Yenişafak Gazetesinden Ahmet Ünlü bugünkü köşesinde, mevzuatta ve uygulama yaşanan sorunlara değindi.

Ünlü yazısında:

Memurların disiplin işlerini düzenleyen yönetmelik bu haliyle nasıl uygulanacak?

Zaman zaman bu köşede yıllar önce yürürlüğe konulan birçok mevzuatın güncellenmesi gerektiğini söyleyip duruyoruz. Ancak, şuana kadar önemli bir adım atılmadı. İşte bunlardan birisi de 1982 yılında yürürlüğe konulan Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Hakkında Yönetmelik'tir. Maalesef bu yönetmeliğin birçok maddesi uygulanamaz hale gelmesine rağmen şuana kadar gerekli tadilat yapılmadı.


Milyonlarca memurun kaderini ilgilendiren bir yönetmeliğin bu halde olması doğrusu üzüntü vericidir. Hele bazı maddeleri var ki sistemi kilitleyecek nitelikte. Özellikle Yüksek Disiplin Kurulu'nun ve Disiplin Kurulu'nun oluşumunu düzenleyen maddeler yargı mercilerince sıkıntı çıkaracak cinsten.

Yönetmeliğe göre, Yüksek Disiplin Kurullarının başkanlıklarında Başbakanlık ve Bakanlıklarda Müsteşar veya Müsteşar Yardımcıları, Diyanet İşleri Başkanlığı'nda Başkan veya Başkan Yardımcısı, diğer kurumlarda bu kurumların başında bulunan Müsteşar, Genel Müdür ve Başkanlar, üyeliklerinde (c) fıkrasında belirtilen hizmet birimlerinin başında bulunan memurlar görevlendirilir. Ancak, İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'na Emniyet Genel Müdürü veya İçişleri Bakanı'nın uygun gördüğü Emniyet Genel Müdür Yardımcısı da görevlendirilebilir.

Bu düzenlemeye göre müsteşar ve müsteşar yardımcılıkları kaldırıldığına göre, Yüksek Disiplin ve Disiplin Kurullarının başkanları nasıl belirlenecektir? Bunun gibi birçok maddede düzenleme yapılmazsa hukuken ciddi sorunlar çıkacak ve uygulayıcılar zora düşecektir.

Ayrıca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre devlet memurluğundan çıkarma cezası Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla verilmektedir. Düşünün ki HDP'nin veya aynı mahiyetteki partilerin belediye başkanlığını kazandığı büyükşehir belediyelerinde teröre bulaşmış memurların görevine nasıl son verilecektir? Şu an kayyumlarla idare edildiği için sorun olmayabilir ama sorun yerli yerinde durmaktadır.

Kevgire dönen mevcut yönetmelikteki düzenlemeye göre teröre bulaşan memurları atmak dahi imkansız hale gelmiştir. Çünkü, büyükşehir belediye başkanlıklarında Yüksek Disiplin Kurulu büyükşehir belediye encümeninden teşekkül etmektedir. Bu madde yürürlükte bulunduğu müddetçe Diyarbakır veya Mardin Büyükşehir Belediyeleri'nde terör eylemlerine karışan bir memurun görevine son verilmesi hemen hemen imkansızdır. Ancak, diğer belediyelerin Yüksek Disiplin Kurulu, İçişleri Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu olduğu için buradaki teröre bulaşan memurlara dokunulabilir.


Terör eylemlerine bulaşmış personelin Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edileceğini düşünmek iyimser bir yaklaşımdır. Belediye başkanının terör eylemlerine destek verdiği dikkate alındığında personelin Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edilmesi imkansızdır. Büyükşehir belediyelerinde ise memur Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edilse dahi sonuç çıkmaz. Örneğin, Mardin Büyükşehir Belediyesi'nde (şuan kayyum yönetiminde olduğu için sorun çıkmayabilir) PKK iltisaklısı bir memurun görevine son verilmesini düşünmek çok iyimserliktir. Dolayısıyla her tarafı dökülen yönetmeliğin bir an önce değiştirilmesinden başka çare yoktur.

