Sürekli mağdur edinme hareketi ile 2019 seçimleri için etki alanı oluşturulmak isteniyor.

Bu vakitten itibaren devletin sahipleneni olarak öcü arayanlar,öcü politikası güderek hükümetin altını oyuyorlar.

Siyasi anlamda bu güne kadar adaletsizliği ile nam salmış olan siyasi partinin torunları ise pişkince yollara düşmüşler.

Görünen o ki darbe ve işkal kalkışmasından sonra,devletin kılcal damarlarına yerleşmiş olan kriptolar görevini harfiyen yerine getirirken, siyasi kanatları da boş durmamakta.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra kanıtlarıyla birlikte Fetö hareketinin içinde olan belli bir oran içeride,

belli bir oran yurt dışında,

belli bir oranda mevzi almış vaziyette beklemekte.

Ve en önemli siyasi saldırıyı oluşturan kanat ise hukuğun önüne Fetö ile ilgisi olanları gizleyip, ilgisi olmayan insanları atmakta.

Oluşturulmak istenen mağduriyet ile hükümete destek veren aileler tek tek hükümet karşıtı bir hale dönüştürülüyor.

Dikkat edilmesi gereken husus ise bu mağduriyetin kar topu etkisiyle günden güne çoğalması.

Adalet arayanların saflarına dizilenler 15 Temmuz´da bu milletin üzerine bomba yağdırırken, şimdi de mağdur edebiyatına soyunmaktalar.

Bu vakitten sonra hiç bir kuvvet kısa vadede darbe ya da işkal gibi bir saldırıya cesaret edemez.

Yapılacak olanlar artık kalleş dövüşme teknikleri ile içlerindeki kini dışa yansıtma olarak görülecektir.

Bugünlerde yurt dışındaki gazeteler Türkiye´de kaosun oluşması bir kurşuna bağlı diyebiliyorsa,

Osmanlı dönemindeki ilk şehit gibi bir enkaz oluşturma peşinde oldukları bir gerçek.

Bu ilk kurşun bugün bir ak partili de olabilir, devletin tepesindeki bir liderde.

Mağdur edindirme çabalarının yanında gerçekten ihanetin içinde olanlar günden güne ortaya çıkıyor.

Bu demektir ki bir yanda devletin çıkarlarını gözetenler çalışırken bir yandan da devlet kılcal damarlarına yerleşenler boş durmuyor.

Bu demektir ki Fetö hala büyük bir etki alanını elinde tutarken diğer alanlar için algı oluşturmak istiyor.

Sabah gazetesinin haberine baktığımızda, parası olanların dışarı çıktığını, parası olanların baylok listesinden kendilerini sildirdiğini söyleyen yeni bir zemin oluşturuluyor.

Bu demektir ki bu zeminin oluşturulma sebebi maddi anlamda gücü olmayan, fetönün maşalığını yapan kesim üzerinden ´filler dövüşüyor, olan çimlere oluyor´ algısıyla devlet erkanını töhmet altında bırakmaya çalışıyorlar.

Korku imparatorluğu oluşturulurken, milli kaynaklardan beslenen bir çok kişi bulunduğu makamlardan uzaklaştırılıyor, ya da yalnızlaştırıyor.

Hükümet sözcüsünün;´önceliğimiz inançları değil, devlet sever olması´ ifadesi ile bir çok alana ulusalcı, sosyal demokrat bireyler getiriliyor.

Geçmişten bu güne milli kaynaklardan beslenen insanları sırf birilerine yeni bir zemin hazırlamak için bir yerlere getirenler,bilerek ya da bilmeyerek iskeleti çürümüş, bilinç dünyası kapalı bir alan oluşturuyor.

Kısaca yarın karşılaşacağımız tablo Ak beyinle yönetilen ulusal tayfaların,milli değerler yerine ulusal değerleri önceleyecek olmaları.

Siyasi zeminin 2019´a bugünden hazırlanması için yerel yönetimlerin ciddiyete davet edilmeleri şart.

Bunu metal yorgunluğu olarak atlandırmak, teşhişi konulan bir hastanın tedavisinin de konulması olarak yorumlamak gerekir.

2019 için yerel yönetimlerin hizmet verme gayesi, eşlerine dostlarına ihale kapmaktan daha da öte olmalı.

Halk hizmet beklerken birilerine alan oluşturmak için Hükümetin gücünü kullanmamalı.

Şuan görülen tablo içeride bilerek ya da bilmeyerek birilerine ihale kapanlar temeli çürütmekteler.

Adalet arayışı gibi bir gömleği en son üzerine giyecek olan bir partinin kar topu etkisiyle günden güne büyüdüğü bir gerçek.

Kar topu büyürken siyasi bir cevap üretememek ciddi bir eksiklik.

Otobüsle gitseydi, uçakla gitseydi cevabı kısır bir etki alanı oluşturmakta eş değer.

Ya da adaleti sembolize etme gayesinde olan bir partinin yollarına hayvan gübresi dökmek bir o kadar çaresizlik görüntüsünden başka bir şey değil. Yola çıkanların kendi gübrelerini dökmesi bir strateji olsa bile...

Kabul edilsin ya da edilmesin, adalete cevap vermek bu günlerde hükümetten gelecek cevabı bekleyen taşeronları sevindirmekle mümkün olabilir.

Bu günlerde toplu sözleşme masasına oturan işçileri ve oturacak olan memurları sevindirmekte mümkün olabilir.

Bu günlerde devletten hizmet bekleyenlere artık ihale cambazlığı yerine hizmet götürmekle mümkün olabilir.

İşte o an kar topu eritecek, millet devletini tekrar dinlemek isteyecek.