Milletin evladını iyi yetiştirebilmek adına bin bir güçlükle başa çıkan okulların müdürleri bir yandan toplu sözleşmenin azizliğine uğradı, bir yandan da yetkililerin ilgisizliği sonucu çalıştığı kurumda madden geride kaldı, manen tükenmişlik sendurumuna girdi.Bir ülkede yetkisi ile sorumluluğun baştan sona dengesiz olduğu başka bir görev var mıdır bilemiyorum? İş çok, karşılık yok, yetki dersen nerdeyse hiç yok. Ülkemizde binlerce okul, milyonlarca öğrenci var.Bütün öğrencilerin eğitim ve öğretim işlerini organize etmek, öğretmenleri ve velileri idare etmek,hatta devletin vermediği parayı vatandaştan bağış altında, sponsurluk altında yada başka isimler altında toplayıp hizmet etmeye çalışmak çalışmaların en zorudur.Devlet ile millet arasında kalıp madden ve manen sürekli kendini kum torbası gibi hisseden başka bir memuriyet yoktur yeryüzünde.

Devlet memurluğunda olmayan mesai okul müdürlerinde var.Gündüz, gece, hafta içi,hafta sonu her zaman her yerde teyakkuzda olacaksın.Okula hırsız girerse, alarm çalar, emniyet seni arar.Bir arıza, bir eksik olursa veliler ve yetkililer seni ararlar. Temizlik, tertip düzen, boya, tamirat, eğitim, öğretim ve faturalar okul müdürünü ilgilendirir.Aboneliği sen yapacaksın, taşınır kontrolü sende, tazminatı sen ödeyeceksin. Okulda bir vukuat olsun devlet hesabını sana sorar.Nöbetçi değilsin ya sen okulun her şeyisin. Büyükler okul eşittir müdürüne demişler ya hiç bir şeyi seçme hakkı olmayan müdür okuluna denk olur mu siz söyleyin? Milli eğitimin uç beyi ilan etmişler bizi de bence uç beyi değilde hiç beyi daha esaslı duruyor.Hizmetli yok, memur yok, öğretmen yok, muavin yok.olsun sen haledersin Kadir abi…

Toplu sözleşmeler iki yılda bir yapılır, müdürler unutulur.Hükümetler bütçe yapar, program yapar müdürlerin esamesi okunmaz. Nöbet tutanlar ücret alır, kurs verenler ücret alır, okul sevk ve idare eden hava alır.Yetkili ve etkililerde olan biteni seyreder. Siz istediniz canım müdür olmayı yapacaksınız tabiki bu görevi, başka seçeneğiniz yok. Eskiden öğretmenliğe atanırken her türlü koşullarda öğretmenlik yapabilir raporu alınırdı.Şimdilerde müdürlere bu rapor alınmışta bizde aslanlar gibi yapıyoruz,işte. Görevlendirme sistemine geçildi ya konumunuz pamuk ipliğine bağlandı.Büyükler istediği anda dört yılıda beklemeden iptal edebilir ve sizde güvencesiz memurlar gibi kendinizi öğretmenler odasında bulabilirsiniz. Her öğretmen bir gün mesleğine geri döneceği günü bekliyor.Bir babayiğit çıksın ve dönelim geldiğimiz yere, bu işin sonu yok.

Son günlerde iş sağlığı ve güvenliği kapsamında bakanlığımız işveren olarak ödediği cezaları azaltmak amacıyla illere,ilçelere ve okul müdürlüklerini alt işveren olarak tanımlamaya çalışıyor. Kısacası müdürler patron gibi çalıştırdığı işçilerden ve memurlardan sorumlu olacak.Onların başına bir şey gelirse hesabını yine okul müdürleri verecek.Peki bu büyük sorumluluk karşılığında maddi bir kazanç var mı dersiniz? Maalesef bu yüküde taşı, şu yüküde taşı derken bir gün müdürler yük altında kalacaklar. Yetki derseniz avuç içi kadar, sorumluluk derya, deniz.Okulda hizmetli çalışmaz müdür ezilir, hizmetliye bir şey olmaz.Okulda öğretmen görevini yapamaz, öğretmene bir şey olmaz, olan müdüre olur.

İşçi olsanız fazla çalışma ücreti alırsınız, memur olsanız sekiz saatte işiniz biter.Ne sabahın 6:30’u, ne akşamın 18:30’u, ne de öğle arası var.İkili öğretimde yaklaşık 12 saat çalışılır.Hatta hafta sonu kurslarına gelinir, yetmedi aile ziyaretleri ve diğer çalışmalar, bu insanların aileleri ne olacak diyen yok? Herkes, her zaman sonuna kadar hizmet bekliyor, altta kalanın canı çıksın.Okullarda işler az ya ilçede komiyon görevi,törenler, muhakiklik, toplantılar ve daha neler neler? İş ve işçi bulma kurumu yada iş tarifi yapan birimler okul müdürlerinin iş  tarifi etselerde bir görsek.Yönetmelikte yazanların dışında en az ordakiler kadar işimiz var.İşsiz olmadığımız için şükrediyoruz, ancak MEB’de müdürlerin üvey evlat görülmediği bir dönem istiyoruz.Haksız mıyız? ([email protected])