Günümüzde toplumun dizilerle bilinçlendirilme çabasına şahit oluyoruz. Diriliş Ertuğrul ve Payitaht Abdülhamit gibi diziler, hem tarihe ışık tutmakta hem yanlış bilgilerin hafızalardan silinmesine yardımcı olmakta hem de yaşarken şahit olduğumuz güncel olayların tarihi arka planını kavramakta yol gösterici oluyor.

Buradan hareketle, dizilerin eğitim alanında da işe yarayacağını düşündüm. Eğitimde, tarafların bilinçlendirilmesine ne kadar ihtiyacımız olduğu çok açık. Bugüne kadar ülkemizde, eğitimle ilgili diziler, fayda yerine zarar veren, eğitimcileri küçük düşüren diziler oldu. Eğitim alanında, yüksek lisans öğrencilerine tavsiye edilen filmler genelde yabancı filmlerdir. Amir Khan’ın, Hindistan için yaptığı bizde niçin yapılmasın. Uzun yıllar etkisi devam edecek bir filmler yapılabilir.

Güzel bir senaryo ile eğitim, öğretmen ve okul, ülke gündemine getirilebilir. Düşünün bir kere, dizideki veli, öğretmene saygı duyuyor, öğretmene şiddet aklına bile gelmiyor. Öğretmene şiddet uygulayan anında cezasını alıyor ve bu haber, televizyonlarda son dakika, flaş haber olarak geçiyor.  Öğretmen fedakârca ve kafası rahat çalışıyor. Okul, hayatın doğal bir parçası olmuş. Toplum, eğitimden sadece sınav kazanmayı ve meslek edinmeyi anlamıyor. Erdem ve ahlak değer görüyor. Bütün öğrenciler, yeteneklerine göre okullara yerleştiriliyor. Meslek liselerinden mezun olanlar, hayatın içinde çok önemli işler yapıyor.  Öğretmenlik yapmış, eğitimin bütün aşamalarından geçmiş bir öğretmen, yaşadığı şehirde saygın bir siyasetçi olup Milli Eğitim Bakanı oluyor, öğretmenlerin dilinden anlıyor,  öğretmenler onun etrafında toplanıyor ve işine dört elle sarılıyor. Bakan, haftaya öğretmenlerle istişare ettiği kahvaltıyla başlıyor…

Toplumun önceliği eğitim oluyor. Herkes eğitim için fedakârlık yapıyor. Okullar, spor alanları, laboratuvarlar, gözlemevleri yapılıyor. Kütüphaneler kuruluyor. Televizyon izleyenlerden daha çok kitap okuyanlar konuşuluyor. Spor yorumcuları, servis şoförleri bile eğitimcileri saygıyla anıyor. “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna bütün öğrenciler, “Öğretmen olacağım.” Cevabını veriyor.

Duygusal ve eğitimin önceliklerinin ön plana çıkarıldığı mesajları olan güzel bir senaryo ile eğitimcilerin işi kolaylaşır. Bu görevi yine en iyi TRT yapar ve diğer kanallar örnek alır. Bir milyon eğitim çalışanının, on sekiz milyon öğrencinin ve velilerin gündemine, bir eğitim dizisiyle ulaşmak çok zor olmasa gerekir. Şehit olan eğitimciler, yaşanmış eğitim hikâyeleri ile uzun süre gündem oluşturacak diziler çekilebilir. Okullar, öğrencilerini bu dizilerin setlerine götürür, dizi kahramanı öğretmenlerle buluşur ve bir eğitim seferberliği başlatılabilir.

Her güzellik küçük bir adımla başlar. Sendikamızın kısa film ve öğretmen hatıraları yarışmaları bu konuda kullanılabilecek atıl bir hazine gibi kenarda duruyor. Çekilen kısa filmler yol gösteriyor. Birikimini, sanatını, toplum yararına kullanacak, eğitim, ülke ve gelecek kaygısı olan herkese görev düşüyor.

 

Talat YAVUZ

Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı