EĞİTİM ÜZERİNE – 12

İlk yazıda dediğim gibi amacım sistem eşleştirişi değil, bilakis daha iyiye nasıl ulaşabiliriz, sorusuna kendimce cevap aramaktır. Bu arada özelden bazı öneri, eleştiri ve yorumlar da geliyor. Gözden geçirmeye fırsat bulabilirsem inşallah onları da sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Malumunuz, hayatın olduğu gibi eğitimin de çeşitli ayakları vardır. Tıpkı bir hikâyeyi oluşturan unsurlar gibi: zaman, mekân, şahıs kadrosu ve olay örgüsü…

Eğitim hayatın kendisidir. İlk nefeste başlar, son nefese kadar devam eder. Bu yazıda mekân unsuru üzerinde duralım kısaca.

Eğitimde “mekân” deyince hepimizin aklına şüphesiz “okul” gelir. Bu durumda şu sorunun cevabını aramalıyız: Kaliteli bir eğitim için nasıl bir eğitim alanı olmalı?

Etimolojik olarak incelediğimizde; okul sözcüğü Türkçe "okumak" kökünden, muhtemelen Fransızca école (ekol) sözcüğüne benzetilerek, serbest çağrışım yöntemiyle türetilmiştir. Fransızca école sözcüğünün kökeni Yunanca σχολή (skholế) kelimesidir ve "felsefe ve ders yeri" anlamına gelir.

Türk Dil Kurumu Sözlüğünde ise bu kelime “Her türlü eğitim ve öğretimin toplu olarak yapıldığı yer, mektep” şeklinde tanımlanır.

Bugün dünyanın çoğunda bizim genel olarak gördüğümüz ve bildiğimiz manada koca binalardan oluşan, sınıflar ve sıraların olduğu, daha çok öğrencilerin bilgi aktarımına maruz bırakıldıkları yerler “okul” olarak kullanılmaktadır.

Kaldı ki ülkemiz özellikle son yıllarda yapılan yatırımlarla çok modern ders alanları ve eğitim materyallerine de kavuştu. Yatırım yapanların hakkını teslim etmek lazım.

Asıl mesele eğitime kafa yorması gereken bizler neler yapıyoruz, büyük maddi imkânları bizlere sunan, büyük bütçeler ayıran yetkililere hangi önerileri sunuyoruz, o paraları nasıl değerlendiriyoruz?

Konuya dönelim.

Eğitim alanı hayatın sürdüğü bütün alanlar olmalı. Çocukları gerçek hayattan koparıp sabahtan akşama kadar bilgi bombardımanına tutmak doğru değil.

Şehirlerin uygun yerlerine büyük eğitim kampüsleri yapılmalı. Her dört sınıfa bir derslik düşecek şekilde düşünülmeli. Çok sayıda sosyal tesis, spor salonu, yüzme havuzları, deney laboratuvarları, konferans salonları, büyük ve kullanışlı mescitleri olmalı.

Her eğitim alanının en az 40 dönüm arazisi olmalı ve bunun en fazla yüzde onu binalardan oluşmalı.

Diğer alanlar bildiğimiz modern bir çiftlik gibi tasarlanmalı. Her sınıfın küçük bir tarlası ve hayvanları olmalı. Mesela birkaç keçi, koyun, tavuk gibi…

Yine atölyeler, çeşitli beceri geliştirme alanları yapılmalı.

(yarın devam edelim…)

***