İstismarın Siz Neresindesiniz?

Türk dil kurumumuzda istismar; birinin iyi niyetini kötüye kullanma, sömürme,yararlanma anlamlarında kullanılıyor.www.tr.wikipedia.org internet sitesinde ise İstismar, Türkçeye  Arapçadan  geçen ve sözlük anlamı olarak iyi niyeti kötüye kullanma, sömürme anlamına gelen bir sözcüktür.İstismar etmek, bir kişinin ya da kişilerin iyi niyetini kötüye kullanarak yararlanmak, bir düşünceyi kötüye kullanarak zarar vermeyi hedeflemek, karşısındakinin kendi rızası olmadan ve iradesini dikkate almadan sömürmek gibi anlamları içerir. İstismarlar her toplumda, her kurumda ve her koşulda mümkündür. Ahlâk kurallarına ters ve çoğunlukla da yasadışı olarak değerlendirilir. Genelde gücü ya da erki (ekonomik, sosyal, siyasal ya da cinsel) elinde bulunduranların başkalarına yönelik suiistimalleri ve keyfî yönelimleri olarak ortaya çıkmaktadır. Burada bireylerin kişisel mahremiyetleri ve temel hak ve özgürlükleri açık bir şekilde ihlal edilmiş olmakta; cinsel istismarlardan tecavüze, zorbalıktan işkenceye kadar uzanan bir yelpazede istismarlar kişilerde ruhsal ve fiziksel bozukluklara ve hatta can kayıplarına neden olmaktadır.                                                           İçinde yaşadığımız topluma baktığımızda gerek bireysel gerekse devlet tarafından zaman zaman istismara maruz kaldığımız bir gerçektir.Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana milletin maruz kaldığı darbeler açık istismardır.Devlet eliyle yapıldığı için halk ile rejim arasına kara kediler girmiştir.Hatta darbe gölgesinde yapılan anayasa ve yasalarda vatandaşa nasıl bir vatandaş olması gerektiği dayatılmıştır.Bunun en acımasız örneği kılık-kıyafet yönetmeliğidir.Devlet kendi memuruna nasıl giyinip, nasıl kılıkla iş yerine geleceğini tarif edebilme cüretini göstermiş anayasa ve yasaların vermediği hakkı kendinde görebilmiştir.Ancak bu yönetmelik ne hikmetse erkeklerde kısmen, başörtülü çalışanlardan tamamen uygulanırken,diğer başı açık çalışanlarda hiçbir zaman uygulanmamıştır.Yönetmeliğin sınırını başörtüsü dışında ihlal edenlere yöneticiler ses çıkarmazken başını inancından dolayı örten kadınlara kamu alanı dar edilmiştir.Bunu yapanlarda sözde özgürlük savunucularıdır.Gizli inanç düşmanlığını,kamusal alan yalanının  arkasına saklanarak yapmakta ve işi “gücünüz yetiyorsa yönetmeliği değiştirin” ukalalığına vardırmaktadırlar.                                                                                                                                             Diğer taraftan inancı gereği örtündüğünü zanneden ve örtünmeseler dinimize daha fazla hizmet edeceklerine inandığım başörtüsü istismarcılarından söz etmeden geçemeyeceğim. Evet başını örtmüş ya diğer yerleri neden örtmemiş.Tam bir pişkinlik. Fransız askerlerine karşı isyan bayrağını  kaldıran Sütçü İmam sizleri görse ne derdi acaba! Sınırlar belli iken bir yerde kurala uy, gerisine uymasan da olur hakkı nereden geliyor.El,yüz ve ayak dışında vücudun hatlarını belli etmeyen kıyafetler giymek olarak tarif edilen tesettüre, türban diyen çağdaş yobazlar bu örtü istismarına ne diyecekler?İçimizdeki Fransızlardan ne zaman kurtulacağız?Allahın emri olan başörtüsünü menfi duygularınıza kurban verip magazinleştirdiğiniz için sizleri rabbi rahmana havale ediyorum.                                                                                                                                                Bu günlerde gerçek yüzlerin görüneceği, niyetlerin ayan beyan anlaşılacağı çok zorlu bir dönemden geçiyoruz.Kamuda vicdanları sürekli kanatan bir faşist kılık-kıyafet uygulamalarına karşı sivil itaatsizlik eylemleri gerçekleştiriliyor.Bu eyleme destek verenlerin yanında ancak,fakat ile başlayan cümleler kuranlarda yok değil.Hatta yargıya başvurup yetkilileri tehdit edenler,bulanık suda balık avlamak isteyenler,işi daha da ileri götürüp bunlar yasaları çiğniyor.Savcılar göreve diyenler bile var.Bende onlara şapka kanunu nu hatırlatıyorum.Buyurun yasaları uygulayın beyler.Uygulayamazsınız,son kullanım tarihi geçmiş bir yasa diyeceksiniz.İmzasıyla serbest kıyafete destek verenlerde,eyleme gönülden katılanlarda  bu yönetmelik için aynı şeyi düşünüyoruz.                                                                                                                                              MEMUR-SEN tarafından düzenlenen önce imza kampanyası sonra sivil itaatsizlik eylemine duyarsız kalan inançlı olduğunu söyleyen kesimlere de bir şeyleri hatırlatmak istiyorum.Hz. İbrahim kadar olamıyorsanız bari Nemrut’ un ateşine su taşıyan karınca kadar olun! Eğer ona da yüreğiniz yetmiyorsa bari sessizce dua edin ki bu zulmün son bulması konusundaki vebalden en az zararla kurtulabilesiniz.İslam’da ilk çatışma başörtüsü sebebiyle çıkmıştır.Mahallemizde salyangoz satanları tanımak için bu günlerden daha iyi bir fırsat olamaz.Madem öyle sende eşini, kızını çalıştırma diyenlere de öyleyse sende eşini, kızını göndereceğin doktoru,inançlı öğretmeni nereden bulacaksın?Zaman kutsal devlete inançlı insanları kurban etmekten vazgeçme zamanı.Bir tarafta inandığı gibi yaşamaya çalışan milyonlar,diğer tarafta onları öcü gösterip istismar eden bir avuç zavallı azınlık.Öbür tarafta bütün bunlara karşı siz.Şimdi soruyorum acaba bu satranç tahtasının siz neresindesiniz?

([email protected])