Tedavi Yardımı Yönetmeliği yürürlükte mi, değil mi?

Personelle ilgili mevzuata baktığımızda büyük çoğunluğunun 1973-1984 tarihleri arasında yürürlüğe girdiğini ve birçok yönetmeliğin ve birçok yönetmelik maddesinin mülga olduğunu görüyoruz. Düşünün ki 21'inci yüzyılda 1980'lerin anlayışıyla personeli yönetmeye çalışıyorsunuz ve bundan da hiçbir rahatsızlığınız yok. Üzücü olan husus ise bu durumun maalesef sorgulanmasının dahi yapılmamasıdır.

Bu bağlamda, 11.8.1973 tarihinde yürürlüğe giren Devlet Memurlarının Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliği'nin hangi maddelerinin yürürlükte olduğunu bilen dahi yoktur. Çünkü, dayanak maddelerinin yarısı yürürlükte yarısı mülgadır. Yani yönetmeliğin dayanak maddesinde yer alan 657 sayılı Kanun'un Tedavi Yardımı başlıklı 209'uncu maddesi 5510 sayılı Kanun'un 106'ncı maddesiyle yürürlükten kaldırılmış, dayanak maddesi olarak sadece 210'uncu madde kalmıştır.

Bu açıklamalar ışığında, mevzuat.gov.tr adresine baktığımızda yönetmeliğin bütün maddelerinin yerinde durduğu görülüyor. Dolayısıyla bu yönetmeliğin hangi maddesinin yürürlükte hangi maddesinin ise mülga olduğunu bilme imkanımız bulunmuyor. Böyle bir yönetmelik niçin güncellenmez veya güncellenmesi için kimden nasıl bir talimat beklenir? Memurlar, bu yönetmeliğin hangi maddesi yürürlükte diye niçin araştırma zorunda bırakılır? Doğrusu bu durumu anlamak mümkün değildir.

Mecburi Hizmet Yönetmeliği yürürlükte mi?

Yine memurlar, 18.05.1983 tarihli yürürlüğe giren Yurt İçinde Mecburi Hizmet Karşılığı Öğrenci Okutma ve İhtisas Yaptırma Hakkında Yönetmeliği'nin hangi maddelerinin yürürlükte olduğunu ya da yürürlüğünün olup olmadığını merak ediyorlar. Başbakanlık tarafından yayımlanan mevzuata baktığımızda yönetmeliğin bütün maddelerinin yerinde olduğu ve hiçbir maddesinin mülga olmadığı görülüyor.

Ancak, bu yönetmeliğin dayanak maddeleri 657 sayılı Kanun'un ek 35'inci maddesiyle zımnen mülga olmuştur. Doğrusu bu konuyla ilgili olarak ilgililerin haberinin olup olmadığından kuşkularım var. Aksi takdirde bu yönetmelik gözden geçirilerek yeniden düzenlenirdi.

Nöbetçi memurluğu düzenleyen yönetmelik yürürlükte mi?

mevzuat.gov.tr adresine baktığımızda Nöbetçi Memurların Görev ve Sorumlulukları İle Çalışma Şekillerini Gösterir Yönetmelik'in halen yürürlükte olduğunu görüyoruz. Halbuki bu yönetmeliğin dayanağı olan 711 sayılı Nöbetçi Memurluğu Kurulması ve Olağanüstü Hal Tatbikatlarında Mesainin 24 Saat Devamını Sağlayan Kanun 6552 sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun ile 2014 yılında yürürlükten kaldırılmıştır. Hal böyle iken dayanak maddesi kaldırılan bir yönetmeliğin hala yerli yerinde durması doğrusu düşündürücüdür.

Sonuç olarak, mevcut birçok yönetmeliği yeni bir anlayışla yazamıyorsanız ya da hiçbir şey bilmiyorsanız hizmet alımı yöntemiyle darbe hükümetinden kalan mevzuatı ihale ederek değiştirin. Bence bu mevzuat 21'inci yüzyıl Türkiye'sine yakışmıyor, ya sizce?