Günübirlik hayatımızın, ülke siyaseti ve işlerinin, dünya ve ümmet meselelerinin her birine bakışını vahye ya da sünnete dayandırma gayreti, endişesi içerisinde olan…

      Var olanı yaşayan her tür meseleyi hak için hakka arz eden; Camilerde hoca efendilerin şimdilerde olduğu gibi “Hastası olanlara şifa, borçlulara eda” duasında değil de “Yarabbi bizi hakkı Hak bilip Hakk’a ittiba batılı Batıl bilip Batıldan içtinap eden kullardan eyle” dualarına en yüksek sesle Âmin diyen;

     Allahtan başka kimseden korkmadan; hiçbir hesap, hile, plan kurmadan doğru sadece doğruyu arayan…

     Kim olursa olsun İslami değerler ve inanç, amel konusunda sapma, ihmal ve ihlalleri yapanları Allah rızası için uyaran, uyandırmaya çalışan…

     Ticaretini, siyasetini, ibadetini, aile hayatını, sosyal ilişkilerini sadece Rıza-i Bari’yi mihenk alarak sevk ve idare eden…

     Dini Rasulullahın (SAV) getirdiği ve tebliğ ettiği üzere yaşamaya özen gösteren, nefsi, yakını ya da menfaati için Belamlaşmaktan korkarak sürekli Rahmeti Rahmana sığınan…

    Kendini ve evlad-ü iyyalini gelecekte para edecek işlerde mahir olmak hedefine değil dünya ve ahiret saadetini elde etmek üzere dünyevi hedefleri, zenginliği ve tüm makamları kulluk makamının çok ama çok altında gören…

    Üstadın deyişi üzere “ Kim var” dendiğinde sağına soluna bakmadan “ Ben” diyerek, malından canından ve süfli emellerden yüz çevireRek cihada koşmayı arzu eden… Şimdilerde sorulan “ Kim var” sorusunun hedef olarak gösterdiği makamlar için "elbette Ben “ diyerek ortaya çıkan yeniler “ şu olsa nasıl olur” sorusuna “Hem de ben varken öyle mi?” deyişlerine inat; aynı sorunun yöneltilmesi halinde “ hayır ben değil” “ şu kardeşim daha layık” “O olmalıdır” diye cevap vererek destanlaşan….              

      Aldıkları sorumlulukları, , nefsinin ve şeytanın iğvasına iltifat ederek yaptığı yanlışlarına vicdani cevaz aramadan, yapılan tüm ahlaksız iş ve tekliflerden hayatları pahasına milletin emanetine sahip çıkarak yüz çeviren…

     Osman Gazi’nin “ Bizim gayemiz İla-yı Kelimetullah’tır.” Sözünü rehber edinerek; günümüz kişisel gelişimcilerin bir çoğunun “ fırsat” diye nitelediği kazanımlara gönül huzuruyla yüz çevirebilen …..

     Sırf kendi hocası, abisi, önderi söylediği ya da yaptığı için dokunulmaz ve eleştirilemez olduğu düşünülen her eylem ve söylemi, bildiği ayet ve hadislerin süzgecine tabi tutabilen…

     İlim hikmet ve amelin güzelliği dolayısıyla gönül sultanlarının karşısında edepten, saygıdan gönül başını eğmeyi hüner bilen; buna karşın serveti, şöhreti, gücü dolayısıyla müstekbir olanın karşısında dim dik durabilen…

    “ Kim ki bir kişiye zenginliği ve makamı dolayısıyla hürmet ederse….” Hadisi şerifinin manası mucibinde amel edebilen…

      Zor zamanda konuşabilen, hakkı haykırabilen, ilmin ve dilin zekatı hayır söylemektir diyebilen; Fitne endişesi olacağı zaman ise susabilen…

     Karşılığını yalnızca Allah’tan bekleyerek tanıdığına tanımadığına selam verip, halini hatırını soran, muhtacın ihtiyacını gideren ve istikamet üzere yürümek adına Allah’tan yardım dileyen…

     Yaşadığı en zor ekonomik şartlara rağmen; harama, hileye başvurmayan; yapacağı işlerin meşruiyetini biliyorsa Kitaba ve Sünnete arz eden bilmiyorsa bir bilene soran, danışan ve ona göre yaşayan…

     Kendi anlayışını delillendirmek adına nasları ayet ve hadisleri eğip bükmeyen; işine geleni kabul gelmeyeni reddetmeyen…      Hiçbir delile dayanmayan, sosyolojik bir hedef ya da yarar gözetmeden sadece psikolojik bir tatmin ve rahatlama adına din ve ilgili değerleri örselemeyen…

    Dünyevileşemediği, zamanı ve gereklerini anlamadığını sandığı insanları gizli ya da açık bir vaziyette küçümsemeyen…

    İnsan olmanın, Müslüman olmanın değerli olmak için yettiği, başkaca meziyetlerin, varlıkların, kabukların “ özden” değerli görülmediği…. Hedefinde tüm haksız muamelelerin, zulüm ve kötülüklerin önlendiği bir dünya olan…

    Anadolu masumiyeti ile maneviyat ikliminin harmanlandığı, erdemli insanların yaşadığı, yaşlıların huzurlu çocukların şen, gençlerin muvahhit birer mücahit olduğu bir millet olan biz…

    “ Biz özgürce seven, eleştiren, düşünen, anlayan, çabalayan, özgür ruhlardık”

      Bizler İslam’ın Özgür Ruhları İdik..

     Hala bu özgür ruhlar aramızda… Soyu tükenme tehlikesinde nazaran geleceğe umutla bakıyoruz.

     Selam olsun Özgür ruhlara…

     Selam olsun İslam’ın Özgür ve Özgün Ruhlarına!...

Vesselam                                                                                                             21.04.2016

twitter:@SelahattinDuman                                                                                  Selehattin DUMAN

facebook/SelehattinDuman

instagram/selehattinduman