Şimdi ne olacak?
Her şey sakinleşti, ortalık süt limana dönüştü mü?
Hayır!
Hiç kimse, tamam bu iş bitti, herkes bundan bir ders çıkardı ve köşesine çekildi diyebilir mi?
Öyleyse sürecin neresindeyiz.
Parti yetkilileri resmen gelmeyin dediği halde gece yarısından sonra Yeşilköye akmak faydalı oldu mu?
Benim kafam karışık, sizin de mi öyle?
İyiye mi gidiyoruz, kötüye mi?
Ne zor bir şeymiş, bir türlü emin olamıyorum.
Sıkıntım var.
8 Haziran Cumartesi günü SBS sınavları var.
Bu fluu ortam çocukların başarısını olumsuz yönde etkileyecektir.
Zaten yaşanacak bir çevre bırakamadığımız çocuklarımıza huzur içinde yapılacak bir sınav ortamı da hazırlayamıyoruz?
Gelecek nesiller birçok yönden bu günün sorumlularından, ana babalardan, eğitimcilerden müşteki olacaklar.
Geleceğimizi karartmaya hiç ama hiç birimizin hakkı yok.
Artık yeter, on günü geçti.
Kim karşısındakine hangi mesajı vermek istiyorsa o mesaj anlaşılmış olmalı eğer anlaşılmadıysa demek ki anlamak istenmiyor.
Bu durumda tek yapılacak bizden bu kadar daha ileriye gidemeyiz deyip eve dönmektir.
Zira mesaj anlamak isteyene verilir.
İnsanlar her istediğini bizzat kendi yapamaz.
Kulun belirli bir yapma gücü vardır, daha ilerisine devam edemez.
Bazen işimiz Allaha kaldı da denilebilir, denmelidir de.
Ülke daha fazla maddi ve manevi zarara uğramasın diye fedakârlık yapmak gerekir.
Millet feraset sahibidir.
Bundan sonra inadını temerrütleştirmeyip fedakârlık yapana kredi açacaktır.
Ben haklıyım, ya dediklerimi yapacaksınız ya da biz böyle devam ettireceğiz söylemi inadı temerrütleştirmektir.
Biz de çapulcuyuz diyenler sahte hayallerin peşinde koşan istismarcı tiplerdir.
Bu devrim olacak ve yeni düzende biz kitlelerin sırtına binmeye devam edelim diyenler, bu günden yarının rolüne soyunan çıkarcı lümpenlerdir.
Unutmayın izleniyorsunuz.
Büyük ve sessiz çoğunluğun gözü üzerinizde.
Kim olgun davranırsa, kim hırsını ve ihtiraslarını dizginleye bilirse bilin ki halk ona fırsat verecektir.
İnatlaşma, gerginliği devam ettirme herkese kaybettirecektir.
Kısa vadede kazandım diyenler, asıl kaybedenler olacaktır.
