Toplu sözleşme masasında, neden oturduğu bir türlü anlaşılamayan bir konfederasyon başkanı, Memur Sen’in, alnının akıyla hak ettiği ILO’daki temsil yetkisini içine sindirememiş olacak ki istatistiklere ve teamüllere takla attırarak, Yenikapı ruhuna sığınıp bir koltuk da ILO’dan kapma hevesine kapılmış.

ILO, 1919 yılında Versay Antlaşması ile "evrensel ve kalıcı bir barışın ancak sosyal adalet temelinde inşa edilebileceği" inancından hareketle kuruluyor. ILO, çalışma hayatına pozitif anlamda katkı sağlayan evrensel standartlarını, her yıl haziran ayında düzenlediği Uluslararası Çalışma Konferansı'nda belirliyor. Bu konferansta ülkeler, hükümet, işveren kesimi ve emek kesimi olmak üzere üçlü bir yapıyla temsil ediliyor.

ILO Anayasasının 3. Maddesi’nin 5. Fıkrası, “Üye ülkeler, hükümet dışı delegeleri ve teknik danışmanları, o ülkede mevcut olan çalışanların ve işverenlerin en fazla temsil yetkisine sahip meslek kuruluşlarıyla anlaşarak belirlemeyi taahhüt ederler. şeklindedir.

“Çalışanların en fazla temsil yetkisini” sulandırmak için kırk dereden kırk su getirmeye kalkan bu vesayetçi anlayışı göre: “En fazla temsil ağırlığı olan kuruluşlar, çalışanları en iyi şekilde temsil eden kuruluşlardır.hükmünü, mutabakat aranmalı sihirbazlığı ile yok saymanın peşine düşmüşler. Dünyanın en ünlü sihirbazı gelse bu hükme bu kadar takla attırmayı başaramazdı.

Büyüğü küçük gösterme çabaları boş çabalardır. İtiraza bakınca, zannedersin ILO’da şimdiye kadar ülkemizi bu yancı konfederasyon temsil ediyordu da bu yıl ellerinden alındı. Bu güne kadar 65 yıldır ülkemizi temsil eden Türk İş, en çok bağıransa bunlar. Bu işte bir yanlışlık yok mu?

 Mutabakat aranmalıymış, verilen karar tartışmalıymış, vazgeçilmezse Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı heyeti ile ILO Genel Konferansına katılım sağlamayacaklarmış, istişari bütün kurullardan çekileceklermiş. İyi olur, yancısı olduğunuz bütün masalardan çekilin bence. Çekilin ve Memur Sen’in büyüklüğünü kabul edin, sayılar karşısında bari dürüst olun.