Kelimeler yetmez yaşanan acıları tarife, acırken bir yanımız ve kanasa da kalbimiz Kudüs’te yine de
kazanılan zafer sığmaz tarihe…

Viyana kuşatmasından bugüne kadar, hep bir işgal, kuşatma ve ihanetler zinciri ile yıkılmaya, yok
edilmeye çalışılan Türk İslam dünyası her şeye rağmen dimdik ayakta. Batıl Global Çete ve onların
dahili hainleri hala iktidar karşıtlığı maskesi altında İslam düşmanlığı ile Anadolu kapılarını “ KUTSAL
ROMA İMPARATORLUĞUNUN” güncel versiyonu olan Siyonist batıya açmaya çalışmaktadır.
Kudüs üzerinde oynanan asıl oyun toprak veya Kudüs’ün İsrail başkenti olması çabası değil sadece,
aynı zamanda yeryüzünde kurulmaya çalışılan batıl tapınak ile tamamlanmak istenen tanrı kral
modelini hayata geçirmektir.

Geriye ağlama duvarı kalan mabet üzerine kurmak istedikleri putperest tapınak, pagan ayinlere
açmak istedikleri Ayasofya ve putperestliğin dünyaya yayılan ordusu olan Roma rüyasıyla insanlığa
savaş açanlar bir kez daha Türk İslam ordusu karşısında yenilgiye uğradı.

Ülkemizin elde ettiği başarılar ile övünmek yerine batıl Siyonist düşmanların yaşadığı yenilgilerden
dövünen 6 kollu şamdanlı ana muhalefet ve Vatikan sembolizminin yansıması elma kurtları, BM Genel
Kurul Salonunda elde edilen uluslararası zaferi FETÖ teröristlerinin gayretlerinin sonucu gibi
gösterecek kadar vatana hain, dine düşman tutuma girmişlerdir.

Nasıl ki Osmanlı’nın Viyana önlerinde durdurulması, zincirini kıran batıl batının Anadolu işgal
sürecinin başlangıcı oldu ise son olarak BM Genel Kurulu’ndan ABD’nin tehditlerine rağmen 128 ülke
tarafından kabul edilen Kudüs tasarısı Batılın İslam coğrafyasındaki işgalinin sonudur.
Türkiye sadece bir ülke değil, bölge ve dünyanın kaderine hükmetmeye çalışanlara karşı bir dava ve
duruştur. Türkiye İslam ülkesi olarak sadece Müslümanlar için değil, tüm dünya ve milletler için barış,
huzur ve adaletin garantisidir. Türkiye düşmanlığı batıda ne ise Anadolu’da aynıdır. Bir Siyonist neden
Türkiye düşmanlığı yapıyor ise içimizdeki ana muhalefet veya iktidar karşıtları da aynı sebeplerle
Türkiye düşmanlığı yapmaktadır.

FETÖ teröristleri iktidarı ele geçirmeye çalışan bir terör örgütü üyesi değildir sadece. Osmanlı’yı batıla
teslim edip yok etmeye kalkışan ittihat ve terakki ne ise bugünkü FETÖ teröristleri ve ana muhalefet
ile Vatikan devşirmesi dişi elma kurdu aynı hedefe hizmet eder. Bu şeytan üçgeninin mensupları
gözünü seçimlere dikmiş, ulusal ve uluslararası baskı ve krizlerle kaos çıkararak iktidarı ele geçirmeye
çalışarak sadece ve sadece siyonizme hizmet etmekte ve bunu da çok iyi bilmektedirler.

Yeni yıl aynı zamanda seçim yılı olacaktır. Türkiye seçim sürecine girmiştir. Yaşanacak yeni dönemde
Türkiye içinde ve dışında yaşanacak her şeyin amacı ana muhalefetin seçim kazanma kaygısı değil,
ülkeyi düşmana teslim etme kavgasıdır. Ana muhalefet seçimlerde FETÖ kriptolarına kadrolarında yer
verecektir. Haziran ve Kasım seçimlerinde doğu ve güneydoğu Anadolu’da HDP ve PKK ile işbirliği
yapan CHP bu defa İYİ parti ile işbirliği yapıp milliyetçi oylara diğer yandan FETÖ ile işbirliği yapıp Ak
Parti tabanına saldırmayı planlıyor.

Özellikle referandumda sessiz kalarak HAYIR cephesine güç veren isimler yaşanacak ilk genel seçimde
ana muhalefetin çatı adayı olarak ana muhalefetin ve batıl dünyasının ülkemizde iktidarı yıkmak ve

kaos çıkarmak için en büyük ümidi olacaktır. Siyasi parti olmaktan ziyade terör örgütleri ve dış
istihbarat servislerinin oyuncağı haline gelen ana muhalefet dün olduğu gibi bugün ve yarında
ülkemizin ve geleceğimizin en büyük tehdidi ve düşmanıdır.

Yeni yıl ilk yarısında yaşanacak muhtemel genel seçimler ile Türkiye’nin iktidar veya sistem
tartışmaları içinde geçmeyecek. Ortadoğu’dan balkanlara planları bozulan batı aleni savaş ilan
etmeden önce bir kez daha iktidarı yıkmak için siyasi darbe çalışması içine girecek.
Yaşanacak ilk seçimlerde dahili hainler ve dış düşmanlarla birlikte hareket edecek bir yapı daha var.
Bu yapı tehlikeli, sinsi ve gizli bürokrasi olacaktır. İktidarı ve Cumhurbaşkanımızı yıpratmak için ana
muhalefet ve dış istihbarat servisleri ile işbirliği yapan bu gizli bürokratik yapı devleti milletin üstünde
bir baskı unsuru olarak görerek mevki ve makamları millete zulüm aracı olarak kullanacaktır.
Derin bürokratik yapı hem seçim sürecinde ana muhalefete yarayacak uygulamalara imza atarken
diğer yandan devletin içinde devlet kurarak milli ve yerli iktidar dönemini sona erdirmek isteyecektir.
Kripto FETÖ teröristleri, Mason teşkilatlarının referans olduğu kadrolar, Dersim yetimhanesi veya
Büyükada yurtları gibi yerlerde devşirilerek Türk ve Müslüman görüntüsü ile özellikle bürokrasi içine
yerleştirilen bu kadrolar yaşanacak seçimde milli iktidarımızın en büyük düşmanı olacaktır.
Yeryüzünde iyinin ve iyiliğin hakimiyetini sürdürmesi için, masum ve mazlumların kanlarının özellikle
Ortadoğu’da dökülmemesi için, merhamet ve adaletin devlet ve milletlere hakimiyeti için yaşanacak
dönem ve seçimler dünyanın yörüngesini değiştirecek öneme sahiptir.

Bu seçim sonuç seçimi değildir. Bu seçim başlangıç ve varoluş seçimidir. BU seçim ak ile karanın
birbirinden ayrılması ve artık kötülüğün ve kötünün karanlığının iyinin ve iyiliğin üstünden
kaldırılmasının başlangıcıdır. Bu seçim sadece seçim veya tercihimiz değil, baskı, zulüm ve tehdidin
insanlığın üzerinden kaldıracak Güçlü Türkiye’nin ayağa kalkarak büyük dünya dönüşümünün
başlangıcıdır.