Başörtüsü Sorununa Neşter Vurma Zamanı

Dünyada zulüm, baskı ve ayrım kimden gelirse gelsin insanlığın vicdanında aynı tepkiyle karşılanmalıdır.Ortaçağ Avrupa’sında feodal yönetimlere karşı bir mücadele verildi ve bilimsel gelişmelerle dünyanın teknikte en gelişmiş toplumları meydana getirildi.Amerika’da  yıllardır beyaz-zenci mücadelesi yapıldı son iki seçimi beyazlar değil Obama kazandı.Birisi din mücadelesi diğeri ırk mücadelesi.Sonuç aynı ve netice de üstünlüğe giden yol daha fazla çalışan ve hizmet eden milletin başının tacı ediliyor.Bizde ise işler öyle değil ve bu durum yıllardır değişmiyor.Ülkemizde dünden bu güne  inanan insanlara uygulanan ayrımcılık maalesef kalkmadı.Ayrımcılığın kalkması ve herkesin eşit vatandaş olması için Avrupa ve Amerika  gibi üç yüz yıl daha mı bekleyeceğiz?

1923 yılında anayasasında İslam cumhuriyeti olarak kurulun devletimiz daha sonra laiklik ilkesini anayasasına eklediğinde devletin dini ibaresi kaldırılmıştır. İşte bundan sonra da laiklik ilkesine bağlı olarak önce ezanın aslından okunması, kuranın okunması ve başörtüsü yasaklanmış yıllar sonra merhum Menderes tarafından ezan aslına döndürülerek,kuran okuması serbest edilerek düzeltilmiştir.Fakat o bu değişimin bedelini idam edilerek hayatıyla ödemiştir. 1960’lar ve 1970’lerde  sağ-sol çatışmalarının kilitlediği bir ülke gördük.1980 askeri darbesiyle adil olsun diye sağdan ve soldan onlarca kimse asıldı.1983 yılında siviller tekrar iş başına geldiler. Merhum Özal yaptığı onca hamlelerle ülkemizde bazı kapıları aralamayı başardı. Ancak tartışmalı ölümünden sonra ülkede iyimserliğin gitmesine jakoben,derin yapıların gelmesine şahit olduk.Ülkeyi terör adeta teslim aldı.Kan ve göz yaşı, kardeş kavgası günümüzde de çözemediğimiz acı bir sorun olarak önümüzde durmaktadır.

28 şubat gerek ordumuzda gerekse kamuda binlerce memurun işten atılmasına toplumdan tecrit edilmesine neden oldu.İnanan insanlar birkaç düzenbaz vasıtasıyla televizyon ekranlarında manipüle edilerek ötekileştirildi.Kamusal alan diye tabir edilen koca bir yalanla inançlı insanlar önce ordudan,sonra üniversiteden daha sonra tüm kamudan atıldılar.Sırf başörtüsü için üniversitelerde ikna odları kuruldu.Ülkesinde okuyamayan, iş yapamayan mütedeyyin binlerce insan yurt dışına gitmek zorunda kaldı.Merhum üstadın “Öz yurdunda garipsin,öz yurdunda parya…” gerçeği bir kez daha  vicdanları kanattı.Milli mücadelede Maraş’a Kahramanlık unvanını kazandırmada ilk adımı atan sütçü imam’ın mücadele ettiği Fransızları ecdat canı pahasına vatanından çıkarırken daha sonra başımıza gelen batı kuklaları (içimizdeki Fransızlar) laiklik adı altında din ve inanç düşmanlığı yaptılar.

1980 darbesinden sonra hazırlanan kılık kıyafet yönetmeliği kamuda çalışanların başlarında bir cellat misali hala durmaya devam etmektedir. Yönetmeliğin varlığı herkesin malumu ancak bu yönetmelik günümüzde bile  başörtülü insanlarla mücadele için kullanılmaktadır. Yönetmelikte erkeklerde faulün uzunluğu, bayanlarda eteğin boyu tarif edilmişse de bunlara bakan hatta dekolte giyinenlere kimse bir şey diyemezken (bunlar entellerin kabul ettiği modern kıyafet) benim inancından dolayı başını örten bacıma başını dairenin kapısında aç deme cüretini göstermektedir. Başörtüsü sorununu çözme gayreti içinde olan sivil toplum örgütlerine, siyasi partililere ve bunlara destek veren tüm insanlara sesleniyorum. Kamuda çalışan hanım kardeşlerimizin inandığı gibi yaşama hakkını elinden alan ve anayasaya aykırı olan bu uygulamaya son verilmesi için ahreti mi bekleyeceğiz?Tüm vicdan sahipleri bu konuda sorunu çözecek  yetkililere bu işkencenin son bulması için gereken tüm girişimleri yapmalıdır.Biz erkekler böyle bir sorunla karşılaşmadığımız için biraz rahat olabiliriz ancak eşlerimiz, kızlarımız ve inanan tüm kardeşlerimiz her gün işe gidip aynı işkenceye maruz kalmaya devam ediyorlar.Bu kanayan yara artık bir an önce sarılmalıdır.Bu yük artık taşınamaz olmuştur.Bu iktidar ustalık döneminden söz ediyor,öyleyse ustalığını görelim artık.Bu ülkenin zencileri, başörtülüleri de insan haklarından,inandığı gibi yaşama hakkından istifade edebilmelidir.Tanınma şartıyla çalışılan ve öğrenim hayatını devam ettiren herkese tüm kamuda kılık kıyafet serbest olmalıdır.([email protected])