23 Nisan 1920 tarihinde millet meclisimiz Anadolu’nun her bir köşesinden gelen temsilcilerin katılımıyla açılmıştır. Bu meclis birinci dünya savaşı sonunda ülkemizin işgal edilmesi karşısında alınan ortak tutumun tüm dünyaya haykırılmasıdır. Milletin bağımsızlığının, yine milletin mücadelesi ile kazanılacağı buradan beyan edilmiştir. Mecliste milli egemenlik ilkesi benimsenmiştir. Olağanüstü yetkilerle donatılan bu meclisin düşman işgallerine karşı oluşturduğu ulusal birlik ve beraberlik ile milli mücadele hedefine ulaşmıştır. Ecdadımızın çok zor şartlarda yaptığı kurtuluş savaşının ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti muasır medeniyetlerin üzerine çıkmayı kendine hedef almış ve bu yolda devrim ve inkılaplarını gerçekleştirmiştir.

            Günümüzde geçmişimiz ile ilgili olarak tarihi günlerimizin hatırlanması amacıyla yapılan tören ve kutlamalar milletimizin milli ve manevi değerlerine uygun olmalıdır. Uluslararası ülkelerden gelen onlarca çocuğun da bu bayrama katılmalarıyla adeta şölenin hacmi artmıştır. Genel olarak kutlama programlarında batı kültürü esas alınarak eğlence merkezli bir kutlama yapılmaktadır. Ülkemiz milli kurumları eliyle milli olmayan işlere imza atarken herkes manzarayı izlemeye devam ediyor. Bunu yapanlar Avrupa’dan gelmiş ve bize kültürel empoze uygulayan batılılar değil, milli eğitim bakanlığının milli olduğu tartışılır eğitimcileridir. Kendi kültüründen uzak, gelişmiş ülkelerin bilimini almak yerine marjinal kültürünü alan adı yerli, kendinin ne olduğunu belli olmayan bir takım hayranlar toplumun çoğunluğuna kişisel tercihlerini dayatmaktadır. Hatta bizden bazıları da bu nahoş tercihlerin hayat bulmasına çanak tutmaktadır.

              23 Nisan tarihinde yapılacak kutlamalar anasınıfları, ilkokullar, ortaokullar ile devlet erkânının katılacağı Ankara’da yapılacak. Anasınıfında, ilkokulda ne olduğunu anlamadan çocuklar uçuk kaçık kıyafetler ile bizden olmayan müzikler eşliğinde raksı endam edecekler. Beş on dakikalık gösteri için velilerin içine düşürüldüğü maddi zulüm bir yana, öğrencilerin şaşkın ördek yapılması, saatlerce beklemeler, büyükler eğlensin, küçükler telef olsun anlayışı anlaşılır değildir. Bir de devlet büyüklerinin küçükleri birkaç dakikalık koltuklarına oturtmaları yok mu tam bir komedi denemesidir. Habercilere haber olsun, çocuklar ülkeyi birazcık yönetsin. Bunun yanında her ilimizden gelen ve ilk mecliste toplanan çocuk meclisi ve sonrasında yaşananlar “dostlar alışverişte görsün” anlayışımızın bir yansımasıdır.

               Ülkemizin dört bir yanında tören için okula gelip soğukta üşüyen, sıcakta terleyen, yağmurda ıslanan veya saatlerce ayakta bekleyen öğrencilere bayramını eziyete dönüştüren biz büyüklerin çocukların gözünden de düşmesine sebep olmaktadır. Onlara bayramı zehir etmek için hep birlikte elimizden geleni yapıyoruz. Yıllardır aynı anlayışla yapılan kutlamalar aslında herkesi sıkmakta bu yüzden katılımlar her geçen yıl biraz daha düşmektedir. Okul idareleri ve öğretmenler öğrencileri bayram ve törenlere katılım konusunda zorlamasınlar gün gelecek yalnızca görevli öğrencilerin katıldığı programlara dönüşecektir. Bunu söylerken törenleri hiç yapmayalım sonucu çıkarılmasın. Söylemek istediğim öğrencilerin keyif aldığı, veli ve öğretmelerin memnun olduğu bir formatta bayram kutlaması yapmaktır.

               Birliğimizin ve beraberliğimizin en üst düzeyde hissedildiği bayramları kutlarken milli ve manevi değerlerimizi ölçü alarak çocukları sıkmadan süresini iyi ayarladığımız duygu ve coşku dolu bayramlarda birlikte olmayı milletçe arzuluyoruz. Bunu yapabilmek için milli duyguları en üst düzeyde yaşayan eğitimcilerin sayısını artırmak gerekir. Devlet olarak milli kültürün hayatın her alanında yer edinmesi için kültür bakanlığımızın da kendi evlatlarına sahip çıkması şattır. Batı hayranı, özgürlük ve sanat adı altında, çıplaklık ve şehvet pazarlayan işgüzarların ipliğini pazara çıkartmak şarttır. Bu zihniyetin uzantıları okullarda cirit atmaktadır. Bu tayfaların eliyle 23 Nisanlar ulusal eziyete dönüşmesin. Bizden söylemesi…([email protected])