EYT olarak kendini tanımlayan “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” her platformda seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Muhalefet partilerinin hemen hemen tamamı (Maalesef bir dönem MHP de bu gruptaydı) EYT’nin yanında yer alarak bu grubun sorunlarını çözmeye çalışıyorlar. Ardı ardına kanun teklifi veriyorlar. Hatta bazı partilerin milletvekilleri birden fazla kanun teklifi hazırlayarak Meclis’e sunmuş durumda. Anlayacağınız tam bir yarış var.

Yıllardır hizmet süresini tamamladığı halde mevzuatla belirlenen yaş şartını yerine getiremediği için emekli olamayanlar her ortamda sesini duyurmaya çalışmaktadır. Ancak, şu ana kadar bu soruna çözüm bulunamadı. Peki, bu konunun çözümü var mı?


*Bir zamanların süper emeklilik sistemi geri getirilebilir mi?

Siyasilerin meydanlarda kullandığı “Emeklilikte yaşa takılanlar, 30 sene prim ödemişsin. Sen gereğini yapmışsın. Şimdi devlet gereğini yapacak” ifadesiyle yaşa takıldığı için emekli olamayanların tekrar heyecana kapıldığına şahit olduk. Popülizmin adeta babası unvanını sonuna kadar hak eden Süleyman Demirel’in kemikleri sızlamıştır.


Bu ülke sosyal güvenlik sistemindeki kara delikleri tıkamak için Sosyal Güvenlik Reformu yapmış ve olabildiğince de bu reformun arkasında durmaya çalışmaktadır. 5510 sayılı Kanun’la yapılmaya çalışılan Sosyal Güvenlik Reformu öncesinde, sosyal güvenlik sisteminde en kritik değişiklik 4447 sayılı Kanun’la yapılmıştı. 4447 sayılı Kanun öncesinde sosyal güvenlik mevzuatında emeklilik aylığı bağlatabilmek için asgari yaş haddi Kılçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü döneminde kaldırılmıştı. Sosyal güvenlik sisteminde yapılan bu değişiklik sonrasında oluşan kambur hala giderilememiş, uzun yıllar da kambur olmaya devam edecektir. Yani yapılan değişiklikle emekliliğe hak kazanabilmek için tek şart prim ödeme gün sayısının yanında yaş şartı da getirilmiştir. Somut olarak açıklamak gerekirse, değişiklik öncesinde sosyal güvenlik sistemine 18 yaşında giriş yapan bir kişi kesintisiz olarak kadın ise 38 yaşında erkek ise 43 yaşında emekli olabilmekteydi. Hala ülke bunun faturasını ödüyor.

Bu sistem Kılıçdaroğlu zamanında yürürlüğe sokulmuş ama Kılıçdaroğlu’nun her defasında ben bürokrattım, siyasi irade böyle bir karar verdi ben de bunu uyguladım diye yaptığı savunma, CHP milletvekillerinin emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili verdiği kanun teklifleriyle adeta suya düşmüştür.


Bu kapsamda 200 bin kişinin olduğu ifade ediliyor ve aileleriyle birlikte 1 milyona yaklaşıyor. Bu durum ise muhalefet partilerinin iştihasını kabartıyor. Oysa geçmişte yaşanan acı tecrübe hiçe sayılarak önerilen sistemden 20 yıl önce vazgeçilmişti. Muhalefetin oy uğruna önerdiği sistem, sosyal güvenlik sistemindeki dengeleri alt üst ettiği için 1999 yılında yürürlüğe giren 4447 sayılı Kanun’la kademeli olarak kısmen düzeltilebilmiş, emeklilikte yaş ve hizmet şartı tekrar birlikte aranmaya başlanmış, 5510 sayılı Kanun’la ise tamamen değiştirilmişti.

Öncelikle ülke olarak 38-43 yaşlarında prim gün sayısını doldurdukları için emekli olamayanlara acıyarak ve geçmişte yaşanan acı tecrüb eleri hiçe sayıp emekli maaşı bağlamanın yolunu açarak sosyal güvenlik sistemini çökertecek miyiz, yoksa dünyanın izlediği sistemde devam mı edeceğiz? Kaldı ki bu konuda AB ülkelerinin çok gerisindeyiz. Muhalefet ısrarla oyun oynanırken kural değiştirildiğinden bahsediyor ama sosyal güvenlik sisteminin içler acısı durumundan hiç bahsetmiyor. Yaş şartının kaldırıldığı dönem öncesi ise hiç konuşulmuyor. Muhalefete bakarak adeta gelecek ümidiniz kararıyor, bunlar mı ülke yönetimine talip diye iç geçiriyorsunuz. Bu nedenle oy uğruna sosyal güvenlik sisteminin köküne kibrit suyu dökecek açıklamalar yapmak ve adımlar atmak en hafifinden ayıptır.

