Milli Eğitim Bakanlığı, hafta sonu sürpriziyle herkesi şaşırttı.

Bir süredir böyle geniş çaplı bir operasyon beklentisi vardı.

Seçimden sonraya kalır diyenler çoğunluktaydı.

Özellikle Milli Eğitim Temel Kanunu, Cumhurbaşkanı tarafından onanınca kamuoyu müdürleri tartışmaya başladı.

Herkes merakla bir sonraki aşamayı soruyordu:

Görevleri düşen müdürler, ne yapacaklar, yeniden atanabilecekler miydi?

En büyük korkuları öğretmenliğe dönmek olan müdürler, kamuoyu oluşturarak Milli Eğitim için ne kadar gerekli olduklarını anlatma gayreti içine girdiler.

Sendikalarda ciddi bir ağırlıkları olan okul idarecileri, kendi talepleri doğrultusunda eğitim sendikalarını harekete geçirdiler.

Tek amaçları pozisyonlarını korumak ve sınıflara girmemekti.

Başarılı olduklarını düşünüyorum, gelişmeleri bekleyip göreceğiz…

***

Herkesin malumu “gezi” süreci, hükümete çok zarar verdi.

Ne yazık ki henüz hesabı görülemedi bu meşum ve hain sürecin.

Hususen “gezi” sürecinde öğretmen ve öğrencilerin rolleri yeterince tartışılmadı.

Fakat herkes biliyor ki “gezi” bir “ergen” ayaklanması idi.

Bazı okulların idarecileri öğrencilerin Taksim’e gidebilmeleri için yetki sınırlarını da hiçe sayarak çeşitli kolaylıklar sağlamışlardı.

Öğretmenleriyle beraber Kabataş’a çıkan, Beşiktaş sokaklarında yürüyen liseli öğrenciler vardı.

Bizzat olay mahallinde boy göstermeyip sabah akşam okulunda ders yerine “gezi” muhabbeti yapanlar, öğretmenler odasındaki dolaplarına gezi sloganları asanlara okul müdürleri hiçbir cezai müeyyide uygulamamışlardı.

Hükümet bunun hesabını sorarak ergenleri ve öğretmenleri okulda tutamayan müdürlerin cezalandırılmasını istedi.

Mevzuat işletilemedi ya da yetersiz kaldı.

Bazı il ve ilçe Milli Eğitim Müdürleri ise bunlar gidici sonraki hükümette de koltuğumuzu koruyalım anlayışıyla üstten gelen “hesabını görün” talebini sürekli savsakladılar.

Son Berkin Elvan cenazesinde yaşananlar da gösterdi ki ergenler olayların baş aktörleri.

Onlar olmadan meydanlar dolmuyor, kitleler heyecanlanmıyor.

Ve hükümet mecbur kaldı yeni MEB Temel Kanununu çıkarmaya.

Şimdi yaşadıklarımız bu kanunun iktiza ettirdiği doğal değişiklikler.

***

Maalesef bazı yetkililer nasıl becerebiliyorlarsa “hacıyatmaz” rolünü çok iyi başarıyorlar.

Gezi sürecine aktif biçimde müdahil olan öğretmen ve öğrencilere gerekli yasal uygulamaları yapmayan, etkili olduğu kadroları özellikle paralel yapıya hizmet edenlerle dolduran il müdürleri yeniden atandılar.

Hükümetle yakın olduğu iddia edilen sendikanın değiştirilsin, yerine başka biri görevlendirilsin talepleri de kabul görmedi.

Özel bilgilerime göre Başbakan’a çok yakın kişiler de o ismi o makamda istemiyordu.

Ama olmadı/olamadı…

Önümüzdeki günlerde bu konu sanırım çok gündeme gelecek.