Paradigma Türk Dil Kurumu sözlüğünde ; "Değerler dizisi" olarak tanımlanmıştır. Paradigma, kısaca herhangi bir alanda yerleşik yazılı ve yazılı olmayan tüm kurallar ve uygulamaların bütününe verilen bir isimdir. Paradigma bir başka deyişle bir modelin, bir bakış açısının, kavrayış ve anlayışın adıdır. Bir paradigma, uzun süren deneyimler ve başarısı kanıtlanmış süreçleri içerisinde barındırabilir. Bu, söz konusu paradigmanın her zaman başarılı olacağı anlamına gelmez. Yeni bir paradigma eskisini geçersiz kılacak şekilde tüm kalıpları yıkarak kendi kurallarını koyduğunda artık eskisi için başarılı olabilecek bir zemin kalmamıştır. Paradigmaları değiştirmek, rota değiştirmeye benzer. İnsan, eşya ve hadiseleri, zannettiği gibi değil de gerçek yüzleriyle idrak ettiği an, yaklaşımlarında, kanaatlerinde ve inançlarında değişim başlar. Vak’aları farklı bir perspektiften değerlendirir. Daha önce görmediklerini görür, anlamadıklarını anlar ve davranışlarını değiştirir. “Sünnetullah” diye tabir ettiğimiz evrensel gerçeklere ters hareket etmez. Deniz fenerine toslamadan yoluna devam eder.

“Etkili İnsanların Yedi Alışkanlığı” adlı kitabın yazarı Stephen Covey, başından geçen bir hadiseyi şöyle anlatır: “Bir pazar sabahı, New York’ta metroda başımdan geçen küçük çaplı bir paradigma değişimini hatırlıyorum. Herkes sessizce oturuyordu. Birtakım insanlar gazete okuyordu, bazıları düşüncelere dalmış, bazıları da gözlerini kapatmış, dinleniyorlardı. Sakin ve huzurlu bir ortamdı. Sonra birdenbire bir adam, çocuklarıyla metroya bindi. Çocuklar o kadar yaramaz ve gürültücüydü ki, bütün hava birdenbire değişiverdi. Adam, yanıma oturup gözlerini kapattı, durumla ilgilenmediği anlaşılıyordu. Çocuklar koşarak bağırıp çağırıyor, eşyaları fırlatıp atıyor ve hatta bazı yolcuların gazetelerini kapıyorlardı. Ancak yanımda oturan adam hiçbir şey yapmıyordu. Öfkelenmemek zordu. Adamın, çocukların böyle haylazca koşuşmalarına aldırmayacak, bu konuda hiçbir şey yapmayacak, hiçbir sorumluluk yüklenmeyecek kadar duygusuz olmasına inanamıyordum. Metroda herkesin sinirlendiği belliydi. Sonunda, olağanüstü bir sabırla ve kendimi tutarak adama dönüp: “Beyefendi, çocuklarınız insanları rahatsız ediyor, onlara biraz hâkim olamaz mısınız?” dedim. Adam, durumu henüz fark ediyormuş gibi bana bakarak usulca, “Ah, çok haklısınız, bir şeyler yapsam iyi olacak. Hastaneden geliyoruz. Anneleri bir saat önce öldü. Ne yapacağımı bilmiyorum. Galiba çocuklar da bu duruma nasıl katlanacaklarını bilemiyorlar,” diye cevap verdi. O anda neler hissettiğimi düşünebiliyor musunuz? Paradigmam değişime uğradı. Birden bire her şeyi başka türlü gördüm. Başka türlü gördüğüm için de başka türlü düşünmeye, başka türlü hissetmeye ve başka türlü davranmaya başladım.”

Paradigma değişimi bu tür bir “intibah”la gerçekleşir. Farklı bir şeyi okumak, seyretmek, dinlemek, farklı bir mekânda bulunmak, hâl ehli bir insanla hasbihâl etmek, eğer gerekli şartlar mevcutsa, paradigmaları sarsar ve değiştirir. Bu, “niyet”e bağlı bir “nazar” değişimidir. Adeta bir “şok”la bakış açısı değişmektedir. “Şefkat tokatları”, paradigma değişimine sebep olan bu tür şoklardandır. Paradigmalar, haritalara benzer. Bu haritalan işaret ettikleri coğrafi şekiller ise, ilişki içinde olduğumuz nesneler ve hadiselerdir. Elimizdeki haritaya bakarak nerede olduğumuza karar verir, yönümüzü belirler ve yol alırız. Harita ne kadar netse, tespitlerimiz o kadar doğru olur ve yolculuğumuz o kadar emin geçer. Harita ne kadar karışık, anlaşılmaz ve eski püsküyse, o kadar çok hatalar yapar, yolumuzu kaybeder ve tehlikelere düşeriz. Değişerek gelişmek, kendini yenilemekle gerçekleşir. Bu ağır, külfetli ve zahmetli bir süreçtir. Meşakkatli şartların presinden geçmeden, risklere atılmadan, zora talip olmadan değişmek, gelişmek, yenilenmek mümkün değildir. Sorumluluk almadan verimli olunamaz. Eğitimcilerde acil Paradigma değişimi şart! Ne dersiniz?