Banka promosyonları neredeyse artık bütün çalışanları ilgilendiriyor. Çok konuşulan ve çok tartışılan bir konu.

Nedir promosyon?

Bilmeyen yok ama tekrar etmek gerekirse; belli bir süre maaşınızın ve kurumunuzdan size ödenen paraların belli bir bankaya yatırılması karşılığında bankanın size vermeyi taahhüt ettiği para.

Peki, banka bu parayı neden veriyor size?

Çünkü maaşlar yatmadan en az üç gün önceden bankaya gider. Banka o parayı işletir ve ondan bir kazanç sağlar.

Bu kadar mı?

Elbette ki hayır!

Siz o banka ile promosyon anlaşmasını imzaladığınız andan itibaren o sizi kendisine ömür boyu mahkum etmek için her türlü yöntemi kullanır. Müşterinin üçte birini bağlasa yeter zaten.

Hemen bir kredi kartı çıkarır en üst limitten. Ardından bir ek hesap, olmayan parayı harcatan hesap yani. Sonra her dakika mesajlarla cazip kredi teklifleri: ev, araba, eğitim, ihtiyaç… Yeter ki sen al. Nasıl olsa maaşın var, ödemezsen banka için daha iyi, kat kat faiziyle söke söke alır ve çok daha iyi para kazanır.

Bütün bunlar bir kenara…

Gelelim promosyon miktarları ve anlaşmalarına.

Sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla değişik il ve ilçelerden yapılan promosyon anlaşmalarında çok farklı bir tablo çıkıyor ortaya.

Konuyu Öğretmenler özelinde özetleyecek olursak; Türkiye’nin her tarafında görev yapan aynı kademedeki öğretmenlerin maaşı aynıdır. Ek dersi, diğer ödemeleri derken üç aşağı beş yukarı birbirine yakın miktarlardır.

Aldığım bilgilere göre de hemen hemen her yerde sözleşmeler üç yıllık yapılıyor.

Toparlayacak olursak; aynı gelire sahip ve aynı şartlarda sözleşme imzalayan iki öğretmen neden farklı promosyon alır?

Somutlaştıralım:

A ilinin B ilçesindeki öğretmenler C bankası ile üç yıllık promosyon anlaşmasını 620 liraya yaparken; Ç linin D ilçesindeki öğretmenler E bankası ile 1907 liraya yapabiliyorlar.

Rakamlar gerçektir. Her iki rakamı da tanıdığım ilçelerden aldığım bilgiler doğrultusunda yazdım.

Aldığım diğer rakamalar ise şunlardır: 1000 TL, 1250 TL, 1875 TL, 1500 TL, 2750 TL…

Şimdi doğal olarak sorası geliyor insanın:

Bu farkın sebebi nedir?

Bankaların uyanıklığı mı, öğretmenlerin iş bilmezliği mi, idare veya sendikaların ilgisizliği mi?

Bir sorun olduğu muhakkak. Ama bana kalırsa bankaların bir hinliği var bu işte.

Bunun için kurumlar genelde ihaleye çıkıyorlar. Uzun pazarlıklar ve mücadeleler veriliyor. İyi pazarlık yapan iyi para alıyor. İyi pazarlık yapamayan ise çok daha az miktarla yetiniyor.

Devlet yetkililerimizin emekli promosyonlarında olduğu gibi bu konuya da el atmasını ve bir düzenleme yapmasını istemek gerekiyor mu, bilmiyorum.

Ortada böyle bir gerçek var.

İster istemez soruyor insan; bankalar çalışanları kandırıyor mu, diye.

Bu yazıyı yazmama sebep olan mesajlardan örnek olarak iki tanesini paylaşarak bitireyim:

M.A. (ADANA) “Değerli hocam, şimdilerde banka promosyon savaşları var. Bu konuyu gündeme getirseniz mutlu oluruz. Mesela İstanbul Bayrampaşa  1600 liralık anlaşma yaparken, Kütahya Merkez 2750 liralık anlaşma yapıyor. Bu iş bizim ilçeye gelince 600 liraya kadar düşebiliyor. Bunu yetkili sendikamız Memur Sen gerekli yerlere iletse ve tüm Türkiye’de adaletli bir sistemle yapılsa ne olur? Genel bir promosyon işi pazarlık yeteneğinden çıkacağı gibi başarısız anlaşma yapan ilçe başkanları ve ilçe komisyonları da öğretmenlerin boynunu bükmeyecektir. Size ve ajanskamuya teşekkür eder, saygılar sunarım.”

C.K. (MERSİN) “Bizler devletimizin ve milletimizin sevdalısı memurlarız. Ülkemizin şartları gereği bazen çok bazen az zam alırız. Şahsım adına bunu pek önemsemem. Çünkü İnanıyorum ki yetkililerimiz imkânlar dâhilinde en iyi ödemeyi yaparlar bize. Ancak bankalara gelince durum farklı. Beş bankanın 2016 yıllık karı 30 milyar doların üzerinde. Ne üretime katkıları var ne de doğru düzgün bir istihdama. Bari biz çalışanların maaşları üzerinden kazandıkları paydan en iyisini alalım. Devletimiz ve yetkili sendikamız bu konuda bizi bankalara ezdirmesin. Bir yerde memurlar 700 lira alırken diğer yerde 2500 lira veriyorsa başka bir iş var bu işte. Bu konuyu da yazarsanız sevinirim. Teşekkür ederim.”

Durum bu, değerli okuyucularım çok güzel özetlemişler.

Sayın yetkili sendikamıza ve devlet yetkililerimize saygıyla duyurulur.

Selametle kalın…