Türk Milli Eğitiminde ne zaman neyin olacağını kimse kestiremez.Çocukluğumuzdan bu yana o kadar yeni eğitim modeli uygulaması gördük ki sormayın, hepsi bir bir değişti.Bir ülkenin geleceği eğitimli insanlarının kalitesiyle belirlenecektir.Üzülerek ifade edelim ki ülkemizde iktidara hatta bakana göre değişen eğitim sistemleri  insanımıza çok şey kaybettiriyor.Üniversiteden mezun olan binlerce öğretmen adayının atanamama durumu bir yana, üniversiteyi henüz kazanmış okuyacak veya sınava hazırlanan gençlerin gelecekte sonlarının ne olacağı konusunda sorularına cevap olabilecek net bir durum yok maalesef.Bütün bu belirsizlik içinde mevcut çalışanların bile mesleki geleceğinin nasıl bir yön göstereceğini bilmeleri imkansız.

            Daha son öğretmen atamalarına kadar her dönemin en çok atama yapılan branşı sınıf öğretmenliği iken ilk kez en az alınan branş sınıf öğretmenliği oldu.MEB’in özür atamasını illerde norm fazlası sınıfçıların olması nedeniyle yapamaması bakanlığı yeni bir arayışa sevk etti. Arşimet’in  “buldum buldum” dediği bir yöntemle öğretmenlere  alan değişikliği duyurusu yapıldı.Tam sayı konusunda henüz bakanlıktan bir açıklama yapılmasa da kamuoyuna yansıyan özür atamalarını da katarsak  yaklaşık 40 bin civarında branş değişikliği yapıldığı yönündedir.Bu atamalar bile özür ataması sorununu çözmemiş olacak ki birde ardından becayiş ataması yaptırıldı.Önümüzde Anadolu liselerine öğretmen atamaları yapılacak. 4+4+4 yeni modelle birlikte 2012-2013 Eğitim ve öğretim yılı her yıl olduğu gibi kör topal devam ediyor.

            Son yıllarda teknolojiyi önemseyen, okullara bilgisayar sınıfları kuran, internet bağlantısı sağlayan,müfredatını da yenileyen bir bakanlıkta bilgisayar öğretmenleri çok önemli olmuşken bu da yetmedi,diğer branşlardan bilgisayar formatör öğretmeni yetiştirildi  ve hatta iş teknik  öğretmenlerini teknoloji tasarım öğretmeni yaptılar ve sonra  işler tersine dönmeye başladı.Şu anda okullarda  bilgisayar öğretmenine ihtiyaç kalmadı.Hatta okulların çoğunda  bilişim öğretmenleri norm fazlası bile oldular.Şu sıralar bakanlıkça bilişim öğretmenlerine okullarda tekno-rehberlik yaptırılması planlanmaktadır.Bir kısım bilgisayar öğretmenleri ise Fatih projesinde okulların sorumlusu olacaklar.

            2009-2010-2011 yıllarında Milli Eğitim Bakanlığında okul öncesi eğitim seferberliği ilan edilmişken,Türkiye’de kademeli olarak bütün illerde okul öncesi zorunluya dönüşürken 30/03/2012 tarih ve 6287 sayılı kanunla zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılırken okul öncesinin zorunlu olması rafa kaldırılmış, yalnızca ilkokula başlama yaşı 72 aydan 66 aya düşürülmüştür.15 yıl önce uygulanan ilkokul,ortaokul ve lise okul türlerine tekrar dönülmüştür.İsteyen öğrencilere liseyi açık öğretim okuma imkanı getirilmiştir.

            Şimdi kim bize bu kurulan yeni sistemin (4+4+4)  birkaç yıl sonra değişmeyeceğini garanti edebilir. Hiç değişmesin, olduğu gibi kalsın türünde bir düşünceye  de asla sahip değilim.Fakat restore etmekle ha bire kökten değiştirmek arasındaki farka dikkat çekmek istiyorum.İnanın kobay faresinin başına gelmeyen bizim milletin başına geldi.Sistemler arası kurban verdiğimiz çocuklara ve gençlere “kervan gide gide  göç düzelir” sözünü söylemekle teselli verdiğimizi mi zannediyoruz? Şeyh Edebali’ nin  “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” sözünü hatırlatmakta yarar var.Yeni nesillerin kalifiye yetişmesi için var olan tüm imkanları seferber etmeliyiz.Olmadı şunu değiştirelim,olmadı bunu değiştirelim diyerek yıllardır zaman kaybettiğimiz bir gerçek.Kapitalist bir eğitim modelinde tüketim merkeze alınır ve bu sebeple sistemler sürekli tüketimi teşvik eder.Her yenilik bizi geliştireceğine  bizi bitirdi.Tükendik,gerçekten tükendik.Bu son olsun.Yeter artık! Değiştir, değiştir başımız döndü.

[email protected]