Ülkemizdeki eğitim ve kültürel gelişme beklentiyi karşılamıyor.Devletin en yetkili kişisinden, Cumhurbaşkanından bu acı itirafı işittik. Türkiye’de istenen düzeyde iyileşme yapılamayan ve çözüm bekleyen iki alan var ve bu alanları iyilleştirmeden daha fazla mesafe almak ancak hayal olur. Eğitim ve kültür alanında iyi düzenlemeler yapamazsak geleceğimizi inşa edemeyiz. Eğitim bir milleti ya özgür ve medeni yapar ya da özgürlük ve medeniyet hayalini erteleyen bir topluma dönüştürür. Eğitim sistemimizi öyle kurgulamalıyız ki hem farklılıkların tehdit olmaktan çıktığı, hemde kıyaslama üzerinden çocukların baskı altına alınmadığı yeni bir düzene geçelim.

2012 yılında 4+4+4 modeline geçiş yaptık.Tek tipleştirme anlayışı olan zorunlu 8 yıllık anlayış, 12 yıllık kademeli zorunlu anlayışa dönüştürüldü.İkinci dörtten mezun olan öğrenciler TEOG sistemi ile ortaöğretim kurumlarına yerleştirildi.İlk yerleştirmeler oldukça sancılı oldu.Özellikle puanı düşük öğrenciler evinden çok uzak ilçelerde okumak zorunda bırakıldı.Bu uygulama zorunlu eğitimin ruhuna aykırıydı.Devlet temel ve zorunlu eğitim sürecinde vatandaşa kolaylaştırıcı çözümler bulmak zorundadır.İkinci yılda yerleştirme kaynaklı sorunlar azalsa da liselerin talebi karşılama durumundaki çarpıklık çözümü zorlaştırıyor.Temel liselerin açılması arz talep dengesinde ibreyi olumluya çevirse de devlet okullarında liselerde norm fazlası öğretmenlere yol açmıştır.

Yeni eğitim sistemi daha ilk yılında sınıf öğretmenlerin yaklaşık %20 sini norm fazlası yaptı.Bu fazlalığı eritmek için yan alanlarına geçen öğretmenlerde branş değişikliği yapıldı.Böylece ortaokullara geçiş sağlandı.Bu sonuç sınıf öğretmenliği okuyan öğrencileri de branş öğretmenliği okuyan öğrencileri de olumsuz etkiledi.Alan değişikliği uygulaması sonucunda mutsuz olan öğretmenlere geri dönüş imkanı da verilmeyince gönülsüzler ordusu biraz daha çoğalmış oldu.İnsan kaynakları yeniden evrilirken öğrencilerden akademik olarak başarısız olanlar liselerde çok önemli sorunlar oluşturuyor.Öğrenci kalitesi düşünce devlet okullarının itibarı da sorgulanmaya başlandı.Açıköğretim uygulaması bu sorunun çözümünde en uygun tercihti.Ancak ortaokullarda da isteyen öğrenci ve velilere bu hakkın tanınması mevcut okullardaki öğrenci yoğunluğunu azaltacaktır.

Okullardaki ders yoğunluğu öğrencileri, öğretmenleri ve velileri germektedir.İlkokul öğrencilerine günde 6,ortaokul öğrencilerine günde 7, lise öğrencilerine günde 8 saat ders ağır gelmektedir.Hele ikili öğretim yapılan okullarda herkes için tam bir eziyete dönüşmektedir.Bu eziyete gelecek öğretim yılından itibaren son verilmelidir.İlkokullarda günde 5 saat, ortaokullarda günde 6 saat, liselerde günde 7 saat ders en isabetli karar olacaktır.Okullardaki seçmeli derslerinde itibarlı yapılması için yeni düzenlemeler yapılmalıdır.Gerçekten niyetimiz vatandaşın tercihlerinin önemsendiği bir sistem kurmaksa o zaman velinin tercihine hiç bir müdahalenin olmadığı bir sistem kurup işletebilirsiniz.Hatta karma eğitim sisteminin dışında kız ve erkek öğrenci okulları açılmalıdır.

İmam-hatipler başlangıçta 15 yılın ruhlara sinmiş olumsuz tesiriyle açıldı.Özellikle liselerde başarısı en düşük öğrenciler bu okullara yöneldi.Bu öğretim yılının sonunda İmam-hatip ortaokullarında İmam-hatip liselerine ne kadar öğrencinin geçeceğinide merak ediyoruz. İmam-hatipler gerçekten müfredatı ağır okullardır.Buradan 1990 ‘lı yıllardaki başarı bekleniyorsa önce derslerin sayısı, içeriği yeniden gözden geçirilmelidir.Hatta askeri okulara, polis okularına geçişin önü açılmalıdır.Yine meslek derslerinde özellikle Arapça ve Osmanlıca okutan öğretmenlerin yeterliliği artırılmalı, bu alana din kültürü öğretmenlerinin mecburen girmelerinin önüne geçilmelidir.Öğretmen Akademisi nitelik önceliği gözetilerek mutlaka açılmalıdır.Meslektaşlarımız geliştikçe okullarımız daha iyi noktaya gelecektir.Ne dersiniz? ([email protected])