*CHP seçim bildirgesinde yaşa takılanlar

CHP’nin seçim bildirgesi adeta verilen kanun tekliflerini yalanlıyor. Bildirgede aynen şu ifadelere yer verilmiştir; “Emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetini gidereceğiz. Prim ödemeksizin sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlayacağız.” Yani CHP, seçim bildirgesinde prim ödeme süresini tamamladıkları halde emekli olamayanların emekliliğini sağlayacağını söylemiyor. Sadece bunların prim ödemeksizin sağlık hizmetinden yararlanmalarının sağlanacağını ifade ediyor. Bu konuda CHP’nin açıklama yapması gerekiyor. Yaşa takıldığı için emeklilik hakkını kazanamayanlara emeklilik hakkı verilecek mi yoksa bunlar oy uğruna oyuna mı getiriliyor? SSK Genel Müdürlüğü yapmış biri olan Kılıçdaroğlu, aktüeryal dengenin ne demek olduğunu en iyi bilecek kişilerden birisidir. Maalesef söylemlerine bu denge hiç yansımıyor. Kendisine duyulan güvensizliğin sebebi de bu olsa gerektir.


*İyi Parti seçim bildirgesinde yaşa takılanlar

İyi Parti (İP) Seçim Beyannamesi’nde; emeklikte yaşa takılanların sorununu çözeceğiz diye başlık atarak prim ve gün sayısını doldurmuş olan ve yaş nedeniyle emekli aylığı bağlanamayan vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi için gerekli mevzuat çalışması yapacağız ifadelerini kullanıyor. Ülke yönetimine talip bir siyasi parti için bu ifadeler popülizmde adeta Demirelizm’i hortlatıyor. Eski sistemden niçin dönüldüğünü kimse şuan muhalif çizgide yer alan Yaşar Okuyan’dan sorma zahmetine dahi katlanmıyor. Her parti oy almak için gayret etmelidir ama kişilerin hayalleriyle oynamak ve onlara olmayacak ümitler vermek bu işe başka bir boyut kazandırıyor. Ne kadar sistem bozucu öneri varsa, adeta muhalefet partileri ondan medet umar hale gelmiş durumda. Sistem içerisinde kalınarak da çok güzel muhalefet yapılabilir ama bu iş zahmet ister, bilgi ister ve en önemlisi de etik değerlere sahip olmayı gerektirir.

*Meclis’e sunulan kanun tekliflerinde EYT ile ilgili neler yer alıyor?

Muhalefet partilerinin geçici madde olarak verdikleri kanun tekliflerinde aşağı yukarı şu ifadelere rastlıyoruz; “08/09/1999 tarihinden önce sigortalı olan erkeklerde 9.000 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları bildirmiş olanlar, kadınlarda, 7.200 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları bildirmiş olanlar, 506 sayılı yasanın geçici 81. maddesindeki koşullara tabi olmadan, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde kuruma başvurmaları halinde yaşlılık aylığından yararlandırılır.”

Bu hükme göre 1998 tarihinde 18 yaşında sigortalı olarak işe başlayan bir kadın 38 yaşında ve şu an emekli olabilecektir. Yine 1994 yılında 18 yaşında sigortalı olarak işe başlayan 1976 doğumlu bir erkek ise 43 yaşında emekli olabilecektir. 15 yaşında sigortalı olanları ise hiç hesaba katmıyorum. Bu şartlarda emekliliğe zerre kadar aklı ve vicdanı olan birisinin evet demesini düşünemiyorum. Ne yazık ki muhalefetin durumu bu. Peki birisi de kalkıp 1999 sonrasında işe giren mağdurları gündeme getirirse ne olacak? Bu işin ne önü ne de sonu vardır.

*Dünya sosyal güvenlik sisteminde yaşı arttırmaya çalışıyor

Sosyal güvenlik sistemini sosyal yardımlardan ayıran en temel unsur karşılıklılık ilkesine dayanmasıdır. Eğer popülist politikalardan uzaklaşır ve sosyal güvenlik sistemindeki aktüeryal dengeleri bozarsak ülke geleceğine en büyük kötülüğü yapmış oluruz. Yani emeklilik sistemi siyasi söylemlere alet edilmemelidir.

Bu bağlamda dünyadaki gelişmiş ülkeler, sendikaların dirençlerine rağmen emeklilikteki asgari yaş hadlerini sürekli olarak arttırmaya çalışmaktadır. Çünkü, iyileşen yaşam ve sağlık şartları ortalama yaşam beklentisini arttırmıştır. Bu durum ise sosyal güvenlik sistemlerinin en büyük harcama kalemlerini oluşturan sağlık harcamaları ile emekli aylıklarını karşılayamaz hale getirmektedir. Ülkemizdeki sosyal güvenlik sisteminin açıklarındaki en büyük harcama kalemleri ise sağlık harcamaları ve emekli maaşlarıdır.

Sonuç olarak, bu aşamadan sonra hiçbir iktidar, sosyal güvenlik sisteminin altını üstüne getirecek bir projeyi hayata geçirerek emeklilikte esas alınan asgari yaş haddini kaldıramaz. Eskiden olsa bu tür beyanlar işe yarardı ama bu zamanda bu işten siyasetçilere ekmek çıkmaz. Dolayısıyla muhalefetin iktidar hayaline kapılarak insanların hayalleriyle oynamayı bırakması gerekiyor. Kimse yanlış anlamasın, çıkacak kanundan ben de faydalanacak durumdayım ama vicdanım bunu kabul etmiyor.

Ahmet ÜNLÜ / Yeni Şafak