Kâbus gibi bir akşam idi. 22 saniye boyunca zemin resmen ayağımızın altından gidip geliyordu. Tam bir çaresizlik ve panik hali hâkimdi. Ömrü hayatımda bizzat yaşamamıştım böyle şiddetli bir deprem. Sanki dibimizde kırılmıştı fay hattı. Çok şükür Rabbim korumuştu bizleri. Depremin merkez üssü Diyarbakır’a komşu Elazığ şehriydi. “Biz Diyarbakır’da bu kadar sallanmışsak Elazığ’ı Allah korusun” dedik. Yaklaşık yerin 10 km dibinden gelen 6.8’lik bir deprem. Deprem Elazığ’ın merkezinde ve çevre ilçelerinde büyük hasara ve can kaybına neden oldu. Son gelen rakamlara göre 41 vatandaşımız hayatını kaybetti, 1607 vatandaşımız ise yaralandı. Onlarca bina yıkıldı. Yüzlercesi hasar gördü. Acı büyük, acı Türkiye’nin tümünün yüreğini yaktı.

                                                           ****

Deprem olur olmaz, devlet hemen olaya el koydu. Canlar enkaz altında kalmıştı, devlet enkazı kaldırmak ve canları hızla kurtarmak için tüm gücü ve imkânı ile seferber oldu. Özellikle deprem sonrası arama-kurtarma, enkaz kaldırma, yiyecek, barınma ve ısınma noktasında verilen özverili mücadele bizim için büyük bir gururdu. Sadece devlet değil STK’lar ve sivil halk da anında olaya müdahil oldu. Kimisi duasıyla, kimisi kazmasıyla kimisi de Suriyeli Mahmut gibi tırnağıyla yardım etmek için seferber oldu. AFAD, Kızılay, UKEM, JAK, İtfaiyecisine kadar herkese şükranlarımı sunarım. Tüm Türkiye’nin ortaya koyduğu yardımseverlik ve birlik görüntüsü Dünya’ya insanlık ve kardeşlik dersi verdi. Çok gurur duydum ve çok şükrettim Allah’a böyle bir ülkenin vatandaşı olduğum için. 45 insanımız enkazlardan sağ salim çıkarıldı. Bu büyük mucize millet olarak teselli, sevinç ve gurur kaynağımız oldu. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da geçmiş olsun diliyorum. Rabbim göstermesin inşallah bir daha böyle acı.

                                                           ****

Deprem muhakkak ki doğal bir afettir ve ilahi bir emirdir. Ancak bundan çıkarılacak dersler ve alınacak tedbirler de vardır. Deprem uzmanlarına göre meydana gelen deprem sürpriz bir deprem değildi. Beklenen bir depremdi. 6.8’lik bir depremi yine de ucuz atlattık. Nüfusun çok daha yoğun olduğu bir merkezde olsaydı çok daha büyük yıkımlar olabilirdi. Deprem bilimciler, zamanını tam verememekle birlikte bölgede buna benzer depremleri bekliyor. Depremler sürekli olacak. Buna uygun yaşamı kurmalıyız. “Bizim doğaya uyumlu, insana dost ve nitelikli mühendislik hizmetleri almış yapılara” insanlarımızı bir şekilde nakletmemiz gerekiyor. Sağlam zeminlerde inşaatları yapmamız gerekiyor. Biz bir deprem bölgesiyiz ve bunla da yaşamayı öğrenmeliyiz. 99 Körfez depreminden önce maalesef yeterli bir deprem yönetmeliği dahi yoktu. O tarihten sonra yapılan binaların, eğer hatalar yoksa depreme dayanıklı olduğu düşünülüyor. Ama 99 tarihinden önce yapılan yapıların çoğu maalesef depreme dayanıklı değildir.

                                                           ****

Ülkemiz son gelinen noktada deprem sonrası verdiği başarılı mücadele kadar deprem öncesi alınması gerekli tedbirlerde de mutlaka başarılı olmalı. Deprem olmadan alacağımız önlemler, olası zararları minimize eder. Deprem öncesi başarılar, deprem sonrası zararları daha çok aza indirir. Depremle mücadelede başarının anahtarı “binalarımızı o bölgede beklenen olası en büyük depreme dayanıklı hale getirmektir.” Devlet denetimli ve destekli kentsel dönüşüme hız vermeliyiz. Türkiye’nin her tarafı deprem bölgesidir. Sadece Marmara veya Batı bölgesi değil. Doğu bölgesi de görüldüğü gibi ciddi deprem tehlikesi taşıyor. Ülkenin dört bir yanını depreme dayanıklı hale getirmemiz gerekiyor.

                                                           ****

Son depremde de kâğıt gibi yıkılan binaları gördük ki “deprem değil çürük binalar, sahtekâr müteahhitler ve ihmal insan öldürüyor.” Ülkemizde çok büyük kısmı 2000’ler öncesi inşa edilmiş, yüzde ellileri aşan oturma izni olmayan bir kaçak yapıdan, mühendislik hizmetleri almamış yapı tehlikesinden bahsediliyor. Türkiye gibi deprem riski ile sürekli karşı karşıya kalan ülkeler, bu gerçeği bir an bile akıllarından çıkarmamalıdır. Depremin yeri, zamanı ve şiddeti kesin ve net olarak önceden belli olmadığından, deprem öncesi sonuç ve etkilerine karşı etkili tedbirler ve hızlı çözümler mutlaka olmalıdır. İnşallah millet olarak bunlarında üstesinden geliriz. Allah, devlete zeval, millete acı ve soysuzlara da fırsat vermesin inşallah. Var olasan Türkiyem!