Bu gün 19 Mayıs, yalan doluyor insan. Hafızamı kontrol edemiyorum. Bir önceki yazım da hatalarla dolu. Dolayısıyla bu gün dostum Hayrettin Kaya Beyin bir yazısını köşemize konuk ediyoruz

 

Orta Asya’dan beri binlerce yıllık tarihimizin en yalan dönemi [Türkiye 1923 ] dönemidir.

Neresini tutarsanız elinizde kalır.

Doğru olan hiçbir şey yok sanki…
Yalan ise peynir-ekmek, hava-su kadar bol…
Bir söz vardır, ''Yalancının mumu yatsıya kadar yanar ''mış diye… Söz konusu olan, bir devlet kuran insanların yalanı ise işte ancak bu zaman kadar sürebildi. 
Yazar Abdurrahman Dilipak, bugün(19 Mayıs 2013)Yeni Akit’te''19 Mayıs'' başlıklı yazında,''Resmî din, resmî tarih, resmî ideoloji iflas etti. Kemalist paradigma çöktü.'' diyor.

Ve bu noktadan itibaren insanı dehşete düşüren hakikatler devreye girmeye başlıyor.

Biz uzun bir süredir ''bu yalanlar gün yüzüne çıktığında sözde ulusalcı, yüzde ''Kemalist'' maskeli çevrelerin halka bakacak yüzleri kalmayacak'' diyorduk ya…

Gerçeklerin bu kadar hızlı açığa çıkacağını beklemiyorduk.

Bu yüzden [Türkiye 2023]’ü beklemek gerektiğini düşünüyorduk…

Anlaşılan ''takke düştü kel göründü'' süreci başladı…

İşte ilk çarpıcı bilgi:
''Osmanlı arşivlerinde Osmanlı Tersaneleri’nde üretilmiş Osmanlıya kayıtlı ”Bandırma Vapuru” adlı bir gemi YOKTUR.!!! ''

Gemi 1878 yılında İskoçya ‘nın Glasgow kentinde Mac. Intyre Paisley – Huston and Cardett tersanesinde 21 sıra numarası ile 279 grostonluk yolcu ve yük vapuru olarak inşa edilmiştir.

Geminin ilk sahibi Dussey and Robinson şirketi gemiyi Torocaderto adı altında 5 yıl çalıştırdı.

1883 yılında Yunanistan ‘daki H. Psicha Preus Firmasına satıldı.

Kymi adını alarak, geminin LONDRA’da !!! olan kaydı Pire Limanına alınmıştır.

1890 yılında H. Psicha Preus firması gemiyi başka bir Yunanlı firma olan Cap. Andereadis firmasına satmış ,

12 Aralık 1891 tarihinde kaza sonucu batmış, aynı yıl içersinde yüzdürülüp Kıymı adı ile İstanbul Rama Derasimo firması altında görülen İstanbulda’ki en büyük MASON locasına satılmıştır!

Geminin tarihi hikayesi bire bir bu!

Asıl önemli olan bundan sonra ne olduğudur…
''M.KEMAL’in gizlice ve kırık dökük bir gemi ile Samsun yolculuğuna çıktığı''na dair hikâye, Alev Coşkun’un, Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan ve “Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay” adını taşıyan kitabı ile çoktan yalanlanmış…
Alev Coşkun kitabında Samsun’a çıkışı sırasında Atatürk’e refakat edecek olan ekiple ilgili bir belgeye yer vermiş.

Harbiye Bakanlığı’na gönderilen 15 Mayıs 1919 tarihli belgede, Atatürk ile birlikte 47 askerin daha adı var.

Bunlardan 6′sı üst düzey subay, 16′sı subay ve 25′i de er.

Yine gemide 3 binek hayvanı ve bir de otomobil yer alıyor.

(Kitapta üç otomobilden söz ediliyor.) Belgeden çıkardığımıza göre Atatürk, İstanbul’dan kaçmamış. İngilizlerden gizli olarak yola çıkmamış; hükümet, bu isimler için İstanbul’u işgal altında tutan İngilizlerden vize almış.

Mustafa Kemal’in gidişinden devletin haberi var ve neredeyse bir birlik eşlik ediyor kendisine.

Bir de devlet, Mustafa Kemal’e az da olsa (bin Osmanlı akçesi) para vermiş.

***

Sevgili öğretmenim, sen o tertemiz çocuklara hala Bandırma Vapuru Efsanesi’ni anlatacak mısın, vicdanın bunu elveriyor mu?

