Son yirmi beş yılın Ortadoğu’suna bir göz atmak istesek 1991 yılından bu yana neredeyse savaşsız bir zaman dilimi yok gibi.

Bunu  son yirmibeş yılı kastederek söylüyorum ama Ortadoğu ve Mezopotamya coğrafyası asla kansız ve savaşsız kalmamıştır. Bu nedenle Dünyanın Şah Damarı diye tabir edilebilir.

Kuveyt savaşından günümüze kadar hep Ortadoğu bataklığı denilen bu coğrafyada biz Türkiye olarak bir koyup üç almanın hesabını yaparken aslında hiç alamadan nice üçlerimizin gittiğini heba olduğunu tarih yazacak.

Son bir yıla damgasını vuran IŞİD (Irak Şam İslam Devleti ) Örgütü bize öteden beridir efelenen kuzey Suriye ve Kuzey Irak Yönetimlerine baya bir sorun oldu. Geçmişte hatırlarsınız bir Kürt Kedisini bile Türkiye’ye vermem diyen Barzani’nin elinden Musulu Kerküğü’n bir kısmını ve tüm kuzey Suriye’yi bir çırpıda alıverdi. Ayn El Arab ( Arabın Gözü) kobani adı verilen bu kasabada bir aya varan bir süredir takıldı. Krtik eşik kabul edilir oldu . KOBANİ . düşerse Ankara düşer denilecek kadar komik varsayımlara da sahne oldu.

Tabi siyasi politik açıdan değerlendirmek gerekli durumu. Sanki Kobani düşerse IŞİD Türkiye ‘ye saldırabilecek gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunun aslında böyle olmadığını pekala tüm dünya kamuoyu ve daha önemlisi IŞİD biliyor. 

IŞİD’in çıkış noktasının İsrail’in güvenliğini sağlamak olduğu İsrail ve Siyonist anlayışının bir sinek için bir ormanı yakmaktan çekinmeyeceği bilinen bir gerçek. Söz konusu İsrail hele hele Büyük İsrail olunca -ki Büyük İsrail projesi vaat edilmiş topraklar olan Harran ovasını da içine alan büyük bir coğrafyayı kapsar- Ortadoğu yanmış yıkılmış, Araplar, Kürtler, Türkmenler, Ezidiler ölmüş topraklarından sürülmüş pek önem arzetmiyor.

Kimseler bu zaviyeden bakmayınca Asında İSLAM kelimesi geçen Tüm örgütlerin aslında birer İsrail projesi olduğunu söylemek aykırı birkaç kaleme düşüyor onlarda arada kaynayıp gidiyor.

Taliban’ı Afganistan’da Rusya’ya karşı destekleyip El kaideyi ortaya çıkaran, Hizbullah’ı destekleyip Lübnan’da kanlar akıtan akıttıran, Saddamı destekleyip ardından ortadan kaldıran, Libya’yı Tunus gibi Kuzey Arap Ülkelerini karıştırıp ardından kaos içinde bırakan da bu zihniyet değil mi? Ne Afgaistan’da , ne Irak, Suriye, Libya Tunus’da ne de Siyonist ellerin değdiği diğer İslam coğrafyalarında kan durmuyor, kaos bir türlü bitmiyor.

Bu kadar  sıkıntı ortasında bir istikrar adası konumunda duran güçlü müreffeh, söz söyleyen, sözü dinlenen bir Türkiye kaldı.

Bir isyan denmesi GEZİ ile denendi. Yetmedi darbe teşebbüsler yargı tarafından sahnelendi yetmedi, kürt siyasi hareketi olan HDP, BDP-PKK çizgisi tarafından İsyan denemesi yapıldı sivil,polis, asker toplamda 50’ ye yaklaşan ölü sayısından ama tüm toplum kesimlerinde şiddetle karşı çıkılan halkın rağbet etmediği bı çılız isyan girişimi çıktı. Oda  pek işe yaramamışa benziyor. Osmanlı Hariciyecilerinden birisinin dediği gibi bu memleketi içerden dışarıdan yıkmaya çalıştıkça güçleniyor ve daha sağlam bir bünyeye ulaşıyor. Mikroplarla savaiıp güçlenen bğışıklık sistemi gibi. Biz Türkler savaşçı olduğumuz kadar barışçı bir milletiz . ama söz vatan olursa Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu Merhumun dediği gibi Dünyanın ŞAH  damarını kesmekten çekinmeyiz.

Oyun kurucular artık Türkiye ‘yi nereden yıkacaklarını, daha fazla düşünmeleri gerekecek. Ama herkesin bir hesabı varsa unutlmamalaıdır ki hesaplarında üstünde bir hesap YAPAN var.

Yol O’nun varlık onun gerisi hep Angarya… (NFK)

Kalın sağlıcakla