Rahmetli Cemil Meriç; büyük düşünür, makbul mütefekkir ve münevver bir şahsiyet. Milletin derdiyle dertlenen, geçmişi gelecekle buluşturma gayretinde olan bir edip.

Elbette bir aydın değil(!)

Çünkü o dine karşı değil; camiyi köhne, medreseyi karanlık, dindarı yobaz görmez, gelişmeyi ilerlemeyi ve medeniyeti batının içi çürük sokaklarında aramaz.

Okuduğu kitapların sayısı binleri geçse de, yunan felsefesinden doğu diyalektiğine kadar bütün akımları avucunun içine alsa da, yazdıklarıyla dünya kültür mirasına kült eserler bıraksa da…

Hayır, hayır hiçbir surette!

O bir aydın olamaz çünkü… (?!)

Nitekim kendisi de bunu anlamış olmalı ki; “Olimpos Dağının Çocukları, Hira Dağının Evlatlarını Asla kabullenmeyecektir.” diyerek durumu özetlemiştir.

Rahmetli Mehmet Akif Ersoy; eseri yaşamının tezahürü nevi şahsına münhasır bir düşünür, vatan-millet derdiyle dertlenen bir mütefekkir ve münevver bir şair.

Ama o bir aydın değil(!)

Çünkü o dine karşı değil; camiyi köhne, medreseyi karanlık, dindarı yobaz görmez, gelişmeyi ilerlemeyi ve medeniyeti batının içi çürük sokaklarında aramaz.

Kendi kökümüz üzerinde yeniden dirileceğimize inanır.

Sözünün eri olmasıyla ünlü olsa da, istiklal marşımızı veya Çanakkale destanını yüreklerimizin teline dokundursa da, sefalet içinde olmasına rağmen torbalar dolusu ödül parasını almasa da, vatan sevgisi deryalar gibi kabarsa da…

Hiçbir zaman ve hiçbir surette!

O bir aydın olamaz çünkü… (?!)

Nitekim kendisi de bunu anlamış olmalı ki;

“Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; 
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.”  
diyerek tavrını ortaya koymuştur.

Necip Fazıl bir aydın olamaz!

Çünkü o dine karşı değil; camiyi köhne, medreseyi karanlık, dindarı yobaz görmez, gelişmeyi ilerlemeyi ve medeniyeti batının içi çürük sokaklarında aramaz.

Şiiri bütün şairlerin dudaklarını uçuklatsa da, mana metaforları bütün aydınların (!) akıllarını otoparka çekse de, ömrünü davası uğruna verdiği destansı macera ile süslese de…

“Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum? 
Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.”
dedi ya, o artık bir aydın değil!

Mehmet Akif İnan bir aydın değil;

Çünkü o dine karşı değil; camiyi köhne, medreseyi karanlık, dindarı yobaz görmez, gelişmeyi ilerlemeyi ve medeniyeti batının içi çürük sokaklarında aramaz. 

Verdiği mücadele sayesinde; yıllarca emeği ve emekçiyi sömüren, çalışanın kelle sayısı üzerinden cebini ve göbeğini şişiren sendika ağalarının uykusunu kaçırsa da, zalime karşı mazlumun sesi olsa da, düşmanının dahi söz hakkını savunacak kadar demokrat olsa da…

“Anamı sorarsan büyük dogudur 
Batı ki sırtımda paslı bıcaktır”
dedi ya 

O asla bir aydın olamaz!

Cemil Meriç aydın olamaz, Mehmet Akif aydın olamaz, Necip Fazıl aydın olamaz, Mehmet Akif İnan aydın olamaz ve isimleri kitaplara sığmayacak kadar çok olan nice vatan evlatları aydın olamaz!

Çünkü onların her biri milyonların gönlüne taht kurmuş, vatan millet aşkıyla millet memleket derdiyle yanan birer münevver…

Evet, onlar aydın(!) olamaz çünkü…