Bu gün 19 Mayıs, yalan doluyor insan. Hafızamı kontrol edemiyorum. Bir önceki yazım da hatalarla dolu. Dolayısıyla bu gün dostum Hayrettin Kaya Beyin bir yazısını köşemize konuk ediyoruz

 

Orta Asya’dan beri binlerce yıllık tarihimizin en yalan dönemi [Türkiye 1923 ] dönemidir.

Neresini tutarsanız elinizde kalır.

Doğru olan hiçbir şey yok sanki…
Yalan ise peynir-ekmek, hava-su kadar bol…
Bir söz vardır, ''Yalancının mumu yatsıya kadar yanar ''mış diye… Söz konusu olan, bir devlet kuran insanların yalanı ise işte ancak bu zaman kadar sürebildi. 
Yazar Abdurrahman Dilipak, bugün(19 Mayıs 2013)Yeni Akit’te''19 Mayıs'' başlıklı yazında,''Resmî din, resmî tarih, resmî ideoloji iflas etti. Kemalist paradigma çöktü.'' diyor.

Ve bu noktadan itibaren insanı dehşete düşüren hakikatler devreye girmeye başlıyor.

Biz uzun bir süredir ''bu yalanlar gün yüzüne çıktığında sözde ulusalcı, yüzde ''Kemalist'' maskeli çevrelerin halka bakacak yüzleri kalmayacak'' diyorduk ya…

Gerçeklerin bu kadar hızlı açığa çıkacağını beklemiyorduk.

Bu yüzden [Türkiye 2023]’ü beklemek gerektiğini düşünüyorduk…

Anlaşılan ''takke düştü kel göründü'' süreci başladı…

İşte ilk çarpıcı bilgi:
''Osmanlı arşivlerinde Osmanlı Tersaneleri’nde üretilmiş Osmanlıya kayıtlı ”Bandırma Vapuru” adlı bir gemi YOKTUR.!!! ''

Gemi 1878 yılında İskoçya ‘nın Glasgow kentinde Mac. Intyre Paisley – Huston and Cardett tersanesinde 21 sıra numarası ile 279 grostonluk yolcu ve yük vapuru olarak inşa edilmiştir.

Geminin ilk sahibi Dussey and Robinson şirketi gemiyi Torocaderto adı altında 5 yıl çalıştırdı.

1883 yılında Yunanistan ‘daki H. Psicha Preus Firmasına satıldı.

Kymi adını alarak, geminin LONDRA’da !!! olan kaydı Pire Limanına alınmıştır.

1890 yılında H. Psicha Preus firması gemiyi başka bir Yunanlı firma olan Cap. Andereadis firmasına satmış ,

12 Aralık 1891 tarihinde kaza sonucu batmış, aynı yıl içersinde yüzdürülüp Kıymı adı ile İstanbul Rama Derasimo firması altında görülen İstanbulda’ki en büyük MASON locasına satılmıştır!

Geminin tarihi hikayesi bire bir bu!

Asıl önemli olan bundan sonra ne olduğudur…
''M.KEMAL’in gizlice ve kırık dökük bir gemi ile Samsun yolculuğuna çıktığı''na dair hikâye, Alev Coşkun’un, Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan ve “Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay” adını taşıyan kitabı ile çoktan yalanlanmış…
Alev Coşkun kitabında Samsun’a çıkışı sırasında Atatürk’e refakat edecek olan ekiple ilgili bir belgeye yer vermiş.

Harbiye Bakanlığı’na gönderilen 15 Mayıs 1919 tarihli belgede, Atatürk ile birlikte 47 askerin daha adı var.

Bunlardan 6′sı üst düzey subay, 16′sı subay ve 25′i de er.

Yine gemide 3 binek hayvanı ve bir de otomobil yer alıyor.

(Kitapta üç otomobilden söz ediliyor.) Belgeden çıkardığımıza göre Atatürk, İstanbul’dan kaçmamış. İngilizlerden gizli olarak yola çıkmamış; hükümet, bu isimler için İstanbul’u işgal altında tutan İngilizlerden vize almış.

Mustafa Kemal’in gidişinden devletin haberi var ve neredeyse bir birlik eşlik ediyor kendisine.

Bir de devlet, Mustafa Kemal’e az da olsa (bin Osmanlı akçesi) para vermiş.

***

Sevgili öğretmenim, sen o tertemiz çocuklara hala Bandırma Vapuru Efsanesi’ni anlatacak mısın, vicdanın bunu elveriyor mu?