EĞİTİM ÜZERİNE – 11

 

Dünkü sorunun cevabını eminim çoğumuz aynı şekilde cevaplamışızdır. Ben kendi cevabımı yazayım yine de: Eğitim.

Bir düşünelim:

Bir buçuk asırdan fazladır süren kısmi esaretin, batı karşısında ezilmişliğin ve kimliksizliğin sebebi teknolojide geri kalmak mıdır dersiniz? (Son yıllarda verilen mücadeleyi unutmuyorum! Takdir ediyorum. İnşallah amacımıza ulaşırız. Niyet hayır inşallah.)

Ya da “Batı”yı yeteri kadar taklit edememek?

En komiği de “batının teknolojisi yerine yaşam tarzını aldık.” hikayesine  sarılmak mıdır?

Değil kesinlikle.

Hem de hiçbiri değil.

***

Asıl mesele, küresel güç odaklarının eğitim sistemindeki hükümranlığı sayesinde zihinleri yönetmesi.

Bunun en belirgin hali nedir derseniz bir örnekle anlatayım:

Hangi ortamda bulunursanız bulunun, hangi ideolojik kapsamda olursanız olun… Çevrenizdeki insanları bir gözlemleyin bakalım; düşüncelerine referans olarak kimleri kullanıyorlar acaba?

Bulunduğunuz ortamda tezinizi güçlendirmek için bir özlü söz kullanın. Ardından bunu bir “doğulu” bilim insanına dayandırın. Başka bir zaman aynı ortamda bu sözü “batılı” bir düşünüre dayandırın.

Sonucu gözlemleyin ve karşılaştırın.

Göreceksiniz ki bütün sosyal kliklerde “batılı” bilim adamının adını kullandığınızda ilgi ve önemseme çok daha fazla olacaktır.

Alın size zihin kontrolü ve zihin yönetimi.

Bu ülkede neden bir şey üretmeyi düşünmüyoruz da batıyı doğru taklit edemediğimizden yakınıyoruz?

Çünkü beynimiz kontrol altında.

Son yıllarda halkın iradesinin hâkim olmasıyla devletimizin yaptığı atılımlara ve yerli üretimlere neden kitlesel tepkiler oluyor?

Çünkü beyinler kontrol altında!

Bu milletin himmeti ve parasıyla ve bu millete hizmet iddiasıyla beli bir noktaya gelenler, neden kurdukları ihanet ağlarıyla bu ülkeyi düşmana peşkeş çekmeye çalışırlar?

Çünkü beyinleri kontrol altında! (Haçlı askeri olmuşlar…)

Bütün bunları düşündüğümüzde Sayın Cumhurbaşkanımızın birkaç yıldır dile getirdiği “Eğitim Sistemindeki Köklü Değişiklik” isteği aslında bu milletin kahir ekseriyetinin isteğidir.

Kaldı ki bu millet tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanımızın her sözü milletin yüreğinin terennümüdür.

“One minute” nasıl ümmetin asırlık birikiminin patlaması ise,

“Dünya beşten büyüktür” sözü nasıl dünya mazlumlarının asırlardır süren çilesinin haykırışı ise,

15 Temmuz ihanet girişimine indirilen yumruk nasıl halkın şer odaklarına karşı bir öfkesi ise,

“Eğitim Sistemindeki Köklü Değişiklik” talebi de benliğinden, kimliğinden ve asıl kodlarından koparılmış bir milletin yeniden diriliş umudunun ifadesidir.

Evet, değişim şart…

Hem de eğitimden daha çok!

(Değişimle ilgili somut düşüncelerimiz ve acizane önerilerimiz, yarınki yazımızda…)