17 Aralık 2013 tarihteki yerini aldı. Bir taraf yapılan operasyona “yolsuzluk ve rüşvet operasyonu” derken diğer taraf aynı operasyonu hükümete müdahale olarak gördü. Ardından 25 Aralıkta bir başka operasyon derken hükümette operasyona operasyonla karşılık verdi. Başta özel yetkili savcılar olmak üzere emniyette önemli atama ve yer değiştirmeler yapıldı. Bir taraftan kanun tasarıları, yönetmelik değişikliği diğer taraftan kamuoyuna olayın gerçek tarafını anlatmaya dönük açıklamalar geldi. Ardından internete düşen ses kayıtları ile iki tarafta haklılığını ispatlamaya çalıştı. Saflar giderek netleşirken geçmişte “derin devlet, devlet içinde devlet” tabirlerinin yerine “paralel devlet” tabiri yerini aldı. Vatandaş acaba ne oluyor? Sorusunun cevabını ararken yaylım ateşlerinin arkası kesilmiyor. Kısaca hükümet ve cemaat arasında cereyan eden mücadele de şu anda kazanan yok ancak ülke olarak her geçen gün her alanda kaybettiğimizi görüyoruz.

           Son günlerde yaşananlar eğitim sistemimizin ürettiği insan tipinin istismara açık olduğunu bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Dünyanın cennet köşesi diyebileceğimiz ülkemizde her şeyin en güzelini yetiştirebilecek iklime sahipken insan yetiştirme konusunda alınacak çok yolumuz olduğunu düşünüyorum. En başta kişi ve düşüncelere karşı oluşturulan önyargılarımızdan kurtulmamız lazım. Aklımızı ve vicdanımızı en ideal biçimde kullanabileceğimiz yeni milli bir eğitim sistemi kurmak şarttır. Bunun ilk şartı dayatılmış bir anlayışı bırakmaktan geçmektedir. Bilgileri dayatan bir eğitimci yerine konu ile ilgili tüm seçenekleri ortaya koyan doğru olanı kişinin seçtiği bir modeli yapılandırmalıyız. Duyguları şartlandırılmış, düşünceleri sınırlandırılmış bireylerden oluşan bir toplumda kavga çıkarmak oldukça kolaydır. Bu güne kadar kullanılmış tüm sistemler ayrıştırıcı, bölücü, kıyaslayıcı, toptancı bir anlayışla tasarımlandırıldı. Kişiler hayatı biz ve diğerleri olarak algıladı. Sonuç ortada birbirine rakip olanlar bir yerleri ele geçirmeyi kendine en önemli vazife olarak gördüler. Asıl kötüsü el değiştiren kurumlarda bir daha bu yerleri elden çıkarmamak için ne yapabilirim? Odaklı çalışmalar ağırlık kazandı. Asıl yapılması gereken bulunduğum yerde ben daha iyi nasıl görev yaparım? Olmalıydı, ancak burada siz nasılsanız öyle yönetilirsiniz ilahi uyarısını hatırlatmakta yarar olduğunu düşünüyorum.

            Meclisimizde son yapılan yasal değişikliklerle 2015 Eylül itibariyle dershaneler tarih oluyor. Bakanlığımızda merkezden taşraya bütün yönetim kademelerinde yasanın yürürlüğe girmesiyle görevler sona eriyor.2011 yılında da il müdürleri görevden alınmış ve yerlerine yenileri atanmıştı. Tüm bu değişiklikleri yakın zamanda olup bitenlerle açıklayabileceğimiz gibi yıllardır yapılan çalışmalara rağmen milli eğitimde istenilen sonuçların alınmamasıyla da açıklamak doğru olacaktır. Yapılanlara herkes kendi konumundan bakarak yorum yaptığı için yorumlara öznellik hâkim olmuştur. Demokrasilerde seçmen ve adaylar vardır. Seçmen adayları belli süreler için yetkilendirir. Bu sürede yapılanlar bir sonraki seçimde belirleyici olur. Beğenilmeyen gider yenisi gelir. Bürokraside durum böyle değildir. Her şey değişirken bazıları hiç değişmez. Hatta gidenler devletin kadrolarında görev yapan memurların kişisel tutum ve yaklaşımlarının kurbanı da olabilir. O zaman herkesin kendi kadrolarıyla çalışmasını yadırgamamak gerekir. Halka hesap verme zorunluluğu olan siyasilerin tercihleri doğrultusunda oluşan yönetim kadroları yaptıkları ya da yapamadıkları ile sonucu direk etkiler. Daha düne kadar bahsi geçen bürokratik oligarşi siyaseti şekillendirme gücünü kaybetmek üzeredir. Değişim ve dönüşümün asıl mimarı halk olmalı, halk tercihleriyle siyaseti yönlendirmeli, oluşan milli irade ise anayasa ve kanunlara bağlı kalarak istediği kadrolarla yönetim görevini yapmalıdır. Devlet memuru kişilerin millet adına bağımsız ve tarafsız görev yapması esastır. Kadrolara yapılacak atamaları siyasetçi belirler. İşi ehline vermeyenler kendi geleceklerine ihanet etmekle kalmazlar, milletimizin vebalini de yüklenmiş olurlar. Son gelişmeleri aziz milletimiz sağduyulu biçimde izlemekte ve karar anını beklemektedir. Hakkımızda hayırlısı olsun. ([email protected])