptığı konuşmasına tek bir yorum yapmayan, görmezden gelen bir kesim bu.

İçerideki ajanları insan hakları aktivisti olarak gören, FETÖ’cü gazetecilerin aldığı cezaları içlerine sindiremeyen ve adaletsiz bulan, Kuzey Irak referandumundada tavrını açıkça ortaya koyan İslamcı görünümlü bir tayfa bu!

Ne pahasına olursa olsun Erdoğan’ın yanında dimdik duran yazarları topluca “Pelikan çetesi” olarak yaftalayarak FETÖ’ye verdikleri örtülü desteği gizlemeye çalışan Amerikan İslamcılarından bahsediyoruz.

Cesaretleri olsa doğrudan Erdoğan’a yürüyecekler ancak “Pelikan sana söylüyorum Erdoğan sen anla” misali eski bir yöntemle ilerlemeyi daha uygun görüyorlar.

Bir ara peygamberimize bile İslamcılık öğretmeye kalkan bir şahıs, zehir zemberek bir yazı kaleme almış. Salih Tuna ve Hilal Kaplan gibi isimleri İslami camiayı kirletmekle suçluyor. Yetmedi, sırf Erdoğan’a verdikleri destekten ötürü onları trol, troliçe, şantajcı ve haysiyet cellatları şeklinde hakaret ediyor.

Erdoğan, ABD ekseninde ilerleyen ve gittikçe ülkemizi tehdit edecek olan Suriye politikasından vazgeçtiği günden beri kimyası bozulan bu zevatın hedefinde ABD’ye karşı oluşturulan yerli ve milli ittifak bulunmaktadır. O yüzdendir ki dışarıda Rusya ile kurulan içeride de ABD karşıtı kurulması arzu edilen yerli ittifaka yönelik büyük bir öfke var. Sanırım Salih Tuna’nın burada oynadığı rolü bir türlü hazmedemiyorlar. Yoksa Salih Tuna kime şantaj yapmış?

28 Şubat’ın bir ABD tezgâhı olduğuna tepkikoyan ve ülkemizin bekası uğruna ABD eksenli Suriye politikasından vazgeçilmesini bir türlü içlerine sindiremeyen ve Erdoğan’ı destekleyen yazarları doğrudan hedef alan bu tayfaya mahallenin sessiz kalması da ayrıca ilginç bir durum.

Bizim gündemimizde Afrin, FETÖ, PKK, PYD, terör koridoru, insansız tank ve içeride de birlik olma varken bu tayfanın gündeminde ise hala Pelikan, kelle alma, iktidar ve makam-mevki hırsı var. Sorsanız biz İslamcıyız derler!

Bakınız Erdoğan, yıllardır Anadolu topraklarını sömüren bu aşağılık düzene, despotizme, küresel diktatörlüğe karşı büyük bir mücadele veriyor. 80 yıldır kültüründen, özünden, mensubiyet duygusundan kopartılmış insanlarla soysuz Amerikan köpekleri arasında gerçekleşen bir mücadele bu! Her zaman söylediğim gibi bugün Erdoğan’a sahip çıkmak vatan, namus ve şeref meseledir.Dolayısıyla bugünlerde şerefsizlik yapanı tarih affetmez!

.Ufuk COŞKUN / MİLAT