Hak-İş’in Bolu’dan başlattığı ‘Emek ve Adalet Yürüyüşü’, 10’uncu gününde Memur-Sen’in katılımı ile devam etti. İşçi ve memurlar, hem işçilerin belediyelerdeki işlerinden çıkarılmasını hem de memurlara yönelik sendikal baskı ve sürgünleri protesto etti. Hak-İş ve Memur-Sen üyeleri, “İşçi memur omuz omuza”, “Hak Emek Adalet” sloganları atarak sendikal zorbalık yapan belediyelere tepki gösterdi.

Partisi değişen belediyelerde işçilere ve memurlara yönelik sendikal baskı, tehdit, şantaj ve sürgünlere yönelik tepkiler sürüyor. Bu kapsamda işçi kıyımlarına karşı yürüyen Hak-İş’e, yürüyüşlerinin 10’uncu gününde Memur-Sen de destek verdi. Coşkulu kitlelerin biraraya geldiği “Emek ve Adalet Yürüyüşü”nde, binlerce emekçi, “İşçi-Memur Omuz Omuza” sloganları atarak, baskılara tepki gösterdi.

Ardından bir araya gelen teşkilatlar, basın açıklaması alanında buluştu. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ve Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, önemli değerlendirmelerde bulundu.

Yalçın, Hak-İş belediyelerde 31 Mart’tan sonra işten çıkarmalara karşı direnmek ve emekçilerin sesi soluğu olmak için, Bolu’dan yola çıktı ve Bolu’da işlerine son verilen emekçiler için, Türkiye’nin birçok yerinden sesini yükselterek yaşananlara tepki gösteriyor.

Bu yürüyüş, onurlu bir yürüyüştür

Bu onurlu yürüyüş için Hak-İş’in ter akıttığını belirten Yalçın, Memur-Sen olarak kendilerinin de bu yürüyüşe destek verdiklerini ifade etti. Yalçın, belediyelerdeki baskılara karşı, Memur-Sen olarak günlerdir seslerini yükselttiklerini ifade etti. Yalçın, “Yürüyüşün 10’uncu gününde işçi-memur omuz omuza diyerek Hak-İş’in başlattığı emek ve adalet yürüyüşüne biz de katıldık” diye konuştu.

Emekçinin yazını karakışa döndürdüler

“Belediyelerdeki seçim öncesi Mart’ın sonu bahar olacak diyenler, emekçilerin yazını kara kışa çevirdi. Zulüm getirdiler, baskı ve şantaj, sürgün getirdiler” diyen Yalçın, iki gün önce adliye önünde ve İçişleri Bakanlığı önünde basın açıklamaları gerçekleştirerek, yaşananlara sessiz kalmayacaklarını da gösterdiklerini vurguladı.

Hak-İş’e üye emekçilerden işlerine son verilenlerin sayısının 750’yi bulduğunu hatırlatan Yalçın, Bem-Bir-Sen’den de 7 bini aşkın üyenin istifa ettirildiğini ve 100’ü aşkın sendika yöneticisinin sürgün edildiğini ifade etti. Yalçın bu işten almaların da sebebinin, “Gereken lüzum üzerine” olarak açıklandığını kaydetti.

Konuşması sloganlarla bölünen Genel Başkan Ali Yalçın, baskılara boyun eğmeyeceklerini belirterek, örgütlü güçleriyle alanlarda olacaklarını, yılmayacaklarını ifade etti.

 

Gerçek yüzleri ortaya çıktı

Yalçın, CHP Liderine seslenerek, emekçilere yönelik yürütülen baskılara, ses çıkarıp çıkarmayacağını sordu. Demek ki seçim öncesi işçilerin yanındayız açıklamalarının reklam yüzü olduğunu vurgulayan Yalçın, “Şimdi gerçek yüzleri ortaya çıktı” dedi.

23 Haziran seçimlerinin de bu noktada önem taşıdığını ifade eden Yalçın, yaşanan bu deneyimin, 23 Haziran sonrası için de emekçilere önemli mesajlar verdiğini söyledi.

Coşkulu kalabalık sık sık sloganlar atarak, “Baskıya Dur De” , “Vur Vur İnlesin, CHP Dinlesin” , “Güçlü Memur, Güçlü Memur-Sen” mesajı verdiler.

 

Arslan: Biz güç verdiniz, heyecan verdiniz

Konuşmasına Memur-Sen ve üyelerine teşekkür ederek başlayan Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ise “Bolu’dan Ankara’ya yürüyüşümüzün 10. Günü’nde bizlerle beraber oldunuz, bizi karşıladınız, bize umut, güç ve heyecan verdiniz. Allah sizlerden razı olsun, hoş geldiniz, şeref verdiniz” dedi.

Arslan, 31 Mart’tan sonra henüz mazbatalarını almadan zulme, haksızlığa uğrayan, sürgün edilen, sendikalarından zorla koparılan, sendikalardan istifa etmediği için başka işyerlerine gönderilen ve direndikleri için işyerlerinden atılan, işini kaybeden emekçiler için gerçekleştirdikleri Emek ve Adalet Yürüyüşü’nün onuncu gününde olduklarını söyledi.

 

Cumartesi günü CHP Genel Merkezi önünde tamamlanması planlanan Emek ve Adalet Yürüyüşü boyunca hassasiyetle hareket ettiklerini belirten Arslan, “HAK-İŞ olarak, Hizmet-İş Sendikamız olarak, işten çıkarılan emekçiler olarak birçok konuda hassasiyetli davrandık. Sağduyuyu hakim kıldık. Yürüyüşümüz boyunca halkımıza, işyerlerine, güvenlik kuvvetlerine, başkalarına, bizim gibi düşünmeyenlere, bize zulmedenlere dahi asla hakaret etmedik, aşağılamadık. Dimdik durarak hakkımızı, hukukumuzu korumak adına söylememiz gerekenleri söyledik. O yüzden bu yürüyüşün bir adı da sağduyu yürüyüşüdür. İkinci olarak sendikal baskılar, sendikalarımıza yönelik tehditler ve korkutmalar bitene kadar, toplu sözleşmelerimiz sonuçlanıncaya ve işten atılan arkadaşlarımız işlerine dönünceye kadar mücadelemiz devam edecektir” diye konuştu.