Sendikamızın hazırlamış olduğu raporlar, eğitime ışık tutmaya devam ediyor. Son yayımlanan raporlardan biri Eğitime Bakış 2016 İzleme ve Değerlendirme Raporu. Bu rapor, kendi alanında en kapsamlı rapor olma özelliğini taşıyor. Ülkemizin eğitim ve öğretimine hayırlı olsun.

Okullaşma oranlarına bakıldığında ülkemizin çok ciddî mesafe katettiği görülüyor. Okul öncesi eğitim zorunlu hale getirildiğinde orada da oransal anlamda büyük bir artış gerçekleşecektir. Bilindiği gibi yakın tarihte orta öğretim zorunlu hale getirildi. O tarihten itibaren % 70 olan okullaşma oranı, % 85'lere çıkarıldı. Kayda değer bir artış elbette. 14 - 17 yaş grubunda okullaşma oranı % 85 iken 15 - 19 yaş aralığına gelindiğinde okullaşma oranı % 69'a düşüyor.

Oranlarla devam edecek olursak lise eğitimi gören öğrencilerin % 26'sı açık öğretime kayıtlı. Bunda, üçüncü dört yıllık eğitimin örgün eğitim dışında yapılabilmesinin etkisi tabiki büyük. Ancak öğrenciler, sadece bu yüzden açık öğretimi tercih etmiyor. Açık öğretime kayan öğrencilerin önemli bir kısmı lisede iki yıl üst üste sınıfta kaldığı için zorunlu olarak açık liseye gidiyor. Daha da önemlisi ekonomik gelir düzeyi düşük aileler, çocuklarını 12 yıl zorunlu eğitimde tutacak maddî imkâna sahip değiller. Bu ailelerin çocukları bir taraftan aile bütçesine katkı sağlamak için çalışırken diğer taraftan zorunlu eğitim kapsamında açık öğretime kayıt yaptırıyorlar. Ancak açık öğretimi bitirip lise diploması almak da çocuğun hayatından yılları alıp götürüyor. Bir kısım öğrenci de lise sonda üniversiteye daha iyi hazırlanmak ve not avantajı sağlamak amacıyla açık liseyi tercih ediyor.

Açık liseyi tercih etmenin başka sebepleri de var kuşkusuz ancak aslolan bize göre örgün eğitimdir. Ayrıca açık lise mezunlarının üniversiteyi kazanma oranı da diğer okullara nispetle bir hayli düşük. Önemli bir kısmı da meslek öğrenemiyor ve çalışma hayatına vasıfsız işçi olarak katılıyor. Bu çocuklar hayatları boyunca vasıflı olamamanın bedelini ödüyorlar.

Hem örgün eğitimde okullaşma oranının artırılması hem de çocuklarımızın daha kalifiye yetişmesi / meslek sahibi olması için meslekî eğitim merkezlerinin orta öğretim kapsamına alınması sağlanmalıdır. Çeşitli sebeplerle örgün egitimin diğer türlerine gidemeyen öğrenciler, meslekî eğitim merkezlerine kaydolup bir taraftan liseyi bitirsinler diğer taraftan da mezun olduklarında bir meslek sahibi olsunlar. Yoksa çağ nüfusunun önemli bir kısmı hayatın dehlizlerinde kaybolup gider. Bu da hem kendileri hem de ülkemiz adına büyük kayıp anlamına gelir. İddialı bir ülkenin bu tür insan kaynağı israfına tahammülü olmasa gerektir.

Yetkililerin dikkatine!!!