Anlamıyor ve isyan ediyorum, nasıl oluyor da “gezi parkı” hadisatı başka bir ülkenin işine bu kadar yarıyor.

Biz kendimizi unuttuk son on beş gündür.

Kusayr’ı kaybettik.

İran’ın Lübnan’daki ileri kolu Hizbullah’ın fiili katılımıyla morali düzelen Beşşar Esed’in ordusu stratejik önemi haiz bu kasabayı eline geçirdi.

Şimdi bunun Taksim olayları ile ne alakası var demeyin, Türkiye bildiğinizden daha fazla ilgili yakın komşumuzla.

***

Yaklaşık on beş gün önceydi.

Bir arkadaşımla Üsküdar’da kültürel düzeyi yüksek insanların müdavimi olduğu o meşhur kahveye yöneldik.

Aradıklarımızı orada göremeyince Uncular’daki o kültürel mekâna uğradık.

Bir gazeteci bir şeyler anlatıyor.

İsmini açıklamayacağım gazeteci öteden beri Esed’i savunan yazılarından dolayı tepki çeken biri.

Yine Esed’i savunuyor bildik acem palavralarıyla.

Suriye’de devlet görevlilerine maaşlar zamanında ödeniyormuş, sokaklar her zaman tertemiz süpürülüyormuş yani çok özel bölgeler hariç her şey normalmiş.

Sinirlendim ama önümde oturan eski parlamenterin hatırından dolayı susmaya devam ettim.

Şöyle diyordu Esed’çi gazeteci:

“Şimdi Kusayr kuşatıldı. Ora düşürüldükten sonra hedef Humus ve daha kuzeydeki Halep olacak. Humus’un önemi çok büyük, çünkü orası enerji hatları dağıtım merkezi. Humus’a hâkim olan aslında tüm Suriye’ye hâkim olur.”

Gün itibariyle adamın anlattıkları biri hariç aynen vaki olmaya başladı.

Hedefteki Humus ile Halep takdim-tehir oldu.

Belki siz bu yazıyı okurken Halep düşmüş olacak.

Halep ve ardından Humus’un düşmesi Türkiye’yi karıştırmak isteyenlerin ellerini daha da güçlendirecektir.

Bakınız Reyhanlı katliamının baş sorumlusu bile zevkten dört köşe olmuş vaziyette. (http://www.islammemo.cc/akhbar/arab/2013/06/08/173798.html)

Ah bir aklıselim galip gelse de bu süreçte neler kaybettiğimizi bir anlasak.

Biz dâhilde birbirimizi yerken, ülkemizin düşmanları bize daha çok zarar verecek gelişmelerin içindeler.

Ben şimdiden Esed’in Lazkiye Nusayri Devleti hayırlı olsun, diyorum başka ne diyeyim, bilemiyorum.