Eğitimde, ekonomide, dış politikada veya herhangi bir konuda ülke olarak neden çağlar aşan büyük planlarımız yok? Var da biz mi bilmiyoruz? Herkes tarafından bilinmesi sakıncalı olduğu için mi bilmiyoruz? İsrail’in, Arz-ı Mevud’u; ABD’nin, BOP’u var ve adım adım işliyor. Bu projeleri değil Amerikalılar veya İsrailliler, bütün dünya biliyor.

Bir araştırma yapılsa, insanlarımız ülkemizin yüzyıllar aşan planı var mıdır konusunda neler söyler acaba? Eminim birkaç cümlenin ötesinde bir şey çıkmaz. “Kimsenin toprağında gözümüz yok, barış içinde yaşamak istiyoruz, muasır medeniyetler seviyesine çıkmak istiyoruz…”

En iddialı cümleleri ve gelecek tasavvuru böyle olan bir ülke, çok önemli kararları nasıl alır? Dünyadaki gelişmelere, atacağı karşı adımları belirlerken, isabetli karar alma şansı nedir, yanılma riski ne kadardır? Son yıllarda eğitimde, dış politikada yaşadığımız savrulmanın nedeni nedir? Ulaşılması imkânsız gibi görünen idealleri ve planları olan ülkelerin stratejileri belirleyici olmaya ne zamana kadar devam edecek? Bizim bir ideal uğruna yapacaklarımız, dünyanın hakim güçlerine problem çıkarmaya ne zaman başlayacak?

Köklü bir tarihe ve hatırı sayılır askeri güce sahip olan ülkemiz, çöken batı medeniyetine karşı, sadece Müslümanlara değil, bütün insanlığa umut olacak daha büyük planlar ve stratejiler üretebilmelidir. Arap baharını doğru anlayabildik ve doğru adımlar atabildik mi? Suriye politikamız neden kırılgan bir hal aldı? Rusya ve İran ile beraberliğimiz, kimin büyük planına hizmet ediyor? Günü kurtarma telaşı ile daha büyük sıkıntılara mı yelken açıyoruz?

Ülkemizin en iyi tarihçilerini, en tecrübeli dış politika uzmanlarını, en yetenekli askerlerini kısaca bütün alanlarda en iyileri toplasak ve aylarca çalıştırsak; onlardan, millet olarak sahip çıkacağımız ve yüzyıllar aşacak stratejiler, planlar, idealler oluşturmalarını istesek ortaya ne çıkar acaba? Gelin, küçükten büyüğe doğru başlayalım:

Önümüzdeki on beş yıl içinde, Misak­-ı Milli sınırlarına dâhil toprakları, topraklarımıza katacağız.

Önümüzdeki yirmi yıl içinde Kıbrıs, Türklerin ve Rumların kardeşçe yaşadığı bir Türk adası olacak.

Önümüzdeki yüz yıl içinde, Osmanlının ulaştığı en son toprak parçasına tekrar sahip olacağız.

Önümüzdeki yüz elli yıl içinde, yeryüzünde zulüm kalmayacak şekilde anında müdahale edebilen bir BM kuracağız.

Durun, korkmayın, ben sadece başlayalım dedim. Eskiden sahip olduğumuz toprakları geri alacağız demeyi kendimize neden çok görüyoruz? Gerçekleşmesi imkânsız idealler diye mi düşündünüz? Nereden biliyorsunuz? Hem ne zararı var? Varsın yüz elli yıl içinde değil de iki yüz elli yıl içinde gerçekleşsin. Yeter ki bizi diri tutsun, iddiamız olsun, yol haritamız olsun, siz neden korkuyorsunuz, düşmanlarımız korksun. Büyük düşünmeyi, o özgüvene sahip olmayı becerelim. Hayallerimizi bari esir etmeyelim. Küçücük İsrail’in boyundan büyük planlarını konuşmayı ve izlemeyi bırakalım artık.

Talat YAVUZ

Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı