“Bir suda iki balık kavga ediyorsa oradan beş dakika önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir!”     Kızılderili Atasözü

 

Mesela;

Hindistan’ın bir bölgesinde,

Müslümanlarla Hinduların asırlardan beri beraber yaşadıkları,

İyi günde kötü günde yardımlaştıkları,

Bayramlarda seyranlarda mutluluklarını paylaştıkları,

Ara sıra bazı Hinduların, Müslüman’ların güzel davranışlarından etkilenerek, İslam’ı seçtikleri…

Hindistan’ın bu güzel bölgesine günlerden bir gün bir adam gelir; kimine göre tüccar, kimine göre gezgin ve kimine göre derviş.

Aradan belli bir süre geçer,  cömertliği ile Müslümanların saygısını kazanır. Dini bilgisi, görgüsü, hatta herkesten daha çok ibadete düşkünlüğü ile kendisine danışılan, görüşlerine değer verilen bir konuma gelir.

Bir kurban bayramı arifesinde, ikindi namazından önce, namaz için toplanan Müslümanlara kurban kesmenin faziletlerini anlatırken, birden bire öküz veya inek kesmenin çok büyük sevap olduğunu vurgulamaya başlar… Delil olarak da çok sayıda hadis ve menkıbe sıralar.

Bazıları homurdansa da pek ses çıkaran olmaz. Neticede gerek öküz gerekse inek kurban edilebilecek hayvanlardır. Hem ne kadar büyük kurban, o kadar büyük sevap…

Bu bölgede hem Hindular hem de Müslümanlar birbirlerinin inanışlarına saygı göstermekte ve birbirlerinin hassasiyetlerine dikkat ettiklerinden kurban olarak daha çok koyun, koç ve deve tercih edilirmiş. Böylece hem dini görevlerini yerine getirmiş hem de beraber yaşadıkları insanları da incitmemiş olurlardı.

Ama bu yüce(!) kişinin anlattıkları da doğru ve önemli konular. Ne yapsak acaba, diye düşünürken bir kısmının kafasına yatmış bu iş. Ne de olsa işin ucunda daha çok sevap kazanmak var…

Bayram günü Müslüman komşularının bayramlarını kutlamaya gelen bazı Hindular büyük şok yaşamışlar. Sayıları az da olsa bazı Müslümanların öküz veya inek kesmiş olmalarını hazmedemezler. Hemen tepki de vermezler, zira işin aslını anlamaya çalışırlar. Kendi mahallelerine döndüklerinde, yıllar önce buraya gelmiş ve Hinduizm kurallarına göre yaşamaya başlamış ve tüm Hinduların saygı gösterdiği bir kişi etrafına topladığı insanlara hararetli hararetli bir şeyler anlatmaktadır.

“Müslümanlar artık çok ileri gidiyorlar, bizim kutsallarımıza saygıları yok. Madem öyle biz de onların camilerini kirletelim de görsünler günlerini…”

Birkaç kişi: “Aman yapmayın, etmeyin… Müslümanlar yüzyıllardır komşularımız, kimileri akrabamız, gidip de bir konuşalım öncelikle. Onlar bilerek bize yanlış yapmaz. Birçoğunuzun akrabası sırf onların güzel davranışlarından etkilenip Müslüman olmadı mı?” deseler de galeyana gelmiş çoğunluğa ve onları yönlendiren yüce kişi(!) bilgeye laf geçiremezler.

Galeyana gelmiş Hindular büyük bir öfke ile bilge kişinin önerisi doğrultusunda Müslüman mahallesindeki bir camiye kestikleri domuz leşini atarlar.

Bir ay sonra büyük çatışmalar başlamış ve Müslümanlarla Hindular birbirilerini kırmaya, huzurlarını ve hayatlarını kaybetmeye başlamışlardır.

Aynı uçağa binen, Müslümanların “muhterem” bildikleri zat ile Hinduların “bilge” kişisi, Kraliçe hazretlerine(!) karşı görevlerini hakkıyla yerine getirmiş olmanın huzuru içinde uçmaktadırlar.

Ve aynı oyun;

Osmanlı ile bağlısı milletler,

Araplar ile Türkler,

Türkler ile Kürtler,

Kürtler ile Araplar,

Aleviler ile Sünniler,

Sünniler ile Şiiler,

X Müslümanlar ile Y Müslümanlar arasında defalarca tekrarlandı ve birçok defa da başarılı oldu maalesef!

En büyük oyunlar Türkiye’de oynandı çünkü bütün oyuna gelenleri uyandırma potansiyeline sahip tek ülke Türkiye…

Yıllar yılı dindarların “muhterem” bildiği Feto ile ona karşı savaşan ve kitleleri savaştıran solcuların “bilgesi” (j)Can, aynı batının kucağında ve dahi kucak kucağa, Kraliçe Hazretlerinin(!) verdiği görevi yapmış olmanın huzuru içinde emekliliklerini bekliyorlar.

 …

İşte bütün bu sebeplerden mütevellit saldırılar bitmez.

Çok önemli bir süreçten geçiyoruz. Bu zamanda ihanet bin kere ihanet; sadakat ise bin kere sadakattir.

Şimdi birlik olma, hep birlikte İngiliz oyunlarını bozma vakti.

Devletimize, milletimize, ümmetin yetimlerine ve tüm dünya mazlumlarına umut olan Türkiye’yi iri ve diri tutma vakti.

Bu kadar tecrübeden ve en önemlisi 15 Temmuz işgal girişiminden sonra artık tecrübelerimiz pekişmiştir diye düşünerek;

İşgale koca yürekleri ile karşı koyan milletimize,

Ömer Halisdemir’in şahsında tüm şehitlerimize gazilerimize ve

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında vatan sevdalısı tüm liderlerimize vefa zamanı diyorum…

Muhabbetle kalın…