Destur, Sayın Başkan

İsmail Koncuk’la ruberu görüşmüşlüğüm vardır.

Zatı âlileri Kamu Sen Ve Türk Eğitim Sen Genel Başkanı’dır

 

Has adamdır, biraz da babacan kabadayı yanı vardır.

Eğitim sorunlarına bi hakkın vakıftır, öğretmenlerin ahvalini görevi gereği olsa da olmasa da takip eder.

Zaman zaman beyanat yayınlayarak olması gerekenlere dikkat çeker, uyarılarda bulunur bazen da tenkit eder.

Her eleştirisinde hakikat payı vardır amma bazen kantarın topuzu ağır basar hatta ayağına bile düşer.

Belli ki bugünlerde Başkanın canı sıkılmıştır.

O yüzden sendikasından ayrılan üyelere veryansın ediyor.

Sayın Başkan, büyüklerimiz “üslubu beyan, ayniyle insan” demişler.

Malumdur ki söz insanı ele verir.

Bazen ne ifade ettiğinizden ziyade neyi, nasıl anlattığınız öne çıkar.

Büyüklerimiz bunu da şöyle ifade buyurmuşlardır: “usul, esasa takaddüm eder”

Keyfiyet mühimdir.

***

 

Bu ifadeler büyük bir sendikanın liderine hiç yakışmadı:

“Bazı yönetici adaylarının sendikamızdan istifa ettirilerek, yandaş sendikaya üye yapılarak mülakatta daha yüksek puan almak istedikleri bilgileri gelmektedir.

Az sayıda da olsa bu tür insanlar her devirde olmuştur. Bana göre, çoluk çocuğu aç susuzken kendini pazarlayan bir kadın dahi bunlardan çok daha şereflidir. Bunlar aç mıdır, açıkta mıdır, çoluk çocuğu evde aç mıdır ki, kendi şereflerini makam ve mevki için pazarlamaktan çekinmemektedirler.”

Sayın Koncuk, kimse sizin sendikanızın üyesini zorla istifa ettirmiyor, ayrılanlar kendi arzularıyla makam tamahları yüzünden ayrılıyorlar.

Bunların sayısı hiç te iddia ettiğiniz gibi az değildir.

Fakat düne kadar sizinle beraber olan bu zavallı makam düşkünlerini kendilerini pazarlayan fahişelere benzetmeniz de şık olmamıştır ve bu kem söz size de dokunur.

Sizi şöyle düşünmeye davet ediyorum:

-Makam düşkünü arkadaşlarımızın bizden ayrılmaları elbette bizi üzmüştür ama gittikleri sendika da bizim gibi bir eğitimci sendikasıdır, dolayısıyla arkadaşlara yeni sendikalarında başarılar dilerim.-

Olayı böyle yapıcı bir üslupla ortaya koymak varken siz daha vahim olana yöneliyor ve şöyle devam ediyorsunuz:

“Bütün teşkilatlarımızdan isteğim, makam ve mevki için her türlü değerini ayaklar altına alan, bir koltuk uğruna her türlü zillete rıza gösteren, boyun eğen bu tür zübükler asla, bir daha Türk Eğitim Sen kapısından girememelidir.”

Yapmayın Sayın Başkan, bu tiplerin sayısı oldukça fazla o kadar ki sendikalar ciddi bir ayıklama yaparlarsa yanlarında sizin tabirinizle “adam gibi adam”ı bulamayacaklardır.

Bunlara karşı hep bir ağızdan şunu söylemeliyiz:

Milli Eğitim’de aslolan öğretmenliktir, kimse alınmasın ama “idarecilik” öğretmenlikten kaçıştır.

Nitekim birkaç yıl idarecilik yapanların en büyük korkusu bir gün öğretmen olarak sınıflara girip ders vermektir.

İstisnalar kaideyi bozmaz.