Odatv Yazarı Müyesser YILDIZ Bylock soruşturmaları ile ilgili belgeler ışığında çarpıcı bilgiler paylaştı.

İşte üzerinde tartışmalar bitmek bilmeyen Bylock konusunda kafaları karıştıran o yazı;

FETÖ davaları, tutuklamalar ve ihraçlarda tartışmasız birinci delil, telefonlarda ByLock programının bulunması sayılıyor.

Ancak bu kesin kabule rağmen ByLock'la ilgili ciddi şüphe, tartışma ve uygulamalar dikkat çekiyor.

Birincisi; ByLock işine MİT baktı. Lâkin MİT'in mahkemelere gönderdiği bilgilerin hukuken “istihbari nitelikte olması ve delil sayılamaması” Savcıları oldukça zorladı. 

Bu hukuki açmazı gidermek için şöyle bir yöntem bulundu; MİT elindeki ByLock listelerini Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat ve KOM Daire Başkanlıklarına gönderdi. Savcılar ve mahkemeler de yazışmaları Emniyet birimleri ile yapmaya başladı. 

Peki polisin ByLock tespitleri hukuki nitelik taşıyor mu? Kısmen, zira Emniyet'in raporları da “istihbari” nitelikte ve ByLock dahil tüm deliller için şu vurgulanıyor: 

“Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu'nun Ek 7. maddesi kapsamında ve istihbari mahiyette olduğundan hukuki delil niteliği taşımadığı, bu nedenle haricen delillendirilmedikçe yapılacak işlemlere bizzat gerekçe teşkil etmeyeceği...”

DOÇENT BYLOCK ÇIKTI DİYE 5 AY HAPİS YATTI

Bu teknik ve hukuki bilginin sebebi şu:

Ankara'da devam eden “FETÖ Çatı Davası”nın tutuklu sanıklarından birisi de Avukat Ali Çelik. Hakkındaki bir başka dava nedeniyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan “ByLock kullanıcıları” arasında Çelik'in ismi yer almadığı halde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın gönderdiği rapor ve listede Ali Çelik'in “ByLock kullanıcısı” olduğu görüldü. 

İşte bu “çelişkiye” CMK uyarınca atandığı halde Çelik'in Avukatı Mehmet Sena Kapu bile isyan etti. Kapu, “ByLock'a güvenilemeyeceğini” belirterek, “Bu davaların sonu maalesef gelip, ByLock'a dayanacak, çünkü başka kanıt yok” iddiasında bulundu. 

İddiasına dayanak olarak da Mahkemeye, Kırşehir Emniyet Müdürlüğü'ne ait bir yazışmayı sunan Avukat Kapu, “Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi MİT'e yazıyor. MİT, 'Biz bütün belgeleri KOM'a gönderdik, yazışmaları orayla yapın' diyor. Mahkeme, Kırşehir KOM'le yazışıyor, Emniyet de durumdan vazife çıkarıp, güncelliyor. Bu arada bir Doçent tutuklanıyor, işinden oluyor. 5 ay tutukluluktan sonra 'kaydı yok, pardon' deniyor. ByLock'un en önemli delil olduğu söyleniyor. Peki en önemli delil nasıl güncellenir?” diye sordu.

Avukat Kapu'nun anlattığı bu olay ve yazışmanın detaylarını mercek altına alırsak; 

Kırşehir Emniyet Müdürlüğü'nün Eylül 2016'da Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği “Yakalama-Gözaltı Arama ve El Koyma İzin Talebi” konulu yazıda şöyle denilir:

“FETÖ/PDY terör örgütü mensuplarının tespit edilip, yakalanmasına yönelik yapılan çalışmalarda Ahi Evran Üniversitesi'nde görevli .......... isimli şahıslar hakkında yapılan araştırmada, FETÖ/PDY terör örgütünün kendi aralarında haberleştikleri kriptolu mesajlaşma sistemi olan ByLock programının yüklü olduğu tespit edilmiştir. Haklarında yakalama ve gözaltı kararı verilmesi, ev ve iş yerlerinde arama yapılması ve ele geçirilen dijital materyallere de inceleme kararının alınması ve gerekli incelemenin yapılabilmesi için Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'nün görevlendirilmesi hususunda mahkemeden gerekli kararın alınması hususunda...”

Talep yazısının ekine, 4 sayfalık “ByLock sorgulama ekran çıktısı” da eklenir.

Listede adı geçenler gözaltına alınıp, tutuklanır. Üniversitedeki görevlerine de son verilir. 

Sonra?

13 Ocak 2017'de Kırşehir Emniyeti'nde iki polis memurunun imzasıyla şöyle bir “Araştırma tutanağı” tanzim edilir:  

“Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığı ile koordineli olarak şube müdürlüğümüzce yürütülen FETÖ/PDY silahlı terör örgütü soruşturmaları kapsamında FETÖ/PDY terör örgütünün kriptolu olarak haberleşmede kullandığı ByLock programının olup olmadığı sistem üzerinden yapılan sorgulamalarda tespit edilmiş, sistemde olan son güncellemelerden sonra Şube Müdürlüğümüzce yakalanarak ByLock programı kullanıcı olduğu tespit edilen şüpheliler 13 Ocak 2017 tarihinde sistem üzerinden yapılan ByLock sorgulamasında; 

ByLock programı kullancısı olduğu tespit edilen; 

Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ...... sayılı soruşturma dosyası kapsamında yakalanan şüpheli Mustafa Tuncel'in son güncellemelerden sonra BYLOCK PROGRAMINA KAYDININ OLMADIĞI tespit edilmiştir.

İş bu araştırma tutanağı tarafımızdan tanzim edilmiş olup, doğruluğu araştırıldıktan sonra altı birlikte imza altına alınmıştır.”

Ve bu tutanak 3 gün sonra 16 Ocak'ta Kırşehir Emniyet Müdürlüğü KOM Şube Müdürü imzalı bir üst yazıyla Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilir. 

“ByLock çıktığı” için tutuklanan, sonra “ByLock yokmuş” denilen o doçent tahliye edildi mi, edilmedi mi bilmiyoruz, ama şu sorular orta yerde duruyor:

1- Eylül 2016'da, “ByLock programının yüklü olduğu” nasıl tespit edildi? Tespit edildiyse neden bir daha araştırma yapıldı?

2- Üzerinde sorgulamanın yapıldığı belirtilen “sistem” nedir ve nerededir?

3- “Son güncellemeyi” kim veya hangi mercii neye göre yapmaktadır? Delilde “güncelleme” olur mu?

4- Binlerce insanın kullandığı belirtilen “ByLock”u Ankara'da tek bir siyasinin dahi kullanmamış olması mümkün mü?

Sonuç; Aylardır “en önemli delil” olduğu söylenen ByLock'un da mı içi boşaltılıyor, ne?

Kaynak: Müyesser YILDIZ / Oda TV