Başta öğretmeni, il müdürü, ilçe müdürü, şefi, şube müdürü, okul müdürü, hizmetlisi, memuru ile bir milyona yaklaşan sayısıyla eğitim ordusunun başkomutanı olmayı isteyen bu ülkede yüzbinler  var. Öğrenci olanlar ile öğrenci velilerini de sayacak olursak bakan olmak isteyen sayısı oldukça fazladır. Ben bakan olsam şunu şöyle yapardım diyenler daha çok sistemin kendilerini rahatsız eden tarafına dikkat çekerler. İşin aslı büyük bir yapının bizleri öyle ya da böyle etkilememesi neredeyse imkânsız. Gelin ben  “Milli Eğitim Bakanı olsaydım neler yapardım?” Sorusunun cevabını birlikte verelim.

Göreve başlar başlamaz merkezde görev yapan herkesi toplar “siz milli eğitim bakanı olsanız neler yapardınız?” Sorusunu yöneltir cevapları isim yazmadan isterdim. Her ilden, ilçeden rastgele seçilen en az 10 öğretmen,10 veli ve 10 öğrenci ile görüşür birde onlara aynı soruları yöneltirdim.  Ardından il ve ilçe müdürlerini toplar aynı soruyu onlara da sorar ve aldığım cevapları kendime en yakın danışmanlarıma analiz ettirirdim. Tüm bu araştırmalardan sonra yapacaklarımı öncelik sırasına göre sıralar ve eyleme geçerdim.

Önce işe sistemden başlardım. Birincisi zorunlu eğitimi yalnızca okulöncesi ve ilkokullarda uygulardım. Ortaokullardan itibaren açık öğretimi aktif hale getirir okullara gitme zorunluluğunu kaldırırdım. Meslek liselerine giden öğrencilere sigorta yapmak, ücret vermek ve ayrıca okul sonunda işe girme ayrıcalığını sağlardım. Karma eğitime natif olarak kız ve erkek okulları açar isteyenin istediği okullara gitmesine fırsat verirdim. İlkokullarda haftada 25 saat, ortaokullarda haftada 30 saat, liselerde ise haftada 35 saat ders yapılmasının talimatını verirdim. Öğretmenlerde kılık kıyafeti serbest yapardım.

Hafta içi yapacakları çalışmalar için ek ders ücreti uygulamasını kaldırırdım. İkili öğretimlerde yarım gün, normal öğretimlerde saat 16:00 ya kadar öğretmenlere okula gelmeyi zorunlu yapardım. Bunun karşılığı öğretmen maaşlarını 5000 Tl den başlatırdım. Hafta sonları yapılacak kurs ve diğer çalışmalarda ders saati net en az 20 Tl den ücret karşılığı faaliyetler yaptırırdım. Öğretmenler sürekli okulda olacakları için genel anlamda boş derslerde kalmazdı. Meslekte 15 yılını tamamlayanlar uzman öğretmen,25 yılını tamamlayanlar başöğretmen olurdu.

Okul müdürü, müdür yardımcıları, şube müdürleri, müdür yardımcıları, ilçe müdürlerinin iyi yetişmeleri için TODAİ benzeri iki yıl süreli eğitim ve yönetim akademileri kurardım. Hatta her okula iki yönetici atardım. Birisi eğitim yöneticisi, diğeri işletme yöneticisi olurdu. Yöneticileri genel idare hizmetleri sınıfına alırdım. Okullara veli katkısını, bölgenin şartlarına göre zorunlu kılardım. Fakir öğrencilerin giderlerini kaymakamlıklardaki sosyal yardımlaşma tarafından sağlanırdı. Tüm hizmetlileri ilçe ve il genelinde hizmet satın alma yoluyla hallederdim. Okullara öğrenci sayısı ve okulun şartlarına göre ödenek gönderirdim.

Nitelikli öğretmen yetiştirmek için tüm tarafları harekete geçirir, öğretmenliği özendirecek mali ve özlük haklarda iyileştirmeler yapardım. Velilere imkânlar ölçüsünde öğretmen seçme hakkını tanırdım. Bölgede seçilemeyen öğretmenleri ihtiyaç olan yerlere yönlendirirdim. Çok önemli yerlerdeki okul binalarını satar, gelişime açık bölgelere yeni okullar yapardım. Her orta ve büyük ölçekli işletme sahibine sosyal sorumluluk projeleri kapsamında eğitime destek vermeleri için özel teşvikler getirirdim. “Her sınıfın bir sahibi var”, projesi yapar sınıflarla iş adamlarını eşleştirir destekleyiciler sağlardım. Eğitimin gerçekten milli olması için milli olan ve olmayan faaliyetler listesi oluşturur, milli olmayan çalışma yapanları görevden alırdım. Ben Milli Eğitim Bakanı olsam daha çok şeyler yapardım, ah bir bilseniz…