Herkes kendi  işine baksa , kimse kimsenin işine karışmasa ne güzel olur değil mi ? Her işi yapmanın hiçbir işe yaramadığı, vasıfsız eleman olduğu , uzmanlığının dışında işe karışmamanın esas olması gerektiği kanaatini taşıyanlardanım.

Önce kendi işimizden ele alalım. Eğer bizler öğretmen isek her konuda bilgi sahibi olan veliler ne iş yaparlar ? Öğrenci eğitimi konusunda ahkam keserler . En ufak problemde çocuğun psikolojisinin bozulduğunu söylerken bakmışsınız psikolog olmuşlar.  Sormak gerekmez mi hiç kimse kendini doktor yerine koymazken ( aslına bakılırsa bizim milletimiz doktorun da işine karışır) , veya hemşire gibi iğne yapmaya kalkmazken öğretmenden daha öğretmen haller takınmasına ne demek lazım ?

 Biz hiç mimarlık yapmaya hevesleniyor muyuz ?  Mühendislik, motor ustalığı ? Bırakın eğitimi eğitimciler yapsın. Tabi bunu derken Sağlık Bakanlığı Bakan Yardımcısının mühendis olduğu bir ülkede olduğumuz gerçeğini göz ardı etmiyoruz. Şimdi her konuda söz sardeden, görüş beyan eden bunu yaparken insanlara hakaret eden sözüm ona sanatçı (devlet sanatçısı ünvanı olan var)- sahne ustaları demek daha doğru çünkü sanat başka bir erdemdir- müsveddeleri başörtüsünü diline doladılar. Neymiş baş örtüsü ile küçük çocuklar kadınlaştırılıyormuş. Arkadaş sana  sormazlar mı ki,  küçücük kızlara mini etekleri giydirip kadınlaştırmıyorsun da başına örtü alınca mı kadınlaşıyor ? Kaldı ki yazın kuran kursuna ,camiye giden küçük kızlar dışında pek öyle ergen olmayan kız çocuğuna başını ört diyen de yok yanılıyor muyum yoksa? Erdoğan’ın dediği gibi velev ki olsun ne çıkar ?  Çocuğu giydirmek pekala soymaktan evla olsa gerek.

Toplum mühendisliği çerçevesinde ele alınmalı diye düşünmeye başladım bu özel gündemleri. Türk toplumunu başka ne şekilde bozabiliriz hesabı yapılıyor gibi geliyor. Bir zamanlar hatırlarsınız küçücük kız çocukları dansöz kıyafeti ile sahneye çıkarılmıştı. Bodrumda olsa gerek. O zaman hiç küçük kızlar kadınlaştırılıyor diyen çıkmamış üstelik alkışlanmıştı. Karşı çıkanları irtica yaygarasına boğmuşlar belki de fişlemişlerdi. Minik (serçe) Öküz diye artık namlanan hanımefendi dini inancını yaşayanların önünde saygı ile eğildiğini ama küçük kızlara bunu yapamayacaklarını söylerken acaba sahne şovunda bunların söylenmeyeceğini, şarkısını söylemesinin gerektiğini bilmiyor muydu ? paragrafın başında dediğim gibi toplum mühendisliğinin görevlileri olarak işlerinin gereğini yapıyorlar.

Ama artık Türkiye onların bildiği, istediği eski Türkiye değil. Artık insanlar, sınırlı da olsa inanç özgürlüğünün tadını çıkarmaya başladılar. Sınırlı diyorum inancım özgür ise ben Cuma günü Cuma namazına nasıl gideceğim diye düşünmemem gerekirdi. Ama her Cuma öğrencilerimi yalnız bırakmamanın derdini yaşıyorum. Mesai saatlerinin namaz ,ibadet saatlerine göre ayarlanabileceği bir Türkiye istiyorum çok mu? Eski Türkiye’yi özleyenlere birçift söz söylemenin zamanıdır.

Bu Türkiye Başörtüsü nedeniyle eline silah alan Sütçü İmam’ların Türkiye'si, öyle artık Müslüman mahallesinde salyangoz satmak yok. Kimsenin inancına karışmamakla birlikte kimsenin de bizim  inancımızı şekillendirmesine izin vermeyeceğiz arkadaş.

Artık herkes kendi işini yapacak, öğretmen, doktor, mimar, sütçü marangoz ,veli kimse kimsenin işine, inancına, kıyafetine karışmayacak.

Toplumsal barışın , sağlanmasında herkesin kendi işini yapmasının da rolü olacağı muhakkak.

Tüm okurlarımın mübarek Kurban bayramını en içten dileklerimle kutlarım.

Kalın sağlıcakla.