Kamudanhaber.net haberi- Kursların profesyonelce, iyi bir hazırlık, plan ve iyi motivasyon alanları oluşturarak yapılması gerekir. Bir diğer problem alanı ise, kurslarda öğrencilere yönelik yardımcı kaynak sayısı ve türünün azlığı hususudur. Kursların verimliliğini ve etkinliğini artırmak için farklı çalışmalarda okul yöneticilerinin, öğrencilerin ve velilerin de görüşleri alınarak kurslarda düzenlemelere gidilmesi faydalı olacaktır.

 Destekleme ve Yetiştirme Kursları: Bakanlığımız DYK kurslarını açarken, eğitimdeki fırsat eşitsizliklerini ortadan kaldırmak, ilave eğitimler için velilerin yüklü miktarda para ödemelerinin önüne geçmek ve eğitim sürecinde oluşan eksiklikleri tamamlamayı hedef olarak koymuştu.

Başta da ifade edildiği üzere, örgün eğitim içerisinde planlanan müfredatın yetmemesini kabullenme durumunda ilave eğitimlere ihtiyaç var. Bu durum zaten kabullenilmiş olduğu için öğrencileri okul dairesi içerisinde tutarak, daha nitelikli ve parasız eğitim vermenin yanın da okul öğretmenlerine de mali destek olmak elbette faydalı olacaktır.  Her ne suretle olursa olsun, bir sistemin arızasının neticesinde ortaya çıkan istenmeyen yapılar, sebepler kaldırılmadığı sürece varlığını bir şekilde devam ettirecektir. Bakanlığın bu uygulaması elbette oluşan bir talebi karşılayıp, doğru yöne kanalize etmek olsa da, uygulamalar genellikle istenildiği/hedeflendiği gibi yürütülememektedir. Kurslar isminden de anlaşılacağı üzere, öğrencilere eksik olduğu kazanım ve konuların tamamlanmasını sağlamak, belli sebeplerden dolayı eksik kalan ders/konularla ilgili olarak öğrencilere destek olmak, onları yetiştirmek amaçlanmaktadır. Bu sadece akademik kazanımlara yönelik tek yönlü faaliyet değildir. Öncelikle DYK kursları tüm dersleri kapsasa da ağırlıklı olarak akademik başarıyı hedeflemekte olması, doğal olarak sınava hazırlayan kurs hüviyetine dönüşmektedir. Bu, okulun misyonunu zedeleyen bir durumdur.  Akademik başarı okulun tek hedefi olması durumunda, okulun misyonu sekteye uğrar. Okul, çocuğun mutlu olduğu, yeteneklerini keşfettiği, ilgi ve yeteneğine uygun sosyal, kültürel ve sanatsal faaliyetleri yürütebildiği mekanlar olarak dizayn edilmesi gerekir.

Kurslara başlangıç aşamasında yoğun taleplerin olmasına rağmen ilerleyen süreçte ciddi devamsızlıkların olduğu, hatta bu şekilde kapanan kurs sayısının epeyce çok olduğu görülmektedir. Öğrencilerin ve velilerin kurslara ilgisinin yeterli düzeyde olmadığı da tespitler arasında. Eğitim işi temelde ilgi ve istek uyandırma faaliyetidir. Bu sağlanamaz ise çok emek harcanır ama netice alınmaz. Zaten öğretmenlik mesleğinin, farklılığı burada devreye girer. Asıl yerlilik alanı pedagojik formasyondur. Motivasyonu sağlayan pek çok sebep vardır. Alışılagelmiş kurs uygulamasının daha fazla sonuca götürücü düşüncesi halen yaygın olarak kabul görmektedir. Bu düşüncenin hem veli ve çocuk açısından temel sebebine inersek, (çokta dillendirilmese de) bedel ödenmeyen hizmete karşı ilgisizlik olarak tanımlanabilir. Bu psikolojik bir tavırdır. Kişi, kitapçıdan para vererek aldığı kitabı kesinlikle okurken, aynı kitabı birisinin hediye etmesi ya da ücretsiz alması durumunda o kitabı okumada gevşek davranabilmekte. Bu problemin çözümü için kursların profesyonelce, iyi bir hazırlık, plan ve iyi motivasyon alanları oluşturarak yapılması gerekir. Bir diğer problem alanı ise, kurslarda öğrencilere yönelik yardımcı kaynak sayısı ve türünün azlığı hususudur. Tüm sınav süreçleri bir yarışma ve rekabet olarak görüldüğü sürece, çoklu kaynaklar rekabetin bir unsuru olarak gündeme gelecektir. Eğitim adına rekabet terimini kullanmanın yanlışlığını sürekli vurgulasak ta, her şeyin piyasaya endeksli olduğu günümüz dünyasında bu soruna çözüm bulmak yine eğitimin işi olmalıdır.  Kursların verimliliğini ve etkinliğini artırmak için farklı çalışmalarda okul yöneticilerinin, öğrencilerin ve velilerin de görüşleri alınarak kurslarda düzenlemelere gidilmesi faydalı olacaktır.

DYK’ ların bu haliyle, iyi planlanıp uygulandığı taktirde en belirgin faydası, eğitimde fırsat eşitliğini sağlaması olarak değerlendirilebilir. Hem mali açıdan problemli aileler ve hem de kırsal kesimde çoklu eğitim desteğinden mahrum çocuklarımızı için fırsat olarak görülebilir. Başta da değindiğimiz gibi asıl mesele, eğitim sitemimizde dolaylı olarak meydana gelen ve kurumsallaşan yapıların oluşumuna engel olacak yapısal dönüşümün sağlamasıdır. Elbette bu kolay olmayacaktır. Sayın bakanımız, “Türk eğitim sisteminin çözümü çok daha kapsamlı, geniş tabanlı, farklı parametreleri ele alan bir bağlamda söz konusu olmalı. Biz eğitim sisteminin yapısal dinamikleri üzerinde yapacağımız çalışmalarla, bir dönüşümü 2023 vizyonuyla tasarlamaya gayret ediyoruz.” derken bu işin kısa vadeli olmayacağını belirtmektedir. Umarız yönetenler ve toplum olarak gelecek nesillerin adına, “eğitimin doğruları” üzerinde tartışma yapmadan, istikrarı koruyarak doğru şeylerin kararını veririz. Selam ve muhabbetle…

Zafer ÖZER-Eğitimci