“Eleştirmek” sözcüğü genelde olumsuz yanıyla algılanır. Birini eleştirmek demek, o kişinin sadece olumsuz, kötü, kusurlu, zayıf, beğenilmeyen yanlarını ortaya dökmek demek değildir. Eleştiri türünde kişi ya da eserin hem olumlu hem de olumsuz yanları bir arada verilir. Bu nedenle, eleştiri yazılarında kişi ya da eserin kusurları yanında onun olumlu, iyi, güzel, güçlü, beğenilen yanları da ortaya çıkarılır. Eleştiri yazılarını sadece kişiyi karalayan, kötüleyen yazılar olarak değerlendirmek yanlış olur.

Bir sanat eserini, bir sanatçıyı çeşitli yönleriyle inceleyip tanıtmak, anlaşılmasını sağlamak, beğenilen ve kusurlu yanlarını ortaya çıkarmak amacıyla yazılan yazılara “eleştiri” denir. Eleştiri türünde yazılar yazan, bu işi meslek edinmiş kişilere “eleştirmen” ya da “eleştirici” denir. Eleştiri türüne eskiden “tenkit”, bu türde eser veren kişilere de “münekkit” denirdi. “Tenkid” sözcüğü, “paranın sağlamlığını ve çürüklüğünü gözden geçirmek” anlamına gelen Arapça “nakd” sözcüğünden türetilmiştir. Dilimizde eleştiri sözcüğünün yanı sıra, tam olarak eleştiri anlamında kullanılmasa da buna yakın bir anlamda şu sözcükler de kullanılmaktadır: “kritik, analiz, tahlil, şerh, tefsir, yorum, inceleme, çözümleme.” Eleştirmen, sıradan bir gözün ilk bakışta göremeyeceği, en kuytu köşelere saklanmış güzellikleri arayıp bulur. Eserin karanlık yerlerine ışık tutar. Bunu yapabilmek için de incelediği kişi, eser ya da konuyla ilgili çok kapsamlı bir araştırma yapar, bilgiler toplar.

Eleştirmenlik fedakârlık isteyen, sabır isteyen, yorucu bir meslektir. Öyle ki, okuduğumuz birkaç sayfalık, küçücük bir eleştiri yazısı, günlerce, hatta yıllarca süren yoğun bir okuma ve çalışma sonrasında yazılmıştır. Eleştirmen ele aldığı bir eseri ya da sanatçıyı tam olarak tanıyıp anlayabilmek için günlerce, yıllarca okur, okur, kafa yorar. Ancak sonunda eserdeki görülemeyen gizli manaları keşfeder.

Eleştiri yazılarının önemli bir işlevi de tanıtımdır. Okuyucu o güne kadar hiç bilmediği, adını dahi duymadığı sanatçı ve eserleri, birkaç sayfalık eleştiri yazısı sayesinde tanıma fırsatı bulur. İzlemek istediğimiz bir sinema, bir tiyatro yahut alıp okumayı düşündüğümüz bir kitap hakkında okuduğumuz kısa bir eleştiri yazısı, kafamızdaki pek çok soruyu yanıtlar, bize fikir verir.

Eleştirmen, incelediği kişi hakkında değerlendirmeler yaparken olabildiğince objektif (nesnel) davranmalı, öznel (kişisel) yargılardan kaçınmalıdır. Bir eleştirmenin inanç, siyasî görüş yönlerinden kendisine yakın kişilere hak etmediği övgülerde bulunması ya da kendisinden farklı olan kişileri haksız yere karalaması doğru bir tutum değildir. Eleştirmen eser üzerine yoğunlaşıp onu edebî, estetik, sanatsal yönlerden değerlendirmelidir.

Kişileri uyarırken kesin ifadeler kullanılmalı, gerekçeleri anlatılmalı, duygular açıklanmalıdır. Sorular sorulmalıdır. Odasını dağınık bırakan bir öğrenciye Anne “babanı ve beni gerçekten rahatsız edecek bir şey yaptığının farkında mısın? Sana çok kızgınız. Odanı dağınık bırakmaman konusunda seninle üç kez konuşmuştuk. Ancak her seferinde geçiştirdin, odanı düzenli bırakmadın. Biz düzenlemek zorunda kaldık. Bu yüzden günlük yapmamız gereken işlerimiz aksadı. Odanı tertipli ve güzel tutmak senin sorumluluğunda, bizim değil. Şimdi 15 dakika odanda kalıp söylediklerimi düşünsen iyi olacak. Sonra odanın düzgün kalması, bir daha böyle sorunların yaşanmaması için neler yapabileceğini, sorunu gidermek için çözümünü yazmanı istiyorum.” Demelidir. Ne dersiniz? ([email protected])