Türk eğitim sistemindeki köklü değişiklik ve yenilikleri içeren yoğun bir çalışma içerisinde bulunduklarını belirten MEB Bakanı Avcı, “Yürüttüğümüz çalışmalar içerisinde ortaöğretime geçiş sistemi ve sınavlar konusu da özellikli ve öncelikli alanlarımızdan birisidir. Bu çalışmalar kapsamında ideal bir sınav sisteminin ortaya çıkarılması amacıyla ortaöğretime geçiş sisteminde çeşitli değişiklikler yapılmış olup, ideal bir sisteme ulaşma anlamında yeni arayışlar ve değişiklikler hala gündemimizdeki yerini korumaktadır. Şüphesiz, yapılan çalışmaların ve sistem değişikliklerinin asıl amacı ortaöğretime geçiş sisteminin kalitesini uluslararası düzeye taşımaktır.” diye konuştu.

Ülkemiz genç nüfusu ve arz talep dengesizliğine bağlı ortaöğretim kurumlarının talebi karşılayamamasına bağlı sınav gerçeğini yıllardır çözemedi ve daha bir süre de çözemeyeceği yeni bir döneme giriyor. Önce Liselere Geçiş Sınavı (LGS),sonra Ortaöğretim Kurumları Sınavı (OKS),daha sonra Ortaöğretime Geçiş Sistemi (OGES) kapsamında 6'ncı, 7’nci ve 8’inci sınıflarda yapılan Seviye Belirleme Sınavları (SBS), 2010 yılından itibaren sadece 8. sınıflarda yapılan SBS   yapılan çalışmalar sonunda sonu “S” olan hangi ismi alacak?

İnsanlar var devletini yüceltir, devletler var insanını mutlu eder. Rejimin adının mutluluk olması ona tabi olanların mutlu olduğu anlamına gelmez, kısacası bal demekle ağzımız bal olmaz. Doksan yıllık cumhuriyetimiz köklü devlet geleneği ve derin kültürüne rağmen kendi vatandaşına özgü sorunlarını çözme uğraşını sürdürmeye devam ediyor. Bir yanda mevcudun problemlerine yetmeye çalışırken, bir yandan da gelecek nesillerin hem çağlarına uygun yetişmesi hem de  hayatın öznesi olabilmesi için mücadele ediliyor. Bir taraftan kültürel farklılığımızı ayrışma için aleyhimize kullanmaya çalışanlar, diğer taraftan iyi eğitemediğimiz ve elimizden kayıp giden yeni kuşaklar. Tam bir koşturmaca deniz kenarına vurmuş deniz yıldızları gibi. Ya onları geri denizle buluşturacaksınız ya da gözünüzün önünde yok olup gidecekler.

Bir şeyin müşterisi fazlaysa fiyatı da pahalı oluyor. İyi bir öğrenimin bedeli de ağır oluyor. Her kuşak çocuğunun kendinden daha iyi şartlarda yaşaması için mücadele ediyor. Böyle olunca bir yarışma başlıyor ve yarışa hazırlanmak için elbette arayışlar. İşte bu ihtiyaca binaen ortaya çıkan özel ders, etüt merkezleri ve dershaneler. Burada dershaneleri kapatalım demekle dershane kapatılmaz. Memleketimizdeki her öğrencimizin istediğinde gidebileceği okulları ne zaman açabilirsek o zaman sınavlara gerek kalmayacak. Bunu sağlayacak şu anda imkânımız bulunmuyor. Ancak azaltmak için bir takım çalışmalar yapılabilir. Özellikle meslek liselerini daha cazip hale getirmek ,mezunlara hemen iş vermek, bu okulda okuyanları sigorta kapsamına almak ve azda olsa maaş vermek bu okullara olan talebi artırabilir. Yine  gerek meslek gerekse diğer okullarda özel liseleri teşvik etmek ve imkanı olan aileleri oralara yönlendirmek hem devletin yükünü azaltacak hem de liselerin önündeki yığılmaları azaltacaktır. Hem gelişmişliğin göstergesi sayılan %70 meslek,%30 genel liselerin oranına ulaşmak kolaylaşacaktır. Böylece küçük ve orta ölçekli işletmelerin ihtiyacı olan ara elaman bulmakta zorluk yaşanmayacaktır.

Daha yakın zamana kadar önünü göremeyen ve planlamasını yapamayan devletimizin artık 5,10,20 ve 50 yıllık planlarını yapması ve geleceği öngörmesi elzemdir. Bunun için yapılacak swot analizinde güçlü ve zayıf yönlerimizle, tehdit ve fırsatlarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. İsrafında başka hiçbir şeyle kıyaslanmayacak kadar tehlikeli olan insanı devlete karşı tehdite dönüştürmemek için çok çalışmalıyız. Unutmayalım su için ecdadımız rahmet ifadesini kullanır. Su hidrojen ve oksijenden oluşan bir maddedir. Su içindeki maddeleri ayrıştırdığımızda biri yakan birisi yanan iki tehlikeli maddeye dönüşür. Bizde insanın fıtratını bozmadan hayatın halifesi yapıp onu tüm varlığın refah ve mutluluğunu hedef alacak bir donanımla donatmalıyız. Aksi durumda hayatımızdaki sorunun ismini değiştirip, yerimizde saymaya devam ederiz. ([email protected])